Amerika'da neler oluyor! Kongre baskınında neler yaşandı, kim, ne dedi, şimdi ne olacak?
ABD'nin başkenti Washington DC'de Başkan Donald Trump'a destek gösterisi düzenleyen bir grup protestocu, polis barikatını aşarak Kongre binasına girdi. Sonrasında olaylar büyüdü ve 4 kişi hayatına kaybetti. Trump yanlıları Kongre binasını neden bastı? Trump ve Biden’ın tutumu ne oldu? Kongre binasına yapılan baskına yönelik tepkiler nasıldı? Sizin için derledik.
1- KONGRE’Yİ BASANLAR KİMDİ? NE İSTİYORLARDI?
Seçimlere usulsüzlük karıştığı yönündeki iddialarını sürdüren Donald Trump'ın çağrısıyla başkent Washington DC'de binlerce kişi toplandı. Trump, Beyaz Saray önünde destekçilerine yaptığı konuşmada, "Asla vazgeçmeyeceğiz, yenilgiyi asla kabul etmeyeceğiz" dedi. Bunun üzerine kalabalık, Senato ile Temsilciler Meclisi'nin ortak oturumunun başlamasından kısa bir süre sonra bina çevresindeki güvenlik bariyerlerini aşarak, Kongre binasına ulaştı. Güvenlik önlemlerinin yetersiz kaldığı görülürken, protestocular camları ve kapıları kırarak içeri girdi.
ABD doğu yakası saatiyle 14.00 sularında, başkent Washington’da 46’ıncı ABD başkanı seçilen Demokrat Partili Joe Biden için yapılan delegeler kurulu oy sayımı sırasında Trump taraftarları, Kongre dışında gerçekleştirdikleri mitingin ardından Kongre binasını bastılar. Trump taraftarları içerisindeki ırkçı çetelerin, Kongre koridorları ve salonlarında gerek Nazi toplama kamplarını öven, gerekse Güney Amerikalı köle sahiplerinin mirasını selamlayan sembollerle boy göstermeleri, deyim yerindeyse herkesin kanını dondurdu.
ABD doğu yakası saatiyle 17.40’a kadar süren ırkçı baskın sonucu dört kişi yaşamını yitirdi.
Silahlı çetelerin Kongre içinde polislerle ‘selfie’ çektirmesi, Ulusal Muhafızların geç çağırılması, polislerin çetelere ‘kibar’ davranması geçtiğimiz yaz başında siyah George Floyd’un öldürülmesinin ardından başlayan kitlesel halk protestolarına yönelik şiddeti hatırlatarak tepki topladı.
2- YAŞANANLAR BİR DARBE GİRİŞİMİ MİYDİ? BÖYLESİ BİR BASKIN BEKLENİYOR MUYDU?
Kongre binası, 1812 yılından bu yana ilk kez “işgale” uğradı. Kongre binası, 1814 yılında Koramiral Sir Alexander Cockburn ve Tümgeneral Robert Ross önderliğindeki İngiliz kuvvetleri tarafından ateşe verilmişti.
Kongre baskınını Evrensel’e değerlendiren Kaliforniya Üniversitesinden Sosyoloji Profesörü Cihan Tuğal, yaşanan süreci şöyle değerlendirdi:
"Bu işi çok yakından takip eden gazeteciler bu tarz şeylerin olabileceği uyarısını yapıyorlardı ama bu düzeyde bir şeyi bence kimse beklemiyordu. Darbe olabileceği gibi bir ihtimalden bahsedenlerin tezleri çok rahat çürütülebiliyordu çünkü bu bir darbe değil, bunun altını çizelim. Darbe olabilmesi için asker ya da polis katılımı olması lazım. Şu anda bu işin polisin izniyle gerçekleştiğini görüyoruz ama bu tam bir aktif katılım değil. Bu daha çok aşırı sağın uyarı niteliğindeki bir eylemi. Ancak böyle pasif bir polis desteği, kongre binasının basılmasının adını da açık bir 'faşist tehdit' olarak koymak lazım. Bu kadarını aklı başında kimse beklemiyordu. Burada çok açık faşist bir komplo söz konusu. Örgütlü bir kitle kalkışması, meclisin ele geçirilme durumu var."