ABD'deki Rus ajanı casusluk faaliyetlerini böyle anlattı

Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tarafından casusluk yapması için ABD'ye gönderilen Alman asıllı kişi, ABD'ye gidişini, bu ülkede nasıl yaşadığını, başından geçenleri, casusluk faaliyetlerini ve sonunda nasıl yeni bir hayat kurduğunu yazdığı anı kitabında anlattı.

İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin haberine göre, Jack Barsky adını alan Albert Dittrich, gelecek ay piyasaya çıkacak "Deep Undercover" adlı kitapta hayat hikayesi aktardı.

Rusya'nın, Soğuk Savaş döneminden beri "uyuyan ajan" tabir edilen ve ABD'de bir Amerikalı gibi yaşayan casuslara sahip olduğunu belirten Barsky, Albert Dittrich olarak dünyaya geldiği Doğu Almanya'da 1970'lerin ortasında bir üniversitede kimya profesörü olmayı beklerken KGB tarafından seçildiğini ve Moskova'da bir Amerikalı gibi yaşamayı öğrendiğini anlattı.

"ABD'ye kendimi bir Amerikan vatandaşı olarak yansıtıp üst düzey karar verici kişilerle ilişki kurmak için yollanmıştım." ifadesini kullanan Alman casus, görevinin "düşman ülkenin" başkentinde sahte bir kimlik altında ajanlık görevini icra etmek olduğunu belirtti.

Albert Dittrich, 29 yaşında 1978 sonbaharında Kanadı vatandaşı William Dyson adıyla birçok ülke değiştirerek New York'a gitti. Dittrich, daha sonra "aniden ortadan kaybolan" Dyson yerine 1955 yılında 10 yaşındayken Washington'da hayatını kaybeden Jack Barsky'nin kimlik bilgilerini kullanmaya başladı ve bundan sonra hayatını Jack Barsky adıyla sürdürdü.

Barsky, bu sırada kusursuz bir İngilizce konuşuyor ve nakit olarak 10 bin dolar parası bulunuyordu.

Geçmişini soran kişilere New Jersey'de zor bir hayatı olduğunu ve liseyi terk etmek zorunda kaldığını, daha sonra bir çiftlikte yıllarca çalıştığını anlatan Barsky, "hayata şans vermek adına tekrar New York'a gelmeye karar verdiğini" söylüyordu. 

Sovyet ajanı, yıllar içinde Jack Barsky'nin doğum sertifikasını kullanarak kütüphane kimliği, sürücü belgesi ve sosyal sigorta kartı çıkardı.

KGB'nin verdiği üst düzey yöneticilerle iletişim kurma görevini başaramayan Barsky, bunun yerine Manhattan'da posta dağıtmaya başladı. Barsky, bu işini "Amerikalılaşmamda bu iş çok işime yaradı çünkü geçmişimi merak etmeyen kişilerle iletişime giriyordum." şeklinde anlattı.

Barsky, ABD'de yaşadığı ilk yıllarda iki senede bir Alman eşi Gerlinde ve oğlu Matthias ile buluşmak için Doğu Almanya'ya gitti. Ailesi onun Kazakistan'daki uzay üssünde iyi maaşlı ve gizli bir işte çalıştığını düşünüyordu.

Yıllar içinde Sovyetler'in ABD'ye yolladığı üçüncü kuşak ajan olduğunu anlayan Barsky, kendisi gibi 10 ila 12 casus yetiştirildiğini, bunlardan bir kısmının hala ABD'de olduğu tahmini ettiğini kaydetti. 

New York Üniversitesinde bilgisayar eğitimi alan ve Met Life sigortacılık şirketinde programcı olarak çalışan KGB ajanı, ABD'de yaşadıkça Batı hakkında kendisine empoze edilen "şeytanın sistemi" fikrinin yalan olduğunu düşünmeye başladı. Barsky, düşmanın gerçek anlamda şeytan olmadığını belirterek, "Bu yüzden her zaman gerçek anlamda şeytan kişiyi bulmak için bekledim." ifadelerini kullandı.

Almanya'daki ailesini yıllarca görmeyen Barsky, bu arada Guyanalı kaçak bir göçmenle 1985 yılında evlendi ve bir kız çocuğu oldu. Barsky, artık iki farklı kimlik ve iki aile sahibi olmuştu.

"Dönmek zorundasın yoksa ölürsün"

Barsky, 10 senenin sonunda 1988'de ülkesine geri çağrıldı çünkü ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) gerçek kimliğini öğrendiği düşünülüyordu.

Kızı Chelsea'yi geride bırakamayacağını düşünen Barsky, bir süre KGB'yi oyalamayı başardı. Ancak bir gün bir başka Sovyet casusu metro istasyonunda Barsky'ye "Dönmek zorundasın yoksa ölürsün" yazılı bir mesaj verdi.

Barsky, bu süreci kitabında şöyle anlattı:

"Rusya'ya şifreli bir dille mektup yazarak eve gelemeyeceğimi çünkü bir tür AIDS hastalığına yakalandığımı ve ABD'de de kalarak iyileşebileceğimi söyledim. Aynı mektupta Ruslara ülkeden ayrılmayacağımı ve gizli bilgileri paylaşmayacağımı, sadece ortadan kaybolarak iyileşmek istediğimi belirttim."

Bir süre ölüm korkusu yaşayan Barsky, aradan geçen aylarda ne FBI'ın ne de KGB'nin kapısını çalmaması üzerine rahatladı. Bu sırada kendisine orta sınıf bir Amerikalının yaşadığı hayatı kurmaya başladı.

New York'ta yeni bir eve yerleşen Barsky, geçmişinin bir gün kendisini "yakalayacağını" düşünüyordu. Nitekim, o gün Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra 1992'de geldi. Saf değiştiren Vasili Nikitich Mitrokhin adlı KGB çalışanı, birçok gizli bilgiyle birlikte Barsky'nin kimliğini Batılı ülkelerin istihbaratına ifşa etti.

Bunun ardından FBI yaklaşık 3 yıl boyunca Barsky'yi takip etti. Barsky'nin evinin yanındaki evi satın alan FBI ajanları, Barsky'nin gerçekten casus olup olmadığını, hala aktif olarak casusluk yapıp yapmadığını anlamaya çalıştı. 

FBI ajanlarının dinlediği Barsky, bir gün eşiyle tartışırken geçmişini itiraf etti ve bu sözleri dinlemeye takıldı. Aradıkları kanıtı sonunda bulan FBI ajanları Barsky'yi yakaladı.

Barsky, kitabında o anı, "Gösterinin başladığını anladım. FBI ajanına 'Nerede kaldınız' diye sordum." sözleriyle aktardı.

Sorguya alınan Barsky, bildiklerini anlattı ve yalan makinesinden geçirildikten sonra hapse gönderileceğini düşünmesine rağmen serbest bırakıldı. FBI, Barsky'nin Amerikan vatandaşlığı almasına yardım etti, hatta kendisini yakalayan FBI ajanı Barsky'nin en yakın arkadaşlarından biri oldu.

Üçüncü evliliğini yapan "eski KGB casusu", ilk eşinin kendisiyle hala görüşmediğini ancak Almanya'daki oğluyla çok iyi bir ilişkisi bulunduğunu ifade etti. Barsky, hayatındaki değişimi kitabında şu sözlerle dile getirdi:

"Artık ABD ile Almanya arasındaki bir futbol maçından bahsederken ABD için 'biz' diyorum. Artık bir Alman değilim. Metamorfozum tamamlandı."