Tarikte 16 EKİM
1981 - Isparta cezaevinden izinli çıkan Yılmaz Güney'in yurt
dışına kaçtığı ortaya çıktı.
Yılmaz Güney'in gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. Kendi ifadesine göre
Pütün kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir. 1937 yılında,
köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babası
Siverek Desman Köyü'nden olup Annesi Muş'un Varto ilçesindendir.
Kendisi Adana'da büyümüş ve Adana birçok filmine konu olmuştur.
Adana'da bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi
olarak çalıştı. Üniversite okumak üzere İstanbul'a gitti ve Atıf
Yılmaz ile tanıştı. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazıyordu.
Daha sonra Atıf Yılmaz'ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına
başladı.
Yılmaz Güney, 1971 yılında Efraim Elrom'un öldürülmesinden sorumlu
olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş
Partisi-Cephesi üyelerini sakladığı gerekçesiyle 2 yıl hapse ve
sürgüne mahkûm edildi. Yılmaz Güney içeride kaldığı süre boyunca
sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o
dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınlamıştır. 1974'te
cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Yılmaz Güney
aynı yıl Arkadaş filmini çekti. Yine aynı yıl Endişe adlı filmi
çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa
Mutlu'yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976'da 19
yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 ekim 1981 tarihinde izinli olarak
çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevinden yurtdışına firar etti. Yılmaz
Güney'in hapisten kaçışı da filmlerini anımsatmıştır. Hapse
girmeden önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu filminde: bir günlük
bayram izininde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın
hikâyesini anlatmıştır. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe
etmiştir. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Güney, Antalya'nın Kaş
ilçesinden Yunanistan'a bağlı Meis adasına, oradan da İsviçre'ye
kaçmıştır. Daha sonra Fransa'ya geçer ve yaşamının geri kalanını
orada geçirir.
Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı
Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve yurt dışında ve yurt içinde
büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından Yol çekildi.
Cezaevindeyken GÜNEY adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. Yol'un
kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali'nde ödül aldı[8].
Yurt dışına kaçtıktan sonra Fransa'da Duvar filmini çekti.
Güney'in, 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde
tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan
bir isyanın sinemaya aktarıldığı Duvar onun son filmi olmuştur.
rnSon yıllarını Paris'te geçiren Güney, mide kanseri nedeniyle 9
Eylül 1984'te yaşamını yitirdi. Mezarı Paris'te bulunan Père
Lachaise Mezarlığı'nda 62. kısımda bulunmaktadır.