Rukiye TÜREYEN

Tüm Yazıları

Ahiret Bilinciyle Yaşamak

Günahlarımızla sevaplarımızla bu hayat. Yüce Allah'ımızın bizi neden yarattığını, ahireti, cenneti, cehennemi neden yarattığını, kısacası ahiret bilinciyle yaşamak.

Ahiret bilinciyle hayatımızda da ahiret bilincimizi hayatımızda yaşatıyor muyuz? Biz insanların öleceğimizi yaşarız. Sonumuz ya cennet, ya cehennemdir. Bizler de cennete gitmek istiyoruz… Peki, cennet için neler yapıyoruz?

Ahiret bilincini bilmediğini bilmiyor, bu bilgi nehrinde yıkanmamız gerekiyor. Yani bu bilgilerimizi hayatımızın yaşamımızı sürdürmemiz gerekiyor.

Mesela ahiret bilinciyle ömrümüz ama bilgilerimizi bilincimize hapisteyiz ve kullandığımıze göre kullanımı, bu da çifte günah demek. Çifte günahı göze alabiliyor isek ahiret bilgilerimizi bilincimize hapsetmeye devam ettik.

Tüylerim ürperiyor bu cümleleri yazarken. Cehennemin ömrü boyunca ama cehenneme girmemek için hiçbir şey yapmıyor, aksine hızlı adımlarla ateşe koşuyoruz. Aslında aklımızı kullansak kolay çözüme ulaşırız. Misal; önümüzde bir ateşe yakılmış kendimize bile isteye o ateşe atar mıyız? Şahsen ben atmam. Bu dünyada yaşadıklarımız ya cennet yeşillerine dönecek ya da cehennem kırmızısına dönüşecek. Bizler hep iyi işler her zaman ki o işlerin sonucu güvenlike gider.

Bir başka konuyu geçmek istiyorum. Konumuz yine ahiret bilinciyle alâkalı.

Engelli değil, sağlıktan yoksun, öncelikle bunu söylemek isterim çünkü ben engelli cümlesini kabul ediyorlar. Sağlığından yoksun bireylere davranışlarımız.

Sağlığından yoksun bireylere ilişkin da ahiret bilincimiz ile şekilleniyor aslında doğal olarak mantıklı düşünebilirsek. Mesela sağlıktan gelen kişilerden uzak mı dururuz, yoksa kalırsa selam mı veririz?

Bazılarımız maalesef ahiret bilinciyle yaklaşmayıp onları kırıyorlar. Sağlığından yoksun bir kişi dışarı çıktığında 'Ben bu kişi rahatsız olur mu?' endişesi taşımadan bakışlarını ona yönlendirebiliyor. Onun yanındayken annesine, “Konuşabiliyor mu?” sorusu soruluyor. Selam vermesini duymadan. “Kalp kırmak Kâbe'yi yıkmak gibidir.” der efendimiz Muhammed Aleyhisselam. Bu söz de ahiret bilincinden bir parçadır.

Çocuklarımıza sağlıktan yoksun bireylerden bahsediyorum. Bahsedelim ki korkup uzaklaşmasınlar. Çocuklarımız biz büyüklerden ne görüyorlarsa onu yapıyorlar. Ahiret bilinciyle onları yetiştiririm, bir kalbi Kâbe kadar değerli olduğunu öğretirim.

Çocuk bir tohumdur. Toprağın bakımını düzenli aralıklarla yapmak güzel bir ağaç yetişir ve sunulan meyveler de lezzetli olur. Yani bilgi güzel bilgiler verir ve o da dağıtılan bir çocuk olur.

Gelinin zülmün şehri, soykırımın kol gezdiği ama buna rağmen tüm güçleriyle, biz Müslümanların iddialarını edenlerimize imanını elden bırakmadan Müslümanlık dersi veren Gazze'yi unutanlarımıza hatırlatmış.

Benim bu cümleleri yazarken nefesim kesiliyor ya sizin? Umarım cümlelerim, bazılarımızın vicdanlarına bir mızrak misali saplanır.

 Gazzeliler ahiret bilinciyle yaşayanlar ve bildiklerini yaşarken de uygulayanlardır.

 

 

                                                                                                                

 

Yorumlar