Adnan Menderes kimdir ve niçin asıldı? (Adnan Menderes'in idam edilişinin 55. yıldönümü)
Adnan Menderes kimdir ve niçin asıldı? (Adnan Menderes'in idam edilişinin 55. yıldönümü)
Abone olAdnan Menders Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli başbakanlarından biri olarak ülkeye çok büyük hizmetler yapmıştır. 1950-1960 yılları arasında başbakanlık yapmış, İstiklal Madalyası sahibi Türk siyasetçi ve hukukçu olan Adnan Menderes yaşadığı dönemin baskıcı şartlarına karşı durmasının, milletine sahip çıkmasının bedelini canı ile ödemiştir. Adnan Menders'in milletine hizmetle geçirdiği yaşamı ve neden idam edildiğine dair tüm ayrıntıları haberimizde bulabilirsiniz.
Adnan Menderes sekiz dönem milletvekilliği yapmış ve başbakan olmuş, başbakan olduğu dönemde ihtilal yaşamış ve ardından idam edilerek vefat etmiş, Türk siyasi tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Adnan Menderes Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde dünyaya gelmiştir. 1899’da Aydın’da doğan Ali Adnan Ertekin Menderes’in babası o küçük yaştayken vefat etmiştir. Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji’nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için, çeşitli makamlara müracaat etti. Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı. Bayar’la böyle tanışmış oldu. Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitiren Adnan Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedek subay olarak askerliğini yaptı. Aydın’da bazı arkadaşlarıyla birlikte Ayyıldız Çetesi’ni kurdu. Daha sonra Söke’de Piyade Alay Yaveri olarak savaşa katıldı. Savaştan sonra İstiklal Madalyası aldı. Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın Teşkilatı'nı kurarak başkanı oldu. Bu parti kapatılınca CHP’ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın Milletvekili seçildi. 1945 senesine kadar TBMM’de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti’nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı'nı şiddetle reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edildiler.
Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Bu hareketler Demokrat Parti’nin 7 Ocak 1946’da kurulmasına sebep oldu. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti’den Kütahya Milletvekili olarak meclise girdi. Celal Bayar’dan sonra ikinci adam durumuna geldi.
14 MAYIS 1950 SEÇİMLERİNDE DP OYLARIN 53,5’İNİ ALARAK İKTİDAR OLDU.
10 senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. Bu 10 senelik zaman içinde Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı. Türkiye kalkınma kavramıyla tanıştı.
27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi. Yassıada’ya hapsedildi. Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı’nca idama mahkûm edildi. Yassıada'da tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldı.
Menderes neden idam edildi ?
Adnan Menderes yeni kalkınmaya başlayan genç bir ülkenin yönetimindeydi ve bu tarihe kadar görülmemiş yenilikler getirdi. Ülkeye yaptığı hizmetler bazı kesimlerce anlaşılamadığı gibi düşmanlık beslenmesine de sebep oldu. Bütün bunların yanında ikinci dünya savaşına katılmayan ama etkilerini yaşayan sanayileşmeye yeni başlamış bir ülkenin mali durumunu idare etmeye çalışıyordu. Birçok komplo ve saldırıya maruz kalan Adnan Menderes farklı şekillerde durdurulmaya çalışıldı. Adnan Menderes’i siyasi ve ekonomik olarak sıkıntıya sokmaya çalışanlar bunla amaçlarına ulaşamayınca suikast düzenlemişlerdir. Bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki, Menderes’in uçağına saldırı düzenlemişlerdir. 17 Şubat 1959'da Kıbrıs konusunda Yunanistan'la imzalanan ikili antlaşmanın ardından üçlü görüşmeler için Birleşik Krallık'a giden Menderes'in, uçağının Londra Gatwick Havalimanı yakınlarında alçalırken düşüp parçalanmasına karşın kazadan yara almadan kurtulması ise muhalefetle kısa süreli bir yumuşamaya yol açtı. 1959 yılında Menderes Hükümeti'nin ortaklık anlaşmasını imzalamasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
Bütün bu baskı altında geçen yılların nihayetinde milletin sevgisini ve takdirini kazanan Adnan Menderes’ten kurtulmak adına askeri ihtilal gerçekleşti. Sabah saat 04:36'da Ankara Radyosu'ndan yapılan bir anons nefesini tutan insanları bir anda heyecanlandırdı. Tek haberleşme aracı olan devlet radyosundan evlere ulaşan anonsta, ''Bugün, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve en son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır'' deniliyordu ve Türk halkı ihtilalle ilk defa tanışmış oldu.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar Çankaya Köşkü'nde; Başbakan Adnan Menderes Kütahya'da gözetim altına alınıyordu. Bakanlar Kurulu ve Tahkikat Komisyonu üyeleriyle DP milletvekilleri de bulundukları mekanlardan toplanarak Harp Okuluna gönderildiler. Demokrat Parti iktidarı ile iyi ilişkiler içinde bulunan dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun başta olmak üzere üst rütbeli asker ve bürokratlar cezaevlerine konuldu. Ülkede ilan edilen sıkıyönetim sonucu tüm Demokrat Partili milletvekilleri, üst derecedeki bürokratlar, polis şefleri tek tek evlerinden alındı. Tüm siyasiler yargılanmak üzere Yassıada'ya gönderildiler. Yassıada’da yargılanan Adnan Menderes’in idamına karar verildi.
