Türkiye'nin nükleer enerji çalışmaları tartışıldı!
Türkiye'nin nükleer enerji çalışmaları tartışıldı!
Etkinliğin açılışını EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hüseyin Mert Külahçı yaptı. Odanın, kaybedilen değerleri düzenlenen çeşitli etkinliklerle anmaya devam ettiğini vurgulayan Külahçı şunları söyledi; “Bugün burada 2007 yılında kaybettiğimiz Şubemizin eski Yönetim Kurulu Üyesi Ataman Kınış ve geçen sene kaybettiğimiz ; MÜGE ve MİSEM eğitmenimiz Kenan Özgör’ün anılarını yad etmek için toplandık. Anmalardan etkinliğe geçiş her zaman zor olur ama ben şöyle bir geçiş yapayım. Bugün andığımız insanlar bizin için ne kadar önemliyse nükleer konusu da ülkemiz için o derecee önemli bir sorundur.EMO öncülüğünde Nükleer Karşıtı Platform çatısı altında mücadelemiz her zaman devam etmektedir. Bugün aramızda bu sorunu halka en anlaşılır cümlelerle anlatan Filiz Yavuz bizlerle olacak. Geldiğiniz ve katkılarınız için EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu olarak sizleri saygıyla selamlıyorum.”
Hüseyin Mert Külahçı’nın açılış konuşmasının ardından Ataman Kınış ve Kenan Özgör’ün ailesi, sevenleri, dostları anılarını, duygularını, düşüncelerini paylaştı. Ataman Kınış ve Kenan Özgör anısına hazırlanan slayt gösteriminin ardından, “Beni Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın, Türkiye’nin Nükleerle İmtihanı” kitabının yazarı Filiz Yavuz söz aldı.
Yavuz sunumunda şöyle konuştu; “
“Nükleer enerji meselesine nasıl bakmalı?
Nükleer enerji
Salt teknik ya da teknolojik bir konu ya da bir gereklilik değildir. Siyasi bir meseledir.
Argümanlar
Dışa bağımlılık azalacak,
Ucuz elektrik sağlanacak,
İstihdam alanı yaratılacak,
“İleri demokrasi” olmak için nükleer enerji gerekli,
Ortadoğu’da söz sahibi olmak için nükleer enerji gerekli.
Nükleer tartışmalar
Çözülemeyen atık sorunu,
Kaza riski,
Katılımcılık - demokrasi- yaşam tahayyülü.
Dünyada atık soruna çözüm bulunamadı
Çernobil’in mirası
5 ila 8 milyon insan etkilendi.
Belarus’ta ortalama yaşam süresi 74’ten 58’e indi.
Santral ve civarında 600 yıl yaşam yeşeremeyecek.
Santral hala radyasyon sızdırıyor, tehlike geçmedi.
Türkiye, tehlikenin olmadığını iddia etti.
Türkiye
Fukuşima nükleer felaketi; 9 şiddetindeki deprem ve depremin tetiklediği tsunaminin etkisiyle oldu.
Reaktörler 5 ve 7 metrelik dalgalara dayanıklıydı; 14 metrelik dalga geldi. Dalgalar güç ünitelerini bozdu. Yangın, radyasyon sızıntısı ve patlama. INES ölçeğine göre 7. derecede. Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, TEPCO’nun güvenlik denetimlerini pek çok defa aksattığını ve kazaya insan hatasının, “nükleer enerji güvenlidir” mitinin ve hem Japonya’nın hem de TEPCO’nun kaza riskinin küçümsemesinin yol açtığını söyledi.
Fukuşima nedir?
Her şey sona erdi, her şey yıkıldı. Fukuşima işte budur. (Naoto Matsumura)
20 km’lik çevre yasak bölge ilan edildi.160 bin kişi zorunlu göçe maruz kaldı.Fukuşimalı çocuklar
gittikleri yerlerde ayrımcılığa uğruyor.Sağlık taraması yapılan 95 bin çocuğun 42 bininde tiroit anomalileri tespit edildi
Nükleer felaketten sonra;Çiftliklerdeki hayvanlarda ve ürünlerde radyasyona rastlandı. 40 ülke Japonya’ya gıda ambargosu koydu. Okyanusa her gün 400 ton kontamine su sızıyor. (Stronsiyum 90, yasal sınır 30 bekerel iken 5 milyon bekerel). Balıklarda, yasal sınırın 2500 kat fazla radyasyona rastlandı. 4 tanesi kazada zarar görmüş olan 54 reaktörden 48’ini hemen, 2’sini 2013’te kapattı. Hala Japonya’da nükleer santralden elektrik üretilmiyor. Yeni bir deprem, Fukuşima için büyük tehdit.Bölgedeki kontamine olmuş toprak tamamen kaldırılıyor.Tehlike hala sürüyor, santral kontrol altına alınamıyor!Maliyetin 125 milyar doları aşabileceğin söyleniyor.Nükleer santralde kimse çalışmak istemediği için karın tokluğuna evsizler çalıştırılıyor, bunları da mafya buluyor.“Hükümet tehlikeyi de nükleer felaket yüzünden ölen insan sayısını da gizliyor. Fukuşima nükleer felaketi yüzünden en az 1700 kişi öldü” Japon Gazeteci Toshiya Morita
Ve Türkiye…
Mersin Akkuyu ve Sinop İnceburun’da olmak üzere AKP Hükümeti Türkiye’ye iki tane nükleer santral kurmak istiyor. Üçüncü santralin adı geçiyor. Akkuyu için Rusya ile 2011’de; Fukuşima’nın ardından İnceburun için Japonya’yla anlaşma imzalandı. Üçüncü santral için İğneada’nın adı geçiyor.
Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ekim 2014 tarihinde şöyle dedi;“Uçaklara biniyoruz değil mi? Elimizde yüzde 100 garanti var mı? Her şey başımıza gelebilir. Ama burada adeta yüzde 100 güvenlik tedbirini, her marka, firma yatırımını yaparken almaktadır. Buna rağmen uçaklar da düşüyor; düşmez diye bir şey yok. Bunların hepsi olağan şeylerdir.”17 Ağustos 1993, Nokta
Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nde radyasyonlu çöp varilleri ile ilgili olarak üst düzey bir görevli Yaşar Özal çöpleri güneşte kuruttuklarını söylüyor.
Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ekim 2014 tarihindeki açıklamasında şöyle dedi, “Kaza hiçbir zaman yüzde 100 yoktur denilemez, milyonda 1 de olsa böyle bir tehlike, böyle bir kaza olabilir. Bunları da görmemezlikten gelmek mümkün değil. Onun için de biz şu anda böyle bir nükleer enerjinin olması gereğine inanıyorsak, bu adımı atarız.”
Büyükeceli-Mersin
Kum zambaklarının nesli tehlikede. Göksu Deltası, RAMSAR alanı. Burada 133 kuş türü barınıyor.Türkiye, Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması (BERN) sözleşmesine taraf.Tartışma tarım üzerinden; Türkiye’nin limon ihtiyacının %60’ı, turunçgil ihtiyacının %27.7’sini Mersin karşılıyor.Türkiye’de yetişen çileğin % 53.9’u Silifke’de yetişiyor. Seracılık faaliyetlerinin %42.9’u Mersin’de.
Büyükeceli halkı ne diyor?
Köyde az kişi var; çoğu evet diyor. Ama yazın gelen yazlıkçılar nükleer istemiyor.Köyde nükleere karşı olanlar kırgın: “Bize soran, sesimizi duyan yok”Köyün bir kısmı santralde işe girmiş: “Karşıyım, ama ekmek parası” diyorlar. ÇED raporunda skandal yaşandı.
Mersin halkı ne diyor?
Oyunu AKP’ye verenlerin dışında nükleere evet diyen yok. AKP’li olanların bile bir kısmı nükleere karşı.200 belediyenin nükleere karşı olduğuna dair ilke kararı var. ‘37 Adım’ gibi bireysel eylemler mevcut.
Sinop – İnceburun
İnceburun Yarımada’sının yüzde 70’i ormanlarla kaplı.İnceburun Yarımadası’nın dibinde, Hamsaroz Milli Parkı Göçmen kuşların dinlenme, balıkların üreme noktası. Korunması gereken 150 kuş türü bulunuyor.Sinop’ta balıkçılık; Türkiye’den çıkan balığın yüzde 70’i Karadeniz’de, bunun yaklaşık yarısı da Sinop’ta tutuluyor. İnceburun balıkların üreme alanı. Eski çağ coğrafyacısı Strabon bile, burayı balıkçılıkla anıyor. Sinop’ta, 900’ü kent merkezinde olmak üzere toplam 3600 lisanslı balıkçı var. Santralin kurulacağı alanı sınırları içine alan Abalı köyü 5 mahalleden oluşuyor. Nüfusu 2000 kişi.Arazi satışları durduruldu.Köy boşaltılacak.Bir takım kişiler halkı camide toplayıp nükleerin faydalarını anlattı.
İğneada
Tamamen Türk Mühendislerin yapacağı iddia edilen Türkiye’nin üçüncü nükleer santrali için İğneada’nın adı geçiyor. Henüz alınmış karar yok.Türkiye’deki 3 longoz ormanından biri. 2007 yılında milli park ilan edildi.Dünya Bankası ve AB’den çevre fonu alıyor.
İğneada longozları 27 tür ağaç ve ağaççık,4'ü endemik olmak üzere 671bitki, 221 kuş, 50 memeli, 35 sürüngen, 310 böcek, 30 tatlı su balığı ve 20 ekonomik değeri olan deniz balığı türünün yaşam alanıdırYılda 400 bin turist İğneada’yı ziyaret ediyor.Bölgenin ciddi bir ekoturizm potansiyeli var.
Nükleer santral; İğneada longozlarını; akarsuları, subasar ormanları, gölleri, tüm ekosistemi, Bölgedeki balıkçılığı ve ekoturizm potansiyelini,Geçim kaynağı olan ormancılık, balıkçılık ve pansiyonculuğu, Organik tarım ürünlerini, Bursa’yı, İstanbul’u, tüm Marmara’yı, Karadeniz’i, Türkiye’yi ve komşu ülkeleri TEHDİT EDİYOR.
“Biz nükleeri santrali hiç istemedik fakat söz hakkını bilim insanlarına ve siyasetçilere bıraktık. İşte bu yüzden bütün bu sorunları yaşadık. Ama artık kendi kaderimizi tayin etmek istiyoruz.” (Toshiya Morita)
Filiz Yavuz sunumunun ardından katılımcıların konuyla ilgili sorularını yanıtladı.