'Faşist diktatörlüğün gereğidir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'un istifasına ilişkin, "Sen bir belediye başkanının ailesine her türlü baskıyı nasıl yapıyorsun? Dün parti sözcümüz konuşmuş faşist diktatör deyince çok alınmış. Bir belediye başkanının ailesiyle uğraşmak faşist diktatörlüğün gereğidir. Devlet mafya yöntemi ile yönetilmeye başladı. Kimin raconunu kesiyorsunuz? Bu yöntem kimin yöntemidir? Belediye başkanını bıraktın ailesiyle uğraşıyorsun aileyi tehdit etmek mafyanın yöntemidir. Devletin makamında oturan mafya yöntemine başvuramaz. Bu rezaletleri bitirelim diye demokrasinin namusunu koruyalım diye gel erken seçim yapalım dedik. Hodri meydan dedim, bir daha söylüyorum Erdoğan açıkça milletin önünde hodri meydan diyorum" dedi.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Hepimizin, hangi görüşten, hangi inançtan olursak olalım bir ortak paydamız var, gazilere, şehit yakınlarına saygı duymak. Biz bütün gazi, şehit ve şehit yakınlarına saygı göstermek zorundayız. Bu babalarımızın, dedelerimizin bize bıktığı miras. Onurlu bir görev. Eğer bu ülkenin sokaklarında, caddelerinde rahat çalışıyorsak şunu düşünüyoruz, birileri bizi koruyor. Onları toplumun en itibarlı kesimleri olarak anmak hepimizin görevi. Bir haksızlığı anlatacağım sizlere. Türkiye Şehit Dul ve Yetimler Derneği'nin yöneticilerinden İrfan Bayar. Bu kardeşimiz geçen cumartesi günü intihar etti. Bir gazi terörle mücadele ederken neden bir arabanın içinde intihar etti? 93-98 yılları arasında asayiş özel harekatta görev yaptı. Gazi olduktan sonra Kastamonu'ya yerleşiyor. Sen neden çocuğunu FETÖ okuluna gönderiyorsun deniyor. FETÖ'cü diye suçlayıp ifadesini alırlar, Kastamonu'da da aynı şekilde suçlanır. Ağırına gider. Ben Kuzey Irak'ta gazi oldum der. Gelen tepkiler bir noktaya gelir ve gazi intihar etmek durumunda kalır. Bu hükümete soruyorum. Bu gazinin ne günahı var? Bir ülke, devlet böyle yönetilemez. Bir devlet böyle savrulamaz. Bu bayrak için canlarını ortaya koyan insanların hayatı bir kurşuna teslim edilemez. Bütün annelere sesleniyorum; sizin çocuklarınızın hakkını savunuyoruz biz. Ben sadece sizin çocuklarınızın hakkını savunuyorum. Kimsenin boşu boşuna mağdur edilmesini istemiyoruz. Adalet olsaydı bunlar olmazdı. Düne kadar Pensilvanya'dan talimat alan hakimler şimdi roller değişti saraydan talimat alıyorlar. Hiçbir şey değişmedi. Mağdur olan bu ülkenin gariban insanları oldu" diye konuştu.
"BÖYLE BİR İDDİANAME BELKİ MİZAH DERGİLERİNDE YER ALIR
AMA O DA İNANDIRICI OLMAZ"
Kılıçdaroğlu, "20 Temmuz sivil darbesi ilan edildi. OHAL'in ilan
edildiği gündür. Neydi amacı, FETÖ'yle mücadele. Şimdi, kim saraya,
iktidara muhalifse, onlar hesap verecek deniyor. FETÖ falan
unutuldu roller değişti. Sözcü Gazetesi'nin, Cumhuriyet
Gazetesi'nin başına gelenlere bakın. Sözcü gazetesinin sahibiyle
ilgili suçlamalar yapıldı. 'Silahlı terör örgütünü yönetme' terör
örgütü propagandası yapmaktan yargılanıyor. Sözcü Gazetesi'nin
Allah aşkına FETÖ ile ne ilgisi var? Akıl mantık olsa zaten bunu
görür. Gazeteyi okusalar zaten bunu da fark edecekler. Akılları
başlarında falan değil. Aklını saraya ipotek eden savcı bunu
göremez zaten. FETÖ'nün anlı şanlı dönemlerinde THY'ye Zaman
gazetesi serbestti, Sözcü yasaktı. Sen bunu görmüyor musun savcı?