Adnan Menderes'e yöneltilen ve idam edilmesine sebeb veren suçlamalar
Örtülü Ödenek Davası
: Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmekten yargılandı. 13 oturum sürdü ve 2 Şubat 1961'de suçlu olduğu yönünde karara varıldı. Yürürlükteki kanunda örtülü ödenekteki kaynakların Başvekil tarafından sınırsız olarak ve kayıt tutulmadan harcanabileceği açıkça belirtildiği halde, bu mahkeme 10 yıllık Örtülü Ödenek kayıtlarını istedi. Menderes, bir kısmı da Kıbrıs'ta kurdurduğu Türk Mukavemet Teşkilatı için harcandığı sonradan ortaya çıkan bu harcamaları açıklamadığı için bu dava sonucunda 4.877.780 lirayı zimmetine geçirmekten suçlu bulundu ve paranın tahsili için Aydın'daki arazilerine el kondu. Örtülü ödenek davası konuşulurken savunma tarafı, Amerikan gizli servisinin Türk istihbarat servisine para vererek Menderes'in telefonlarını dinlettirecek kadar teşkilata hakim olduğunu iddia etti. Menderes ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, suçlunun o dönemin MİT müsteşarı Behçet Türkmen olduğunu iddia etti.
6-7 Eylül Olayları
: 6-7 Eylül Olayları'na ( Rum ve Ermeniler’in ev ve iş yerlerinin yağmalanması olayı ) önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek.
Vatan Cephesi:
Kurulan bir örgütü başka bir sınıf üzerinde baskı aracı olarak kullanmak.
Vinileks firmasına Türkiye Vakıflar Bankası'ndan kredi verdirmekle suçlanmıştır
. Adnan Menderes tarafından kurulan bu bankanın 27 Mayıs darbesine kadar Umum Müdürlüğü'nü yapan ve 1961 seçimlerinden sonra tekrar aynı Bankanın Genel Müdürlüğü'ne getirilecek olan Sabahattin Tulga yaptığı savunmada krediyi, suni deri imal ederek ithal ikamesi yapacak bu firmanın kârlı olacağına inandıkları için verdiklerini; nitekim darbe sonrası işbaşına gelen yeni banka yönetiminin de aynı firmaya ilave kredi verdiğini belirtmiştir. Buna rağmen bu mahkeme Menderes ve Hasan Polatkan'ı bu davadan da suçlu bulmuştur. İstanbul'da Bulvar ve yol açmak için pek çok vatandaşın evini, parasını geciktirerek ya da hiç ödemeden istimlak etmek.( Fatih ilçesinde bulunan Vatan, Millet, Akdeniz caddeleri gibi)
Kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak. Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak. Döviz Yasası'nı ihlal etmek. Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak. Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek. Kırşehir'in haksız olarak ilçe yapılması. Yargı bağımsızlığının ihlali. 1957 seçimlerinin erkene alınarak kanuna aykırı olarak tarihinin değiştirilmesi. Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması. CHP'nin mallarına "haksız" yere el konulduğu iddiaları. Anayasa'yı ihlal. Menderes, 13 ayrı davadan yargılandı ve Bebek Davası dışındaki bütün davalardan suçlu bulundu.
