Ali Babacan: Cumhurbaşkanı bu konuda sessiz kalamaz

DEVA Partisi lideri Babacan, siyaset gündeminde tartışmalara neden olan siyasette şiddete ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklama yapmasını ve 'siyasi şiddet'e karşı açık bir duruş ortaya koyması gerektiğini söyledi. "Cumhurbaşkanı böylesine önemli bir konuda sessiz kalamaz" dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Buradaki konuşmasında siyaset gündemini ısıtan 'siyasette şiddet' konusuna da değinen Babacan, "Siyasi şiddetin 80'li-90'lı yıllardaki gibi yeniden hayatımıza girmesinden ben ülkem adına hicap duyuyorum" dedi.

Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda açıklama yapması gerektiğini belirterek "Her topa giren, en küçük bir köşe yazısına, en küçük bir televizyon yorumuna anında cevap veren ülkenin şu andaki Cumhurbaşkanı böylesine önemli bir konuda sessiz kalamaz" ifadelerini kullandı.

Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

"Önerdiğimiz sistem değişikliği demokratik anayasa yolunun ilk adımıdır. Bu ülkedeki herkesin insan onuruna yaraşır hayat yaşamasının yolundaki ilk adımıdır. Parlamenter sistem konusunda irade beyan eden siyasi partilerle çoklu görüşmeler de başlamış oldu. Bu 6 siyasi partinin bir araya gelip de aynı masada oturup sistem üzerinde çalışmaya başlaması önemli bir adımdı.

'GÖRÜŞMELERİN HEDEFİ İLKELER BAZINDA MUTABAKAT'

Bu görüşmelerdeki hedef anayasa değişikliğiyle ilgili konularda en azından ilkeler bazında mutabakat sağlayabilmek. Hangi sistem olursa olsun, hangi anayasa değişikliğinden bahsedersek bahsedelim toplumumuzun geniş kesimlerini ilgilendiren, ülkemizde yaşayan her bir vatandaşımızı ilgilendiren bir çalışmadan bahsediyoruz.

'YETER Kİ SEÇİMLERDEN ÖNCE İYİ BİR HAZIRLIK YAPILSIN'

Böyle bir çalışmanın ancak geniş bir siyasi mutabakatla ve geniş bir toplumsal mutabakat arayışıyla yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu mutabakatın da erken bir aşamada sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Hele bir seçim olsun sonrasında bakarız, birkaç senede de parlamenter sisteme geçeriz gibi işi zamana yayan yaklaşımı da doğru görmüyoruz. Bizim kültürümüzde ne vardır 'hayırlı işte acele ediniz.' Bu bizim için önemli bir ilke. Eğer seçimlerden önce iyi bir hazırlık yapılır ve geniş bir mutabakat sağlanırsa güçlendirilmiş parlamenter sistem için gereken anayasa değişikliğinin seçimlerden sonraki ilk altı ay içinde hızlıca tamamlanabileceğine biz inanıyoruz. Yeter ki seçimlerden önce iyi bir hazırlık yapılsın.

'ÇALIŞMALAR YALNIZCA ANAYASA İLE SINIRLI KALMASIN'

Biz bu çalışmaların yalnızca anayasa ile sınırlı kalmaması gerektiğini de biliyoruz. Anayasada ne var? Yasama, yürütme ve yargıyla ilgili maddeler var. Sistemle alakalı o maddeleri değiştirdiğinizde yeni sisteme geçmiş oluyorsunuz ama işi tam bitirmemiş oluyorsunuz. Anayasa değişikliğinin yanı sıra; siyasi partiler ve seçim yasalarındaki değişiklikler ve Meclis iç tüzüğündeki değişiklikler ve özellikle de siyasi etik ile ilgili düzenlemelerin çok çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

'GEÇİŞ SÜRECİ YOL HARİTASI ÖNEMLİ'

Bu doğrultuda 6 partinin mutabık kaldığı bir metin hayırlısıyla ortaya çıktıktan sonra geçiş sürecinin yol haritasının da çalışılması gerektiğini hep söylüyoruz. Bu ne demek? Mevcut sisteme göre yapılacak ilk seçimlerle sistemi değiştireceğimiz tarih arasında nelerin yapılmasıyla ilgili hangi adımların atılmasıyla ilgili bir yol haritasının da ortaya çıkarılması demek. Biz ilk günden beri geçiş süreci yol haritasının ve bununla ilgili çalışmaların da hep önemli olduğunu vurguladık. Bu nedenle seçimlere giderken sistem değişikliği için hangi aşamalardan geçileceğini ve bunun takvimini kamuoyuyla paylaşmanın da çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Ülkemizi bu taraflı Cumhurbaşkanlığı Hükümeti sisteminden kurtarmaya kararlıyız. Konuşan, tartışan, sorunlarını istişare ve ortak akılla çözen bir Türkiye'yi hep beraber kuracağız.

