Erdoğan, Ankara'da açılış töreninde konuştu!

Erdoğan, Ankara'da açılış töreninde konuştu!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da 99 Baraj ve Hidroelektrik santralinin açılış töreninde konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

Toplu açılış törenini gerçekleştirdiğimiz 99 baraj ve HES’in ülkemize, milletimize, firmalarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Sayın bakanımız ve ekibiyle, işadamlarımıza, firmalarımıza teşekkür ediyorum. Refah düzeyi artan Türkiye’nin enerji talebini karşılamak için bu yatırımları kesintisiz olarak sürdürmeliyiz. Son yıllarda ülkemizdeki güven ve istikrar ortamına zarar vermeye yönelik saldırıların ilk hedeflerinden biri hep enerji yatırımları oldu.

Türkiye çok büyük yatırımlara rağmen hidroelektrik potansiyelinin yarısını kullanabilmiştir. Peki siz bu ülkelerde HES yatırımlarından vazgeçilmesi için eylem yapıldığını gördünüz mü, duydunuz mu? Elbette göremezsiniz, duyamazsınız. Çünkü bu ülkelerde bizdeki gibi kendi ülkesine husumet besleyen kesimler, siyasetçiler ve medya kuruluşları bulamazsınız. Değerli kardeşlerim, maalesef ülkemizde bedeni bu topraklarda yaşayan ama ruhu bu coğrafyanın tüm birikimine, değerlerine düşman, sayıca az fakat sesi çok çıkan bir kesim var. Bunlar buldukları her fırsatta içlerindeki kini, husumeti, çirkinliği dışa yansıtıyorlar.

“KENDİSİNE AKADEMİSYEN DİYEN GÜRUH…”

Son örneğini Pazartesi yaşadık. Kendisine akademisyen diyen bir güruh çıkıp, alenen terör örgütü yanında saf tutarak devletine ve milletine kin kustu. Kardeşlerim bu barajların en büyük düşmanı hangi güruhtur biliyor musunuz? Bölücü terör örgütü ve onu destekleyen siyasetçiler, akademisyenlerdir. Her ne kadar bu bildiriyi 151 bin akademisyen 1128’i imzalamış olsa da durum düşündürücüdür. Benim itirazım bu akademisyenlerin farklı düşünmelerine değil. Türkiye’nin demokraside, hak ve özgürlüklerde geldiği yer itibariyle hoşumuza gitmese de farklı görüşlere elbette ki saygı duyuyoruz. Buradaki mesele kendilerine akademisyen diyen bu kitlenin tamamı yalandan, saptırmadan, propagandadan oluşan terör örgütünün dilini kamuoyunu yansıtmasıdır. Terör örgütü adına kurşun sıkmakla propagandasını yapmanız arasında hiçbir fark yoktur. Bunun düşünce özgürlüğüyle hiçbir ilgisi yok. Bu ülkenin, vatanın birliğine, beraberliğine karşı olan herkes bilsin ki bizim karşımızdadır.

Ekranları başlarında bizi izleyen tüm milletime sesleniyorum, zira bu çok önemli. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tabii ki yeri geliyor, canımız yanıyor. Kolay değil. Şehitlerimiz toprağa düşüyor. Şunu bilmemiz lazım ki toprak, şehitlerimizle vatan oluyor. Zira, “Şüheda çıkacak toprağı sıksan şüheda” diyen anlayış bizim anlayışımızdır.

Sultanahmet’te bir terör örgütü bomba patlatıyor. Genel başkanın kafasını taktığı şey yayın yasağı. Ne olacaktı? Oradaki tabloları tüm dünyaya izletecek miydi? Fransa’da terör eylemleri yapıldığında hem bu ülkenin medyası hem dünya medyası hassasiyet gösterdi. Doğrusu da odur. Fakat benzer bir hadise ülkemizde yaşanınca bu hassasiyetin zerresini göremiyoruz. Ülkemizde kimi basın yayın kuruluşları, attıkları manşetlerde çifte standartla gerçek yüzlerini bir kez daha gösterdiler.

Ağırıma gidiyor. Paris saldırısını manşetlerinden benim ülkemdeki bir gazete“Fransa çocuklarına ağlıyor” başlığıyla verdi. Fakat Sultanahmet’teki olayı “Katliam ülkesi” diyerek sunması bizi şaşırtmadı. Ama umuyorum, birilerinin aklını başına getirmiştir. Böyle bir şey olabilir mi ya, bu ülkenin yayın organısın “Katliam Ülkesi” diye sürmanşetten veriyorsun.