Adnan Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alınmasının akabinde, öğleden sonra saat 13:21'de idam edildi.
Adnan Menderes'in Son Sözleri: Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki...
Adnan Menderes idam edilişinin 55. yıldönümünde anıldı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "27 Mayıs'ta açılan parantezi bu millet 15 Temmuz'da asil bir şekilde kapattı" dedi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "15 Temmuz bize koskocaman bir gelecek oluşturdu ve 27 Mayıs'ta açılan bir parantezi 15 Temmuz'da bu millet kendi eliyle onurlu ve asil bir şekilde kapattı." dedi.
Soylu, 27 Mayıs Darbesi'nin ardından Yassıada yargılamaları sonrası idam edilen Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın ölümlerinin 55. yılında anıt mezarda düzenlenen törene katıldı.
Anıt mezar inşa edildiği günden bu yana her 17 Eylül'de 3 demokrasi şehidini anmak üzere toplandıklarını ancak bugün farklı bir gururla bir araya gelindiğini anlatan Soylu, "Biraz önce kıymetli valimizin Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı ziyarette ettiği cümle, aslında burada yaptığımız konuşmalarda o duygu, vücudumuzun her bir zerresini, belleğimizi, aklımızı donatıyordu. Çok ağır ama çok sorunlu bir kelime; Mahcubiyet. O mahcubiyet bu milletimiz içerisindeki demokrasiye, gelişmişliğe, zenginliğe, Türkiye'nin ulaşması gereken hedeflerine yönelik bir tomurcuğu büyüttü." diye konuştu.
İnsanın unutan bir varlık olduğunun söylendiğini ama unutmadığını belirten Soylu, şöyle konuştu:
"Şehirler unutmaz, ağaçlar unutmaz, topraklar unutmaz, evler unutmaz. Karakter sadece insanın annesinden babasından geçmez, bulunduğu topluluktan, bulunduğu şehirden, yaşadıklarından, tarihten geçer. Kimi zaman Fatih'ten tevarüs eder, kimi zaman Alpaslan'dan tevarüs eder, kimi zaman bu topraklarda hiçbir zaman hiçbir şeyin karşılığını düşünmeden, ölümle, şehadetle burun buruna gelen ama milletim, ülkem, dinim, inancım diyen insanların asil karakterlerinden tevasül eder. Bu elbette sözlerle ve cümlelerle anlatılabilir ama bugün sözlerin ve cümlelerin değil, hal dilinin ortaya konulduğu resmin ta kendisidir. Bugün her şey hal diliyle mevcuttur. 1960 darbesi yapıldığında, yapılmadan önce, yapıldıktan sonra orada eziyet edilenler, aslında sadece rahmetle Menderes, Polatkan, Zorlu, Bayar, onların arkadaşları değildi. Eziyet edilen bu milletti, bu milletin değerleriydi, milletin birliğiydi, bu milletin millet olma azmi, kararlılığıydı. Eziyet edilen istiklal mücadelesinde hürriyetini kazanmış bir anlayışın o hürriyetini tekrar çeşitli oyun ve kurgularla geri almaktı. 'Biz bu coğrafyanın büyük bir coğrafya olduğunu biliyoruz' dedi Büyükşehir Belediye Başkanımız. Elbette doğru. Bu coğrafya zor bir coğrafya ve türlü türlü sıkıntıları bu coğrafyada meydana getirmek yakin tarihimizde gördüğümüz, yakın gelecekte göreceğimiz önemli gerçeklerden bir tanesidir ama bir gerçek var ki milletin kendisidir."
Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle gittiği Aydın'daki bir anısını da paylaşan Bakan Soylu, Recep Tayyip Erdoğan kürsüde konuşurken 70-75 yaşlarında bir vatandaşın, kolundan çekerek kendisine birşey anlatacağını söylediğini anlattı.