'ŞİDDETİN YENİDEN HAYATIMIZA GİRMESİNDEN HİCAP DUYUYORUM'

Bir süredir siyasi hayatımıza maalesef yeniden şiddet gölgesi düştü. İzmir'de gencecik bir kadın, HDP binasında siyasi cinayete kurban edildi. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı sokak ortasında öldüresiye şiddet gördü, hastanelik edildi. İktidara muhalif gazeteciler şiddete maruz kaldı, kalıyor. Zaten iktidarın küçük ortağı beğenmediği gazetecileri sosyal medya hesabından hem sıkça hedef gösteriyor hem de açıkça isim vererek tehdit edebiliyor. İYİ Parti Genel Başkanı'nın Rize ziyareti sırasında şiddet görüntülerini herhalde hepiniz hatırlıyorsunuz. Ve daha da hazini arkadaşlar, bunun ardından bu ülkedeki herkesin can güvenliğinden sorumlu olan kişi, yani Cumhurbaşkanı çıktı ne dedi? 'Bunlar daha iyi günleriniz' dedi. İşin vahametine bakın. Siyasi şiddetin 80'li-90'lı yıllardaki gibi yeniden hayatımıza girmesinden ben ülkem adına hicap duyuyorum. Biz o günler artık geride kaldı diyorduk. Biz bu ülkenin sorunlarını medeni bir şekilde konuşa konuşa çözeriz diyorduk.

Bu tür olayların iktidar ortakları tarafından mazur görülmesini veya masumlaştırılmasını son derece vahim buluyoruz.

'MADEM TEK YETKİLİ OLMAK İSTEDİNİZ TEK SORUMLU DA SİZSİNİZ'

Bu ülkenin şu andaki Cumhurbaşkanı her konuda tek yetkili olmak istedi. Bunu çok istedi. Tek imzayla her şeyi yapabilmeliyim dedi. Ancak bu tüm yetkiyi tek elinde toplayan kişi, aynı zamanda tüm sorumluluğu da kendi üstüne toplayan kişi olur. Yetki bende olsun sorumluluk gördü mü kaçayım. Böyle bir kolaycılık yok. Madem tek yetkili olmak istediniz, tek sorumlu da sizsiniz. Suçu başkasına atamazsınız.

'CUMHURBAŞKANI SİYASAL ŞİDDETE AÇIK BİR DURUŞ KOYMAZSA...'

Ve ben Sayın Erdoğan'dan derhal siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymasını talep ediyorum. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak talep ediyorum. Olan biteni sadece izleyen, bunlar daha iyi günleriniz diyen, muhalefeti ülke yönetimine talip olmamaya davet eden bu tutum ülkemiz adına son derece tehlikeli bir ortama zemin hazırlamaktadır. Buradan uyarıyorum. Ülkenin şu andaki Cumhurbaşkanı siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymazsa bu ortadan cesaret alacaklar olacaktır. Ortaya çıkabilecek olayların da bizzat sorumlusu Sayın Erdoğan'ın kendisi olacaktır.

'SÖYLEMEZSE SÜKUT İKRARDAN GELİR'

Eğer bu sorumluluktan uzak durmak istiyorsa, bundan sonra olabileceklerin günahından vebalinden bir miktar da olsa kendini uzaklaştırmak istiyorsa çıksın bugün desin ki 'ben siyasal şiddete karşıyım, kolluk kuvvetlerine talimat veriyorum, yargıya da içeriden talimat mı verir ne yapar bilmeyiz ama en azından yargıdan da beklentisini ortaya koysun ve desin ki biz barış ve huzur içinde siyaset ortamı istiyoruz Türkiye'de, siyasal şiddeti istemiyoruz desin. Çıksın bunu söylesin. Bakın söylemezse sükut ikrardan gelir. Susmak zımnen desteklemek anlamına gelir. Her topa giren, en küçük bir köşe yazısına, en küçük bir televizyon yorumuna anında cevap veren ülkenin şu andaki Cumhurbaşkanı böylesine önemli bir konuda sessiz kalamaz.