Örgüte nasıl yardım ediyorlar, hiç belli değil. Bu iddianameyi
arkadaşlar bana verdiklerinde dedim ki, mahkeme reddeder. Baktık
bir süre sonra mahkeme iddianameyi kabul etmiş. Ben bu mahkemeye de
hayret ediyorum. Burak Akbay'ın bütün para hareketlerini
incelemişler. FETÖ'yle hiçbir bağlantısı yok, ispat edemiyorlar.
Hiçbir şey yok ama olsun diyor. Dava açıyorlar. Yeni bir suç icat
ediyorlar. Kanunsuz suç olmaz. Suç varsa kanunda yerinin olması
lazım. Cumhurbaşkanı'nın yerini haber yapmak suçunu ben ceza
kanununda görmedim. Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğu dünyanın her
yerinde haberdir. Sen haber yaptın, o zaman FETÖ'cüsün. Ne
istediniz de vermedik diyen baş FETÖ'cü sen değil misin? Devletin
namusunu FETÖ örgütüne teslim eden adam sen değil misin?
'Tanıkların ifadesine başvurduk' diyorlar. Tanık kim, kesin
FETÖ'cü. Suçlananların hiçbiri FETÖ'cü değil. Taban tabana 180
derece zıt bir iddianame ile karşı karşıyayız. Böyle bir iddianame
belki mizah dergilerinde yer alır ama o da inandırıcı olmaz. Bu
kadar da olmaz denir. Devletin çivisi çıkmış. Kapanın elinde
kalıyor. Kimin ne yaptığı belli değil" ifadelerini
kullandı.
"BÖLECEKLER, PARÇALAYACAKLAR, RUHSATLANDIRACAKLAR
BİRİLERİNE PEŞKEŞ ÇEKECEKLER"
Kılıçdaroğlu, "Torba kanun, 15 yıllık dönemde gündeme gelen bir
kanun türü. Torba kanunların şöyle bir özelliği var, topluma
duyurmadan toplum aleyhine düzenlemeleri kanunun içine nasıl
yerleştiririz diye. Son torba kanun bunlardan birisi. Zonguldak'ta
170 yıldır kömür çıkarılır. Zonguldak için stratejik üründür. Kara
elmas denir. Türkiye Taşkömürü Kurumu var, o bölgedeki havzayı
işletmekle görevli. Torba kanunun içine 58. madde yerleştirdiler.
Bölecekler, parçalayacaklar, ruhsatlandıracaklar birilerine peşkeş
çekecekler. Zonguldaklı kardeşlerim iyi dinlesinler. Senin,
işçinin, esnafın derdini tek anlatan parti CHP'dir, bunu unutma.
Bize sahip çıkan yok mu diyorlar. Sana sahip çıkan CHP'dir. Sırf o
ocakları kapatmak için 50 numara çektiler. Kömür ithal ediyorlar.
2001'de ithal edilen kömür 8 milyon tondu, 2014'te 29 milyon ton.
Türkiye'de kömür mü yok var. Bu ithalat niye yapılıyor? Kimin için
yapılıyor? Senin hakkını savunan partiye sahip çıkmak zorundasın.
Oyunun rengini değiştirmek zorundasın. Alın terinden yana tavır
almak durumundasın. Senin kimliğini, inancını, yaşam tarzını
sömürüyorlar. Sen düşünmeyesin diye" diye konuştu.