Süleyman Soylu, "Söylediği cümleler sanki büyük kütüphanelerden süzülmüş ve insanlık tarihine emanet edilen cümleleri gibiydi. Dedi ki 'Rahmetli Menderes'i elimizden aldılar anlayamadık, çıraktık. Rahmetli Özal'ı çok örselediler, kalfaydık bunu tam hissedemedik ama evlat merak etme, biz bu güzel adamı, kıymetli Cumhurbaşkanımızı, Recep Tayyip Erdoğan'ı onlara vermeyeceğiz, çünkü bu millet bugün usta olmuştur.' O gün söylenen sözlerin 15 Temmuz'da bir gerçeklik olarak karşımıza çıkacağını hiç düşünmezdim, hiç hissetmez, belki de o günden 15 Temmuz'u öngörebilmemiz mümkün olmazdı ama 1960 darbesinde yaşananlar, ondan sonra bu insanların düşükler, kuyruklar olarak nitelendirilmesi ve onların her bir evladının onlara ilgi duyan insanların, sevgi duyan insanların her bir bireyinin baskı ve zulüm içerisinde kalabilmesi, sanki toplumdan tecrit edilebilir bir noktaya iletilmesinin zaruri bir durum oluşturması, bu milletin karakterine sinmiştir. O gün belki de 'Bir daha asla' diyen bir tomurcuk bu milletin gönlünde ve kalbinde büyümüştür. Şimdi bize öteki dünyadan bakan ve oradan bu millet için, bu ülke için, devlet için hizmet edenler, her karşılaştığında bu ülkenin topraklarıyla, ülkesi hizmet sevgisiyle büyüyenler, bugün aziz milleti ve asil milletiyle gurur duyuyordur." diye konuştu.
15 Temmuz darbe girişiminin arkasında kimlerin durduğunu, kimin destekçileri olduğunu bugün net bir şekilde bildiklerini kaydeden Soylu, "Kendi başlarına adım atmaktan yoksun hangi cesaretlerle bu milletin millet olma kabiliyetini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını ve bu toprakları yeniden işgal topraklarına döndürmek istediklerini biliyoruz." dedi.
Aşama aşama elde edilen demokratik gelişmeyi, hukuk üstünlüğünü, kalkınmayı ve vatandaşların hayat standartlarının yükseltilmesini geri alabilmek için neler ortaya konulduğunu bildiklerini dile getiren Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama 15 Temmuz bütün dünyaya bir şeyi daha haykırmıştır. Bize demokrasiye öğretmeye çalışanlar o gün Menderes'in idamına da sessiz kaldılar. Bu bizim için tesadüf değildi. O gün rahmetli Polatkan ve Zorlu'nun da idamına seyirci kaldılar. Zorlu, ifade etmeliyim ki, rakiplerinin her karşılaştığı konferansta kendisinden çekindiği, kendi münazara kabiliyetinde mağlup olmaktan ürktüğü Türkiye'nin en önemli hariciyecilerinden birisiydi. Polatkan, bir Anadolu evladıydı ve o Anadolu evladının Maliye müktesebatı açısından ortaya koydukları, bugün dahi bizim devlet hayatımızda aranır ve takip edilir durumdaydı. Fatin Rüştü Zorlu'nun evliliğinde, Dolmabahçe Sarayı'nda parlak bir hariciyecinin evlilik merasiminde Gazi Mustafa Kemal vardı. Bileziklerini o takmıştı, 60 darbesinde o bileziklerin hırsızlık malıdır diye o insanlara, eşine, ailesine, büyük bir zulmü reva gördüler. Dikkat edin hikayeler hep aynı, hiç değişmiyor. Arkasındakiler, bu tiyatroyu oynayanlar belki farklı isimler, FETÖ gibi, PKK gibi, KCK gibi DAEŞ gibi ve türlü türlü her gün isim değiştiren örgütler bunlar ama bilmenizi istiyorum ki oynatıcılar hep aynı, onun için uyanık olmalı, geleceğimize sahip çıkmalı ve ülkemizin özgürlüğünü, zenginliğini ve ülkemizin gelişmişliğini her gün artırabilme hedefinde olmalıyız.
