2050’de 3 tane dünya bile yetmeyecek
2050’de 3 tane dünya bile yetmeyecek
Abone olDünya kaynaklarının hızla tükenmekte olduğu günümüzde, insanlığın en önemli sorunları arasında yer alan gıda israfı, israfın önlenmesi için yapılan çalışmalar ve gıda bankacılığı konuları alanında uzman isimlerce masaya yatırıldı. Türk gıda sektörünün uluslararası buluşma noktası WorldFood İstanbul 2016'da Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) tarafından organize edilen panelde gezegen ve insan sağlığının korunması için gıda israfına yönelik somut çözüm önerileri ile bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar katılımcılarla paylaşıldı.
Gıdaya erişimin her geçen gün zorlaştığı, dünyada 800, AB ülkelerinde ise 48 milyon insanın gıdaya erişememeleri nedeni ile açlıkla mücadele ettiği günümüzde, uzmanlar gelecekten endişeli. Mevcut tüketim modeli devam ederse, 2050’de 3 tane dünya bile yetmeyecek. Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) tarafından WorldFood İstanbul 2016’da organize edilen “Gıda İsrafının Önlenmesinde Etkili Bir İşbirliği Modeli: Gıda Bankacılığı” panelinde, gıda israfı, israfın önlenmesi için yürütülen çalışmalar ve gıda bankacılığı konusu katılımcılarla paylaşıldı. Moderatörlüğünü TİDER Yönetim Kurulu Başkanı
H. Serhan Süzer
'in üstlendiği panelin konuşmacıları arasında FEBA (Avrupa Gıda Bankaları Federasyonu) Proje Yöneticisi
Yeşim Pekdüz Broet
, Barilla Türkiye Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü
Dr. A. Hakan Göker
ve Chep Türkiye Genel Müdürü
Şafak Aktekin
yer aldı. Panelde Barilla'nın Türkiye ve dünyadaki gıda bankacılığı, gıda israfı, açlıkla mücadele, obezite ve sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi paylaşan
Hakan Göker
, “1.5 yerküreye yetecek kadar üretim yapılmasına rağmen dünyada 800 milyon insan hala açlıkla mücadele ediyor. 2 milyarın üzerinde insan ise aşırı gıda alımından kaynaklanan sorunlarla yüz yüze. Yenilebilir gıdaların üçte birine denk gelen 1.3 milyar ton gıdanın ise doğrudan israf edilerek çöpe atıldığı bir dönemdeyiz. İnsani amaçlı üretilen tarımsal ürünlerin yarısı bile insanlar için kullanılmıyor. Sürdürülebilir olmayan bu modelle devam edersek 5 sene sonra bu rakam yüzde 43’e düşecek. İsraf edilen, çöpe atılan yenilebilir durumdaki gıdalar, açlıkla mücadele eden 800 milyon insanı 4 kez doyurabilecek iken, mevcut tüketim modelinde bu şekilde devam edilirse 2050’ye geldiğimizde 3 yerküre olsa dünyanın bu tüketim modeliyle ihtiyaçlarını karşılaması mümkün olmayacak” dedi.