"BESMELESİZ ETİ DE İTHAL EDİYORLAR. O BESMELESİZ ETİ
SARAY YESİN"
Kılıçdaroğlu, "Samanı ithal ediyorlar. Besmelesiz eti de ithal
ediyorlar. O besmelesiz eti saraya götürün. Kul hakkı yiyen o
besmelesiz eti yesin. Millete niye yediriyorsunuz? Yılda 4 milyar
dolar kömür ithalatına para veriliyor. Sendikaya da seslenmek
istiyorum. İşçilere sahip çıktığınız sürece biz sizin arkanızdayız.
Sizin hakkınızı sonuna kadar arayacağız. İşçi mi yok niye kömür
çıkarılmıyor? Bütün işsizlere sesleniyorum. Bu hükümet size iş
bulmaz kardeşim. Herkes aklını başına almak zorundadır.
Savrulan bir Türkiye istemiyoruz işsizliğin arttığı, açlığın,
yoksulluğun arttığı bir Türkiye istemiyoruz. Herkesin işi aşı
olsun" ifadelerini kullandı.
"MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL VATANDAŞLA DALGA
GEÇİYOR"
Benzine ve mazota yapılan zamları eleştiren Kılıçdaroğlu, "Mazota
ve benzine yeniden zam geldi. Benzin 6 liraya yaklaşıyor, mazot 5
lira olacak. Hala hükümet akaryakıta yapılan zammın nerelere ve
nasıl yansıyacağını bilmiyor. En yetkili makamda oturan kişi
vatandaşla dalga geçiyor. Bu Maliye Bakanı Naci Ağbal. Şöyle diyor,
'millet doların seviyesine bakacağına otursun işine gücüne baksın.
Millet 3 ay, 6 ay sonra dolar kuru ne olacak, sanki falcılar
bunu yaparak ekonomistim diyenlere şaşırıyorum.' Asıl biz sana
şaşırıyoruz. O koltukta sen bu lafları nasıl yapıyorsun?
Maliye bakanlığını nasıl yapıyorsun asıl ona şaşırmak lazım.
Benzine mazota zam yapıldı" açıklamasında bulundu.
"ASGARİ ÜCRETİ NİYE DOLARA ENDEKSLEMİYORSUN ONU DA
ENDEKSLE"
Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret dolara mı endeksli, taşeron işçisinin
ücreti dolara mı endeksli. Ama benzin, mazot dolara endeksli.
Çiftçi düşünmeyip de ne yapsın? Traktörün mazotu, köprüden geçiş
ücreti, doğalgaz, tüpgaz dolara endeksli. Memurun maaşı dolara
endeksli değil, işçinin aylığı değil. 3. havalimanı ihalesi dolar
üzerinden, Avrasya Tüneli ücreti dolar üzerinden. İhaleyi yapan
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, ihaleyi alan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları. İhale neden Türk Lirası üzerinden yapılmaz da dolar
üzerinden yapılır? Kim yerli, kim milli? Neden dolar üzerinden
ihale yaparsın? Sen Türk Lirası'na güvenmiyorsun da onun için. Ne
müteahhit ne sen güvenmiyorsun en güvenli para dolar diyorsun.
Rüşvet bile bunların döneminde dolarla alındı. Doların yeşiline
tapıyor bunlar. Asgari ücreti niye dolara endekslemiyorsun onu da
endeksle. Bir ara daireleri bile dolar üzerinden satıyordunuz.
'Dolardan size ne diyorlar?' Bu gerçekleri bütün topluma anlatmak
zorundayız" diye konuştu.