Bugün sadece biz Adnan Menderes'in Fatin Rüştü Zorlu'nun ve Hasan Polatkan'ın karşısında 16-17 Eylül 1961 tarihinde karşı karşıya kaldıkları ve daha sonra ailelerinden o idamın gömleğinin ve ip parasının istendiği bir hale itiraz ediyor değiliz. Bugün muzaffer bir milletin anlayışıyla buradayız. Yani, aynısını 15 Temmuz'da yine bu milletin başına getirmeye çalışanlara karşı dik duran, tanklara karşı liderini vermeyen, demokrasiyi tanklara mahkum etmeyen ve F16'ların, helikopterlerin ortaya koymuş oldukları cinayetlere karşı bedenini bu milletin geleceğine emanet eden kimisi dostumuz olan, kimini tanıdığımız ama kimini tanımadığımız fakat öteki dünyada şefaatine sığındığımız o insanlara aynen şu gün mezarının başında bulunduğumuz insanlar gibi minnettarız ve şükran duyuyoruz. Bu bir karakterdir. İşte bu karakter geleceğimizin en önemli teminatıdır. Siz, ben hepimiz 'Acaba gençlerimiz ne olacak?' diye bir endişe içindeydik ama o gece işte bu büyük milletin bu topraktan, bu medeniyetten ve bu inançtan okunan her ezanın aslında niçin okunduğu, okunan her selanın aslında niçin okunduğu Allah'ın kendi dinini yaşatmak, devam ettirmek konusunda elbette hakim olduğunu, o Kur'an-ı Kerim'lerin, o milli duruşlarımızın, o nazlı nazlı dalgalanan bayrağımızın bizim evlatlarımıza neyi nakşettirdiğini bir kere daha hepimiz onurlu bir şekilde hissettik. Evet, 15 Temmuz bize koskocaman bir gelecek oluşturdu, hem de koskocaman ve 27 Mayıs'ta açılan bir parantezi 15 Temmuz'da bu millet kendi eliyle beraber onurlu ve asil bir şekilde kapattı."
Şehitlere rahmet dileyen Bakan Soylu, "Biz, hedefleri olan bir milletiz. Bir çok badireden geçtik. Dünya ekonomik badireden geçtikçe ayaklarımız üzerinde sağlam durduk. Etrafımızdaki coğrafya ateş çemberi oldu, bizi içerisine çekmeye çalıştılar, biz yine sağlam durduk ve geleceğe ait sağlam durma sorumluluğumuz ayniyle devam etmelidir, demokrasi içinde, hukuk devleti içinde ve vatan birliği içinde..." ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi'ndeki Tendürek Dağı bölgesinde PKK'lı teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit düşen asker ve korucuları da anan Soylu, "Dün, Tendürek'te, Tendürek'in eteklerinde o insanların şurada söylediğimiz sözlerin aynısını ifade etmesi tesadüf değildir." dedi.
30'un üzerinde şehidin yakınını, ailesini aradığını, hepsinin "Vatan sağolsun" dediğini aktaran İçişleri Bakanı Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu fedakarlıkların en büyüğüdür, bu fedakarlıkların en yücesidir ve bu büyük milletin asil ve aziz karakteridir. Allah milletimizi bu anlayıştan, bu düşünceden ayırmasın. Kıymetli Cumhurbaşkanımız, milletimizin sevgilisi ve milletimizin gönlünün lideri ve milletimizin cesaretinden, devlet adamlığından, vakarından, bilgeliğinden güç bulan kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bu topluluğa muhabbetlerini ve bugünün anısına taziyelerini iletiyorum. Bugün şu anda Ağrı'da, Doğubeyazıt'ta şehit olan korucularımızın taziyesinde bulunan kıymetli Başbakanımız Binali Yıldırım Bey'in hem selamlarını hem de taziyelerini iletiyorum. Allah milletimize bir daha böyle günler yaşatmasın temennisiyle öncelikle bu töreni tertip eden İstanbul Büyükşehir Belediyemize ve bu törende emeği geçen herkese, şu güzel topluluğa ve gönlü burada olan, buradan büyüttükleri bir duyguyla 15 Temmuz'a 'Dur' diyen aziz milletimize hürmetlerimi tekrar ifade ediyor, tüm şehitlerimize İstiklal Mücadelesi şehitlerimizden 15 Temmuz şehitlerimize kadar, terörle mücadele eden Sur'dan Nusaybin'e kadar bu ay yıldızlı bayrağın, Ezan-ı Muhammedi'nin bu semalarla buluşması için fedayı can eden tüm şehitlerimize rahmeti rahman diliyor, onların şefaatine sığınıyor hepinizi saygıyla ve hürmetle selamlıyorum."
ADNAN MENDERES'İN İDAMI / BELGESEL - PART 1
ADNAN MENDERES'İN İDAMI / BELGESEL - PART 2
ADNAN MENDERES'İN İDAMI / BELGESEL - PART 3
ADNAN MENDERES'İN İDAMI / BELGESEL - PART 4