Kılıçdaroğlu'nun 'bedava koronavirüs aşısı' iddiasına tepki
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun aşı ile ilgili algı operasyonlarına sert tepki gösterdi. Bakan Koca, 'Türkiye'nin iki ordusu var. Biri ülkeyi, biri 83 milyonun sağlığını koruyor. İkisi de siyasi çıkar amaçlı ithamlarla yıpratılmaya gelmez.' ifadelerini kullandı.
Koca sosyal medyadan yaptığı paylaşımda "Türkiye'nin iki ordusu var. Biri ülkeyi, biri 83 milyonun sağlığını koruyor. İkisi de siyasi çıkar amaçlı ithamlarla yıpratılmaya gelmez. Bilhassa, salgınla savaşın silahı olan aşının tedariki boş sözlerle, maksatlı ifşaatla riske atılıyorsa! Söz sırası aşı bekleyenlere de gelir!" ifadelerini kullandı.
Koca, yaptığı yazılı açıklamada "Belgesiyle açıklamamıza rağmen hala bedava aşı alındığı ifade edilmektedir. Bu kötü niyetli yaklaşıma alışmış olsak da meşru göremeyiz." sözlerine yer verdi.
"Çarpıtma örneğidir"
Bakan Koca, koronavirüs aşısı alımında aracı firma iddiasına da Sinovac firmasının mektubundaki ifadelerin çarpıtıldığını söyleyerek, "Bu cümlelerden 1 milyon doz aşının bedava alındığı sonucunu çıkarmak ise tarifi mümkün olmayan bir çarpıtma örneğidir." şeklinde yanıt verdi.
Ne olmuştu?: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında Çin'den gelen 1 milyon doz ücretsiz aşının Keymen şirketi tarafından Devlet Malzeme Ofisi'ne her bir dozu 12 dolardan fatura edilip edilmediğini sormuştu. Kılıçdaroğlu’na yanıt veren Sağlık Bakanı Koca ise, “Aşı savaşının olduğu bir dünyada, üretici firma aşıyı bedava bağışlar mı, bunun akılla izahı var mı? Hiçbir şekilde aracı firmaya zerre kadar bir kuruş ilave verilmemiştir” ifadelerini kullanmıştı.
Bakan Koca, ’83 milyonun hakkı adına bir açıklama’ notuyla yaptığı paylaşım şöyle:
Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'nin aşı programını riske atarak nasıl bir kazanç umuyor? İlişkilerin bozulması, tedarikin zorlaşması milletin aleyhine ama siyaseten kendi lehine mi olacak? Bu tutumun bedelini aşı sırası bekleyenler öderse, bunu kendi vicdanına nasıl izah edecek? Sayın muhalefet liderini, kendisi aşısını olduğu halde kendisinden sonra aşı olacak vatandaşlarımıza kullanılacak aşıların tedarikini umursamadan riske atmak yerine, bu konuda sorumlu davranmaya davet ediyorum.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de küresel salgın ile kontrollü bir mücadele veriliyor. Salgının ilk gününden beri siyaseti mücadelemizin dışında tutmak için büyük gayret sarf ettik. 83 milyonu ilgilendiren bir süreçte bir vatandaşımızın bile mücadelenin dışında kalmaması için gayret ettik. Herkese eşit mesafede durarak toplu bir mücadele yönetimi vermeye çalıştık. Bu kararlılığımızda hiçbir değişiklik yoktur.
Son günlerde ise salgınla mücadelenin çeşitli adımları siyasete malzeme edilmeye çalışılmaktadır. Elbette siyasiler eleştiride bulunacaklar ve biz de bunlardan çıkaracağımız dersleri çıkararak sürece katkısını esas alarak tepki vereceğiz. Ancak siyaset her türlü ithamı meşru kılacak bir savaş alanı olarak ele alınmamalı ve sonuçları itibariyle salgınla mücadeleyi sekteye uğratacak sonuçları hedeflememelidir. Mücadelenin selameti ve aşı programının başarıyla devam etmesi en büyük önceliğimizdir.
