'Batı'daki İslamofibinin arkasında ırkçılık var'
Dünyanın önde gelen üniversitelerinden akademisyenler Batı'da yükselen İslamofobinin sebeplerinin anlaşılabilmesi için "ırkçılık" sorununa dikkat çekilmesi gerektiğini belirtti.
Abone olDünyanın önde gelen üniversitelerinden akademisyenler Batı'da yükselen İslamofobinin sebeplerinin anlaşılabilmesi için "ırkçılık" sorununa dikkat çekilmesi gerektiğini belirtti.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan, Fransa'daki Notre Dame Üniversitesi İslam Çalışmaları Bölümü Profesörü İbrahim Musa, Batı'da İslamofobi vakalarının artış göstermesinin arkasında beyazların üstünlüğüne inanan ırkçı anlayışın olduğunu ifade etti.
Musa, "Bugün dünyada var olan ırkçılık sorununa dikkat çekilmesi gerekiyor. Bu, ABD'deki aşırlıkçı, beyaz Hristiyan milliyetçiliğe benzer tonlar taşıyan bir tür etno-milliyetçilik olarak kendini gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupalıların bugün Avrupa'nın giderek daha fazla kültürel çeşitliliğe sahip olduğunu gördüğünü ve bu gerçekle başa çıkmakta zorlandığını vurgulayan Musa, "Azınlıklar, özellikle de Müslümanlar kendi içlerindeki problemlere rağmen, bugün Avrupa kimliğinin imrendiği, fakat ulaşmakta zorlandığı toplumsal uyum ve değer biçimlerini çok daha iyi yansıtıyor." görüşünü paylaştı.
Batı'nın topumsal uyum için Müslümanlara daha fazla kucak açması gerektiğine işaret eden Musa, "Müslümanlar burada kalacak ve Batı toplumları içinde ilerleyecek. Onları dışlamayı, uzaklaştırmayı düşünmek aptalca olur. Birlikte yaşamak için daha çoğulcu modellere ihtiyacımız var. Bizden farklı olan bütün insanların değerli olduğunu kavramamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
"Neo-conlar İslamofobinin ana taşıyıcıları"
İngiltere'nin Leeds Üniversitesinde toplumsal teori ve sömürge sonrası düşünce konularında çalışan Selman Seyyid de Avrupa'nın son dönemde daha kutuplaştırıcı bir iklime girdiğine dikkati çekti.
"Neo-conlar İslamofobinin ana taşıyıcıları. Bu yolla dünya genelinde ırkçılığı canlandırmaya çalışıyorlar." ifadesini kullanan Seyyid, "İslamofobi Müslümanların Müslüman olarak özerkliklerini engellemeyi amaçlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
İslamofobik saldırılarla ilgili Seyyid, "Bu saldırılar, Müslümanları siyaseten daha duyarlı olmaya, sivil haklar için daha aktif mücadele etmeye ve Müslüman olmanın, çevrelerindeki dünyaya daha ilgili olmayı gerektirdiğini anlamaya zorluyor." ifadesini kullandı.
Seyyid, Müslümanların taleplerini destekleyen siyasi yapıların bulunmasının uzun vadeli olarak herkesin yararına olduğunun altını çizdi.
"Yersiz korku"
Güney Afrika'daki Cape Town Üniversitesinden Abdülkadir Tayyub da İslamofobiyi "yersiz bir korku" olarak niteledi.
"İslamofobi tanımı gereği yersiz bir korku, bir şeye karşı duyulan akıl dışı nefret anlamına gelir." açıklamasında bulunan Tayyub, İslamofobinin son dönemdeki artışında, aşırılıkçılığa karşı korkuların etkili olduğunu kaydetti.
Tayyub, Batılıların bu korkuyu tüm Müslümanlar için taşıdığını ve bunun aslında korkunun ne kadar yersiz olduğunun kanıtı olduğunu belirterek, "Çoğu insan (aşırılıkçıların yol açtığı) çatışmalardaki karmaşıklığı anlamıyor. Bunları dini çatışma gibi görerek, İslamofobi alevini körüklüyor." ifadesini kullandı.
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi verilerine göre geçen yıl Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarında yüzde 44 artış yaşandı. Veriler, Müslümanlara karşı ayrımcılık vakalarında önceki yıla göre yüzde 57 artış yaşandığını ortaya koydu. ABD'de 2016'da Müslümanlara karşı 260 nefret suçu işlenirken, 2 bin 213 ayrımcılık örneğine rastlandı.
İngiltere'de İslamofobik vakaların kaydını tutan "Tell MAMA" adlı sivil toplum kuruluşu, Mayıs 2013'te Bando Eri Lee Rigby'nin saldırıya uğramasının ardından Müslümanlara yönelik saldırılarda belirgin bir artış olduğunu kaydetmişti.