Tarihte 18 Kasım
1978 - Jim Jones'un liderlik ettiği Halkın Tapınağı adlı
tarikatın 913 üyesi intihar etti.rn
Her şey, 1951'de Jim Jones'un İndiana Komünist Partisinin
toplantılarına katılmasıyla başladı. Bu toplantıların ardından Jim
Jones, partilerin halkı yanlış yönlendirdiğine ve komünizme karşı
doldurduğuna ikna oldu ve gerçek Marksizmi insanlara yaymak
amacıyla kiliseye sızmaya karar verdi.
Jim Jones işe ilk olarak kilise hayrına kapı kapı dolaşıp evcil
maymun satarak başladı. Irkçılık karşıtı hümanist tutumu ve
sevecenliğiyle özellikle toplumdan dışlanmış, Afrika kökenli ve
inançlı kişilerin güvenini kazandı. Zaman zaman kilisede vaazlar
verdi ve insanları bazı mucizeleri olduğuna inandırdı. Rivayetlere
göre bir vaazı sırasında tekerlekli sandalyeye mahkum bir kadını
iyileştirmiş, kanser hastası birkaç kişinin de tümörlerini
çıkarmıştı. Elbette bunlar müritlerini etkilemek için yaptığı
şovlardan başka birşey değildi; zira hiç kimse tekerlekli
sandalyedeki kadının Jim Jones'un gösteri için önceden anlaştığı
sekreteri, çıkardığını iddia ettiği tümörlerin de tavuk ciğeri
olduğunu bilmiyordu. Çaresiz insanların zayıflıklarından faydalanan
Jim Jones üyelerin adeta beyinlerini yıkıyordu.
Her geçen gün kiliseye Jim Jones'u dinlemeye gelen kişilerin sayısı
artıyor ve insanlar tüm birikimlerini ve kazançlarını kiliseye
bağışlıyordu. Ve nihayet 1955'te The People's Temple of the
Disciples of Christ Tarikatı kuruldu. Tarikatın kurulmasıyla
birlikte toplantılar kapalı olarak sadece müritlere özel yapılmaya
başlandı. Bu kapalı toplantılara tarikat dışından kimse alınmıyor
ve içeride neler olduğunu kimse bilmiyordu.
İnsanların tarikata yönelik merakı medyanın da ilgisini çekmeye
başladı. Medyadan ve modern hayattan kaçmak için tarikat,
Guyana'nın ormanlık bir bölgesine taşıdı ve bölgeye Jonestown adı
verildi. Varını yoğunu satıp tarikata bağışlayan müritler
Jonestown'a yerleştiler. Üyeler arasında iş bölümü yapılarak
herkese bungalovların inşasında, tarım alanında, çiftlik
hayvanlarının bakımında veya gündelik işlerde görevler verildi.
Kasabanın her yanına Jim Jones'un telkinlerini ve emirlerini
iletmek üzere hoparlörler yerleştirildi. Böylece Jim Jones kendi
tabiriyle "Sosyalist Cennet"ini kurmuş oldu.
Dünyanın geri kalanıyla iletişimini tamamen koparan Jonestown'daki
sessizlik; tarikat üyelerinin ileri gelenlerinden bazılarının
yakınlarının yaşadığı Kuzey Kaliforniya'nın bir inceleme heyeti
gönderme kararıyla bozuldu. Kongre üyelerinden Leo Ryan ve ekibi 17
Kasım 1978'de Jonestown'a gitmek üzere yola çıktı.Leo Ryan ve ekibi
Jonestown'a ulaştıklarında tarikat üyelerinden 15 kişi onlarla
birlikte geri dönmek istediklerini söylediler. Jim Jones, buna sert
bir şekilde karşı çıktı ve ayrılmak isteyenleri ölümle tehdit etti.
Böylece telkinler, yalandan mucizeler ve göz boyamalarla
kandırılmış insanların bir kısmı uyanışa geçti. Ertesi gün ekip, 15
kişiyle birlikte uçağın bulunduğu hava alanına doğru hareket
ederken silahlı tarikat üyelerinin saldırısına uğradılar. Leo Ryan
ve 4 mürit hayatını kaybetti.
Kasabadan ayrılmak isteyen üyelerin yanı sıra tarikattan ayrılmanın
çok büyük bir hata olduğunu düşünenler de vardı. Nitekim 18 Kasım
1978 akşamı Jim Jones tüm müritlerini etrafına toplayıp önceden
hazırlattığı siyanürlü içecekleri içmelerini söylediğinde hiç
düşünmeden zehri yudumlayanlar olacaktı.
Jim Jones, son vaazında müritlerine, çocuklarına siyanür enjekte
ettikten sonra zehirli içecekleri içmelerini emrederken şu
cümleleri sarf ediyordu: "Evlatlarım, ölümde büyük bir şeref
vardır. Bu, ölecek olan herkes için büyük bir gösteri. Ölümden
korkmayın, ölüm yalnızca farklı bir boyuta adım atmak gibi."
Hristiyanlık gereği intihar etmenin günah olduğunu düşünen bazı
grup üyeleri bunun yanlışlığını dile getirdi. Bunun üzerine Jim
Jones "Biz intihar etmiyoruz, biz insanlık dışı dünya şartlarını
devrimci bir protestoyla kınıyoruz" dedi.
Yüzlerce mürit, hiç tereddüt etmeden önce çocuklarını, sonra
kendilerini öldürdü. Kaçma teşebbüsünde bulunanlar ya diğer
üyelerce intihara zorlandı ya da ateşli silahlarla vurularak
öldürüldüler.
19 Kasım sabahı helikopterle olay yerine gelen basın ekibi tüm bu
olanlardan bihaberdi. Kasabanın dört bir yanına dağılmış 250'ye
yakını çocuk 900'den fazla cesedi görünce şok oldu.rn
Kısa sürede olay yerine gelen inceleme ekipleri siyanürlü
içeceklerin ve enjektörlerin hazırlandığı bölüme ulaştı. Cesetler
üzerinde yapılan incelemeler sonucu çoğunun ölüm nedeninin siyanür
zehirlenmesi olduğu tespit edildi. Kalanların ise ateşli silah
yaralanması sonucu öldüğü belirlendi. Jim Jones ise kendi silahıyla
başına ateş ederek intihar etmişti.
Bölgede yapılan araştırma sonucu 870 pasaport ele geçirildi.
Katliamda 900'den fazla kişinin öldürülmüş olduğu hesaba
katıldığında, 40 kadar bebeğin Jonestown'da dünyaya geldiği tespit
edildi.
Tarikat üyelerinden bazıları katliamdan kurtulmayı başarmıştı.
Kurtulanlardan 79 yaşındaki işitme engelli Grover Davis, intihar
anonslarının yapıldığını duymadığı için olaylardan habersiz,
kulübesinde uyuyordu. Herşey bittiğinde uyanmış, olanlara anlam
verememiş ve kaçmıştı. Stanley Clayton ise kasaba sınırındaki
silahlı güvenliği atlatmayı başararak ormana kaçmış ve böylece
katliamdan kurtulmuştu.