Tüm çalışmalarını ‘Sizin için iyi, Gezegen için iyi’ stratejisi ile sürdüren Barilla’nın, 2009 yılında Barilla Gıda ve Sağlık Merkezi’ni (Barilla Center for Food and Nutrition) kurduğunu belirten
Göker
, “İtalya, Avrupa ve ABD’deki akademisyenler, bilim insanları, sivil toplum örgütü üyeleri, düşünürler ve aktivistlerin bir araya gelmesiyle hayata geçen BCFN’in temel amacı sürdürülebilir bir geleceğin tesisi için katkıda bulunmak. Bu anlamda vakfın ana çalışma alanlarını ise insanların sağlıklı beslenmesi, açlık, yanlış beslenme ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarının yanı sıra gıda israfı ve sürdürülebilir tarım konuları oluşturuyor. Vakıf üyelerinin uzun çalışmaları sonucunda 2014 yılında Milano’da mevcut durum ve stratejik olarak yapılması gerekenler Milano Protokolü adıyla uluslararası kuruluşlara, sivil toplum kuruluşlarına, bireylere bir harekete geçme çağrısı olarak yayımlandı. Protokolün 3 ana hedefi vardı. Birincisi, açlığı derhal sıfırlamak. İnsanlığa olabildiğince sağlıklı gıda seçenekleri sunmak. Bu bağlamda sürdürülebilir tarım modelini tüm dünyada mümkün kılmak, ikinci hedefti. Üçüncüsü ise gıda israfını öncelikle derhal azaltmak için harekete geçmek, sonra yok etmek. Protokol, 2015 yılında Expo Milano’da 140 ülkenin desteği ve imzası ile Milano Sözleşmesi’ne dönüştü ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a sunuldu. Sözleşmenin neredeyse tüm maddeleri, 2015 yılında BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleri için yayımladığı beyannamenin içinde yer aldı. Bu işin içinde uğraşmış bireyler olarak bundan mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi.
Barilla’nın sorumluluk olarak kabul ederek sürdürülebilir bir geleceğin tesisine katkıda bulunmak amacıyla bu hedefleri bir iş modeline dönüştürdüğünü kaydeden
Hakan Göker
şunları kaydetti: “Öncelikli sorumluluğumuz endüstriyi, iş ortaklarımızı, bireyleri ve tüketicileri bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak. Toplum refahı için sosyal değerlerden biri saydığımız gıdaya erişimi tüm insanlar için mümkün kılmak. Yenilebilir durumda olmasına ragmen israf edilmeye hazır bekleyen tonlarca gıdayı sistemin içinde tutup, ihtiyacı olan insanların tüketimine sunmak için ABD, Avrupa ve Avustralya’da gıda bankaları ile çalışıyoruz. Türkiye’de de böyle bir sorumluluğu üstlenen kuruluşlardan birisi olan TİDER’i bir yıldır desteklemeye çalışıyoruz. ‘Destek Market’ adıyla pilot olarak Maltepe’de başlanan proje ile bir sene içinde mükemmel denebilecek sonuçlar elde ettiler. İsraf adayı çok miktarda ürün, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabildi. Barilla olarak biz de geçtiğimiz bir yıllık süreçte 30 tona yakın yenilebilir gıda ürününü israftan kurtarıp ihtiyaç içindeki ailelere ulaştırma fırsatı bulduk. Bu denli önemli bir projenin bir parçası olmaktan dolayı mutluyuz.”
Barilla Hakkında:
1877 yılında makarnanın anavatanı İtalya’nın Parma kentinde küçük bir ekmek fırını ve makarna dükkânı olarak doğan Barilla, bugün Dünya’nın en önde gelen İtalyan gıda şirketlerinden biridir. Barilla, halen makarna sektöründeki dünya liderliğinin yanında, makarna soslarında Kıta Avrupası’nda, unlu mamuller (ekmek, kraker, bisküvi, çikolata kaplamalı gofretler, kekler) alanında İtalya’da, gevrek ekmek alanında ise İskandinav ülkelerinde lider konumundadır. Barilla’nın şu anda toplam 30 üretim merkezi 14’ü İtalya’da ve 16’sı İtalya dışında bulunmaktadır ve ürünleri 100’den fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Her yıl; Barilla, Mulino Bianco, Voiello, Pavesi, Academia Barilla, Wasa, Harrys (Fransa ve Rusya), Misko (Yunanistan), Filiz (Türkiye), Yemina ve Vesta (Meksika) markaları altında dünyanın dört bir yanındaki sofralara yaklaşık 1,7 milyon ton gıda ürünü sunulmaktadır. Barilla, bugün dünyanın en saygın gıda şirketlerinden biridir ve geleneksel mutfak prensiplerine ve değerlerine saygılı, çalışanlarını temel varlık olarak kabul eden ve öncü üretim sistemleri geliştirmesiyle İtalyan know-how’unun dünya çapında tanınan bir sembolüdür.