"CHP'Lİ BELEDİYELERDE ASGARİ ÜCRET EN AZ 1500
LİRADIR"
Kılıçdaroğlu, "Şimdi bir şey çıkarmışlar, CHP gelir, AK Partili
belediyeleri alırsa oradaki işçilerin işine son verir onun
propagandasını yapıyorlar. Hangi belediye olursa olsun CHP'li bir
belediye başkanı o belediyeyi aldığında hiç kimsenin ekmeği ile
oynanmayacak. Hiç kimsenin görevine son verilmeyecek. Herkesin alın
terine saygılıyız. Zemin altlarından kayıyor, görüyorlar onu. İşçi
kardeşime sesleniyorum daha düne kadar senin inancını, kimliğini
siyasete malzeme ettiler. Bunların bir özelliği daha var, fakirden
alıp zengine vermek. Köprü geçişlerini dolar üzerinden yapıyor. Biz
ne yapacağız, sözüm söz zenginden alacağız fakire vereceğiz. Asgari
ücret vergi dışı kalacak, işçinin hakkını teslim edeceğiz. Asgari
ücret net 1500 lira olacak deyince kıyamet kopmuştu parayı nasıl
alacaksınız diye. CHP'li belediyelerde asgari ücret en az 1500
liradır. CHP'li belediyelerde gerçekleşen olayı tüm belediyelerde,
tüm fabrikalarda hayata geçirmek istiyoruz ve sizden yetki
istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"SEN DOMATES ÜRETİCİLERİ ARASINA NİFAK
KOYAMAZSIN"
Kılıçdaroğlu, "Önümüzdeki günlerde domates ihracatı olacakmış
Rusya'ya. Sadece 4 firmadan alacaksın diyorlar. 5'inci firma
olmayacak. Biz bunu Rusya'nın yaptığı açıklamadan duyuyoruz. 4
firmanın adı nedir diye sorduk ismi vermiyorlar. Öğreneceğiz ve
buradan açıklayacağım. Sen domates üreticileri arasına nifak
koyamazsın. 4 firmayı tercih edeceksiniz, diğerleri bu ülkenin
firması, çiftçisi, üreticisi değil mi?" diye konuştu.
"BAZILARI SANDIKTAN ÇIKTIK BUNDAN SONRA NE İSTERSEM
YAPARIM İSTEĞİMİ ASAR, İSTEDİĞİMİ KESERİM"
Kılıçdaroğlu, "Özgürlükçü parlamenter sistem istiyoruz. Siyasilerin
vatandaşa hesap sorduğu değil siyasilerin vatandaşa hesap verdiği
bir Cumhuriyet istiyoruz. Eğer siyasi vatandaşa hesap soruyorsa,
orada faşist bir yönetim vardır. Bir diktatörlük vardır. Siyasiler
halka hesap veriyorsa orada tam anlamıyla demokrasi vardır.
Bazıları demokrasiyi sadece sandıktan ibaret sanıyor. Bazıları
sandıktan çıktık bundan sonra ne istersem yaparım isteğimi asar,
istediğimi keserim. 23 Nisan'da 'oturdun koltuğa istediğini as,
istediğini kes' diyor. Mantığa bak çocuğa söylenene bak.
Demokrasi kültürü yoksa, dayak, baskıcı kültürden gelmişse
aynısını topluma yansıtmak istiyor" açıklamasında
bulundu.
"CUMHURİYET'İ TEK ADAM REJİMİNİ YIKARAK KURDUK. BİAT
KÜLTÜRÜNÜ YIKARAK KURDUK"
Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet'i tek adam rejimini yıkarak kurduk. Biat
kültürünü yıkarak kurduk. Kendi iradesini topluma mili irade diye
dayatıyor. Devletin namusunu bir terör örgütüne teslim eden bir
iktidar nasıl iktidar olabilir? Onlar halkın değil sarayın
iktidarıdır. Darbe püskürtüldükten sonra asıl darbe yapılmıştır; 20
Temmuz darbesi. Anayasa değişikliğiyle tek adam rejiminin anayasal
altyapısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Kendi belgelerinden
okuyacağım size. 20 Temmuz'da MGK toplanır ve karar alır.