Çin'den bir milyon doz aşı bedava mı alındı?
Ayrıca, vatandaşımızın kafasında soru işaretleri kalmaması açısından bazı konulara açıklık getirmek gerektiği de ortadadır. Muhalefet partisi genel başkanının grup toplantısındaki konuşmanın bir bölümü aşağıdadır:
“Dedim ki Çin'den 1 milyon doz aşı bedava alındı mı? Bedava alınan bu aşı DMO'ya dozu 12 dolardan 12 milyon dolara fatura edildi mi?”
Kendilerinin birinci sorusunun cevabı net “Hayır, 1 milyon doz aşı bedava alınmadı.” Ancak devamında, bedava alındığına hükmederek “bedava alınan bu aşı” ifadesi ile ikinci sorusuna başlamaktadır. Peşin hükümlü olmak tam olarak budur. Belgesi ile açıklamamıza rağmen halen bedava aşı alındığı ifade edilmektedir. Bu kötü niyetli yaklaşıma alışmış olsak da meşru görmemiz mümkün değil. Devamında ise bir aracı firma konusu gündemde tutularak ithamlara devam edilmektedir.
Yetkili distribütör mü aracı firma mı?
Aracı firma ile tek yetkili distribütör birbirinden farklı yetki ve sorumlulukları kapsar. Tek yetkili distribütör ana firmanın ülkemizdeki tek yetkilisidir. Aracı firma ise birden çok olabilir. Ana üretici birden çok aracı ile çalışabilir. Hatta aracı firmalar yetkili olmadan da aracılık faaliyetleri yürütebilir. Aracı firma ana firmadan mal alıp kar ile alıcıya satandır. Yetkili firma ise ana firmanın temsilcisi ve müteselsil sorumluluk paylaştığı yetkilidir.
Tek yetkili distribütörü aracı olarak tanımlamak ve üzerinden yolsuzluk imasında bulunmak kamuya satış yapan tüm tek yetkili firmaları aracı konuma koyarak yolsuzlukla itham etmek anlamına gelir. Distribütör firmanın pazarlık konusunda hiçbir etkisi olmamıştır. Bakanlığımız ve Devlet Malzeme Ofisi görüşmeleri daha önce açıkladığımız ve Sinovac'ın iki mektubunda da açıkça ifade dildiği gibi üretici firma ile doğrudan yapılmıştır.
Üretici ile distribütörü arsındaki anlaşma mı DMO'nun yaptığı alım sözleşmesi mi?
Muhalefet partisi lideri konuşmasında yine aşağıdaki ifadeleri kullanmaktadır:
Coronavac aşısının Sinovac ve Keymen arasında imzalanan anlaşmalara uygun olarak T.C. Sağlık Bakanlığına Sinovac adına tedarik edildiğini teyit etmekteyiz. Anlaşmayı DMO ile yaptıklarından hiç söz etmiyor. Sinovac ve Keymen ile teyit ederiz diyor. Demek ki Sayın Bakan yanıltıldı. Gerçek de ortaya çıktı kabul ettiler. 12 milyon doz aşı bedava geldi ve onu 12 milyon dolara DMO'ya sattılar.
Aziz vatandaşlarım, mektubu okuyan her vicdan sahibi açıkça anlayacaktır ki Sinovac ile distribütör firma arasında imzalanan anlaşma, aralarındaki tek yetkili distribütörlük anlaşmasıdır. Bu anlaşmaya istinaden Keymen'in kendisini temsil ettiğini ifade etmektedir.
Bunu çarpıtarak “anlaşmayı DMO ile yaptıklarından hiç söz etmemektedir” demek maalesef kötü niyettir. Bu cümlelerden 1 milyon doz aşının bedava alındığı sonucunu çıkarmak ise tarifi mümkün olmayan bir çarpıtma örneğidir. Meşru görmemekle birlikte bu duruma da alıştık.
