Rüzgar enerjisi ile ilgili bilinen şehir efsaneleri!

Rüzgar enerjisi ile ilgili bilinen şehir efsaneleri!

Fosil yakıtları tüketmekten vazgeçip yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmediği sürece Türkiye'yi karanlık bir geleceği beklediğini belirten Enerji ve Isı Tasarrufu Derneği (ETADER), rüzgar enerjisinin yenilenebilir enerji seçenekleri arasında kirliliğe neden olmayan ve çevreye etkisi asgari düzeyde kalan bir kaynak olduğunu belirterek rüzgar enerjisine dair hala kuşkuları olanlar için doğru bilinen 8 yanlışı açıkladı.

ETADER doğru bilinen 8 yanlışı şöyle açıkladı:

"Türkiye rüzgar enerjisinden yeterli verimi alabilecek bir coğrafya değildir" iddiasının yanlış olduğunu; Almanya Rüzgar Enerjisi Enstitüsü DEWI'nin verilerine göre Türkiyenin rüzgar potansiyeli İspanya'nın rüzgar potansiyeline eşdeğer olduğunu belirten ETADER, İspanya'nın Avrupa'da rüzgar santrali kurulu gücüne sahip ülkeler arasında Almanya'dan sonra ikinci sırada yer aldığını açıkladı.

Rüzgar enerjisinin kesintisiz bir güç kaynağı olmadığı iddiasıyla ilgili olarak ETADER, Türkiye'nin rüzgar haritasının yılın neredeyse tamamında rüzgar enerjisinden elektrik üretilebileceğini gösterdiğini vurgulayarak depolama kapasitesinin saatlik üretimin ortalama 6 katı civarında oluşturulduğu takdirde başka hiçbir enerji desteğine ihtiyaç duymadan enerji üretebileceğini kaydetti.

Rüzgar enerjisi doğal yaşama zarar verdiği ve kuş ölümlerine yol açtığı kanısının da yanlış olduğunu açıklayan ETADER,"Her rüzgar enerji santrali projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının titizlikle incelenmesi sonucunda oluşturulur. Göç güzergahları gibi büyük kuş ya da yarasa gruplarını çeken bölgelere kurulmamasına büyük özen gösterilir. İspanya'da Navarra eyaletinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre büyük ve orta büyüklükteki kuşların yıllık ölüm oranı türbin başına 0.13. ABD istatistiklerine göre, her yıl binalara çarparak ölen kuş sayısı 1 milyar, taşıtlara çarparak ölen kuş sayısı ise 80 milyon. ABD'deki ticari rüzgar türbinlerinin, insan yapımı yapılar ve faaliyetlere çarpmalarla kıyaslandığında, her yıl ölen tüm kuşların yalnızca yüzde 0.01-0.02'sinin direkt ölümünden sorumlu olduğu hesaplanıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Rüzgar enerjisi santrallerinin gürültü kirliliğine neden olduğunun da iddia edildiğini açıklayan dernek şunları açıkladı; "Teknolojideki gelişmelerle birlikte modern bir rüzgar türbinin 300 metrelik bir mesafede artık en fazla bir buzdolabı kadar gürültü yayar duruma geldi. Öyle ki sessiz kırsal bölgelerde esen rüzgarın sesi, genellikle türbinlerin sesinden daha yüksek olduğunu, yine de ÇED raporlarına istinaden muhtemel rahatsızlıkların önlenmesi için rüzgar türbinleri civardaki yerleşim yerlerinin yeterince uzağına kurulması önceliklidir".

Rüzgar enerjisi santrallerinin tarımsal faaliyetlere zarar verdiği iddiasıyla ilgili olarak Enerji ve Isı Tasarrufu Derneği "Santraller kurulu olduğu alanın yalnızca yüzde 1'ini işgal ediyor. Alanın geri kalanı tarım, ormancılık gibi faaliyetlerde kullanılabilir. Rüzgar türbinleri hiçbir atık çıkarmadığından topraklar, göller ve akarsular temiz kalır. Su da kullanmadığı için tasarruf edilen su, tarıma ve insanların kullanımına ayrılır. Oysa termoelektrik santrallerde her gün binlerce ton su tüketilir" açıklamasında bulundu.

Rüzgar türbinleri elektronik aletlerin çalışmasını engeller iddiasının da yanlış olduğunu açıklayan dernek şunları açıkladı "Rüzgar türbinlerinde kullanılan kanatlar manyetik dalgaları etkilemekten çok onları engelleyebilir bu da kısa mesafeler için geçerlidir. Kulenin tepesinde bakım yapan ekipten bazı insanların telefonu çekemeyebilir. Uzaklık 20 metreden fazlaysa telefon ve telsiz gibi cihazların çalışmalarında bir sorun yaşanmaz".

Rüzgar türbinlerinin insan sağlığına zararlı elektromanyetik radyasyona sebep olduğu kanısının da yanlış olduğunu belirten ETADER, "Bir rüzgar santralinde elektromanyetik radyasyona sebep olacak kısımlar elektrik jeneratörü ve trafolardır. Bunların yaydığı manyetik radyasyon da son derece düşük ve çok az bir alanda etkilidir. Yapılan ölçümler bu parçaların sebep olduğu manyetik radyasyonun türbinin tabanına geldiğimizde bile ihmal edilebilir şekilde düşük olduğunu gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Son olarak ETADER, rüzgar enerjisinin güvenilmezliği ve diğer enerji kaynakları ile desteklenmek zorundalığı iddialarıyla ilgili olarak "İster rüzgar santrali olsun ister başka bir santral, her elektrik üretim santrali, çıkışında tüm elektrik sistemi tarafından desteklenir. Sistemin bir bütün olarak hareket eder ve içeriğinde tüm santrallerden en üst verimi almak için planlamalar yapar. Danimarka ve İspanya gibi ülkelerin elektrik ihtiyaçlarının yüzde 20'si ile 40'ı arasındaki miktarın rüzgar enerjisinden sağlıyor ve bunu güvenlikten bir şey kaybetmeden başarıyor. Rüzgar enerjisini elektrik arzına eklemek ve sistemin devamlılığını sağlamak için herhangi bir yedek sisteme de ihtiyaç duymuyorlar" açıklamasını yaptı.