Demokrasimizin hukuk devleti ilkesinin vatandaşların hak ve
özgürlüklerin korunmasına yönelik tedbirlerin kullanılması amacıyla
hükümete OHAL ilanı tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır.
20 Temmuz darbesinden sonra bu gerekçe yerine getirildi mi? Tam
tersi bir uygulama var. Nuriye ile Semih niye açlık grevi
yapıyorlar, bunlar demokrasiyi mi tehdit etti? Ne yaptı sadece
'işimi istiyorum' dedi. İnsan hakları ihlalleri var. 2 bine yakın
üniversite hocası kapının önüne kondu" açıklamasında
bulundu.
"BELEDİYE BAŞKANINI BIRAKTIN AİLESİYLE UĞRAŞIYORSUN.
AİLEYİ TEHDİT ETMEK MAFYANIN YÖNTEMİDİR"
Balıkesir Belediye Başkanının istifasına ilişkin Kılıçdaroğlu şu
ifadeleri kullandı: "Seçimle gelmiş Başbakan kulağından tutuyorlar
'istifa edeceksin' diyorlar. Vatandaşın seçtiği belediye
başkanları, 'istifa edeceksin' diyorlar bir süre sonra lanet olsun
deyip istifa ediyor. 101 belediye başkanını KHK ile görevlerinden
aldılar ve yerlerine yeni belediye başkanları tayin ettiler. Şu
anda nüfusun yüzde 41'i kendi seçtiği belediye başkanları
tarafından yönetilmiyor. Bu darbe dönemlerinde olur. Bir Allah'ın
kulu çıkıp belediye başkanlarının istifaya zorlanması hukuki bir
süreçtir desin. Etmezsen gereğini yapacağım diyorsun, şantaj ve
tehdidin kullanıldığı bir hukuku düzeni var mıdır dünyada.
Balıkesir Belediye Başkanı bir basın toplantısı yaptı. Sarayda
oturan zata sesleniyorum; bir kişinin ailesini hangi ahlaki
gerekçeyle suçlarsın. Sen bir belediye başkanının ailesine her
türlü baskıyı nasıl yapıyorsun? Dün parti sözcümüz konuşmuş faşist
diktatör deyince çok alınmış. Bir belediye başkanının ailesiyle
uğraşmak faşist diktatörlüğün gereğidir. Devlet mafya yöntemi
ile yönetilmeye başladı. Kimin raconunu kesiyorsunuz?
BELEDİYE BAŞKANINI BIRAKTIN AİLESİYLE UĞRAŞIYORSUN. HER
TÜRLÜ ŞANTAJI TEHDİDİ UYGULUYORSUN
Bu yöntem kimin yöntemidir? Aileyi tehdit etmek mafyanın
yöntemidir. Devletin makamında oturan mafya yöntemine başvuramaz.
Mafya yöntemine başvuracaksan o koltuktan kalkacaksın. O koltuğu
halk etmiyorsun. Böyle bir rezalet Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
görülmemiştir. Belediye başkanını bıraktın ailesiyle uğraşıyorsun.
Her türlü şantajı tehdidi uyguluyorsun.
ERDOĞAN AÇIKÇA MİLLETİN ÖNÜNDE HODRİ MEYDAN DİYORUM GEL
ERKEN SEÇİM YAPALIM
Bu rezaletleri bitirelim diye demokrasinin namusunu koruyalım diye
gel erken seçim yapalım dedik. Hodri meydan dedim, bir daha
söylüyorum Erdoğan açıkça milletin önünde hodri meydan
diyorum.
ÖNCE ŞU DİPLOMANI BİR GÖSTER
Benim söylediklerim onun çıkarınadır, hükümetin yararınadır.
Sevgili Erdoğan tarafsız davranacağım diye yemin ettin TBMM çatısı
altında. Tarafsız davranıyor musun, davranmıyorsun. Namus ve
şeref nedir diye sordum sana? Önce şu diplomanı bir göster.
Bunların hepsini anlatacağım."