Açıklanan bedelsiz faturanın anlamı nedir?
Bir firmaya çıkar sağlanarak devletin zarara uğratıldığı iddiası tamamen yanlıştır. Gerek Sinovac'ın açıklamalarında gerekse tek yetkili distribütörün açıklamasında 1 milyon doz aşının teminat karşılığı olarak kullanıldığı, bedelin Faz 3 çalışmaları ve Türkiye'de dolumu yapılacak ürünler için kullanılmak üzere distribütöre gönderildiği açıklanmıştır. Sinovac tarafından teslim edilen aşıların bedelinin tahsil edildiği ortadadır.
Devlet Malzeme Ofisi de bedava alabileceği aşıyı bir aracıdan parayla almamış, teslim alınmamış aşılar için 1 kuruş dahi ödeme yapmamıştır. Çin'le aramızda kesinlikle “bedava aşı” anlaşması olmamış, Devletimiz Sinovac ile anlaşılan bedellerin dışında hiçbir ödeme yapmamıştır.
Ticari sır nedir?
Konuşma içinde eleştiri konusu yapılan “ticari sır” meselesi ise oldukça basit bir konudur. Türkiye vatandaşlarının menfaatini korumak için Sinovac firmasıyla sözleşme tarihi itibarıyle aşıyı dünyada en ucuza alan ülke olmak üzere anlaşmıştır. Bunun karşılığında ilgili firma bu bedelin 3. taraflarla paylaşılmamasını ve diğer ülkelere karşı zor durumda kalmamayı talep etmiştir. Türkiye tarafı da bu bedeli gizli tutmayı taahhüt etmiştir. Ticari sır konusu sadece bundan ibarettir.
Bu bedellerin yazılı olduğu evrakı usulsüz olarak elde ederek bedeli ifşa etmek ülkemiz ile Sinovac arasındaki anlaşmanın ihlali anlamına gelmektedir. Burada amaçlananın, açı temin ettiğimiz üretici firma ile Türkiye ilişkilerini bozmak olduğunu düşünmek dahi istemem.
Türkiye'nin aşı programını riske atmaktan ne umuluyor?
Bundan daha tehlikeli olan ise kendilerinin aşağıdaki ifadesidir:
“Ya Çin ile Uygur Türklerine yaptığı zulüm nedeniyle aranız bozulmuyor da benim aşı dolayısıyla mı sizin aranız bozuluyor?”
Aziz Vatandaşlarım, bu hiç masum bir soru değildir. Ülkeler arası ilişkilerdeki hassas konuları zamansız ve sağlık gibi her türlü uyuşmazlıktan azade bir konuda gündeme getirmek sadece ve sadece aşı tedarikini riske atmaktır. Bu konunun gündeme getirilmesi için seçilen zaman akıl ve izanla bağdaşamaz. Bu husustaki niyeti milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'nin aşı programını riske atarak nasıl bir kazanç umuyor? İlişkilerin bozulması, tedarikin zorlaşması milletin aleyhine ama siyaseten kendi lehine mi olacak? Bu tutumun bedelini aşı sırası bekleyenler öderse, bunu kendi vicdanına nasıl izah edecek?
Sayın muhalefet liderini, kendisi aşısını olduğu halde kendisinden sonra aşı olacak vatandaşlarımıza kullanılacak aşıların tedarikini umursamadan riske atmak yerine, bu konuda sorumlu davranmaya davet ediyorum.
Biz isterdik ki, salgının yüküne polemiklerle yeni yükler eklenmesin. Sorumsuz sözler halkımızı yormasın. Eğer eleştiriler olacaksa sürece zindelik katsın. Türkiye salgınla mücadelesini bugüne 83 milyon birlikte getirdi. Arada bir firemiz varsa da yolumuza biz birlikte devam edeceğiz.
Aşı için sıra bekleyen vatandaşlarımıza ve bütün milletimize saygılarımla.