Baykuşların gizemli dünyası!
Japon mühendis ve tasarımcılar, bir baykuşu rüzgar tünelinde teste tabi tuttuklarında, bu kuşun kanat yapısındaki mükemmelliği bir kez daha görmüşlerdir.
Trenin belli bir hıza ulaşana kadar çıkardığı sesin nedeni, tekerleklerin raylar üzerindeki hareketidir. Ancak hızı 200 km/s olduğunda sesin asıl kaynağı, trenin hava içindeki hareketiyle ortaya çıkan aerodinamik gürültüdür.
Aerodinamik gürültünün oluşmasındaki bir numaralı etken ise tepedeki tellerden elektrik almak için kullanılan pantograflar veya akım toplayıcılardır. Normalde kullanılan dikdörtgen şekilli pantograflarla gürültünün azalmayacağını fark eden mühendisler, araştırmalarını hızlı ama sessiz hareket eden canlılar üzerinde yoğunlaştırmışlardır.
Japon araştırmacılar canlılar üzerindeki çalışmaları sonucunda fark etmişlerdir ki tüm kuşlar içinde en sessiz uçuşu baykuş gerçekleştirir.
Baykuş, avını yakalayabilmek için, avının yerini saptar saptamaz, en sessiz şekilde onun üzerine atılmalıdır. Ama kuşların çoğu uçarken bir ses çıkarırlar. Örneğin havada uçan bir kuğunun kanat hışırtısı çok uzaklardan duyulabilir. Birçok büyük kuşun kanatları da uçarken ses çıkarır. Gürültülü kanatlarsa, bir gece avcısı için avının olası bir saldırıyı fark etmesine yol açacağı için açık bir dezavantajdır.
Öyle ki bir baykuş avının üzerine atıldığında, avlanan canlı hiçbir ses algılayamaz. Bir hayalet uçak gibi fark edilmeden uçabilen baykuşun sırrı kanatlarındaki tüylerdedir. Tüylerin kenarında bir testeredeki gibi dizilmiş düzenli dişler bulunur. Baykuş kanat çırptıkça hava bunların arasından süzülerek gürültü engellenmiş olur.
Baykuşun ses sorununu uygun şekilde çözdüğünü fark eden Japon mühendisler baykuşu örnek alan yeni parçalar tasarladılar. Üretilen bu yeni parçanın gövde kısmına baykuş tüyünü taklit eden dişler yerleştirildi. Yapılan denemeler başarılı oldu: Rahatsız edici ses tamamen ortadan kaldırılmıştı.
Baykuşların düşük sesle uçmasının ardındaki sebeplerden bir tanesi, kanatlarındaki kıvrımlardır. Baykuşların kanatlarında diğer kuşlarda bulunmayan pürüzlü tüyler vardır. Bunlar gözle bile görülebilirler. "Aerodinamik ses" ise hava akımında oluşan girdaplardan kaynaklanır. Girdaplar büyüdükçe ses de artar. Baykuşun kanadında çok sayıda pürüzlü çıkıntı olduğundan, büyük girdaplar yerine küçük girdaplar oluşur ve baykuş son derece sessiz bir uçuş gerçekleştirir.
Japon mühendis ve tasarımcılar, bir baykuşu rüzgar tünelinde teste tabi tuttuklarında, bu kuşun kanat yapısındaki mükemmelliği bir kez daha görmüşlerdir. Sonunda trenin üzerindeki gürültüyü, baykuşun sahip olduğu düzensiz tüy prensibine benzeyen kanat şeklinde pantograflar kullanarak etkin biçimde azaltmayı başarmışlardır. Bu sayede Japonların doğadan esinlenerek taklit ettikleri pantograf benzeri sistem, "işini en sessiz olarak yapan" ünvanını almaya hak kazanmıştır.
Düşmanlarını Caydıran Tüyleri
Gece avının bir diğer zorluğu hava sıcaklığının düşmesidir. Allah baykuşlara bu zorluğa karşı da bir farklı bir özellik vermiştir. Vücut yapılarını incelediğimizde diğer yırtıcı kuşlar içinde en kalın tüylere sahip olanların baykuşlar olduğunu görürüz. Örneğin resimde görülen ve karlı bölgelerde yaşayan bu baykuş türünün özellikle bacaklarının ve ayaklarının üzerinde son derece kalın tüyler vardır. Allah'ın onları donattığı bu özel tasarım sayesinde baykuşlar soğuktan etkili bir şekilde korunmuş olur.
Yavru Baykuşun Caydırıcılığı
Yavru bir baykuş korkutulduğunda, dışa açılan kanatlarını ve kafasındaki tüylerini çok iri gözükene kadar kabartarak korkutucu bir görünüm alır. Bir yandan da davetsiz misafirlere büyük gözlerini ardına kadar açarak bakar. Bu sayede yavru baykuşun yüzü çok daha büyük bir hayvanın yüzü gibi görünür.
Baykuşun Hassas Radarları: Kulaklar
Baykuşların işitme sistemi pek çok canlıya göre oldukça üstündür. Kulakları gözlerinin arkasında, kafanın yanlarında bulunur. Bir baykuşun duyum eşiği insanınkinden farklı değildir. Ama baykuşlar belli frekanslardaki seslere daha duyarlı olduklarından yaprakların veya çalıların altındaki avlarının çıkardıkları en ufak sesleri bile duyarlar.
Peçeli baykuş veya Tengmalm (Boreal) baykuşu gibi bazı türlerin, kulaklarından biri diğerinden daha yukarıdadır. Bu türlerin, sesleri kulak deliklerine yönlendiren bir nevi radar çanağı görevi gören yüz yuvarlakları vardır. Bu yuvarlağın şekli özel yüz kasları kullanılarak isteğe göre değiştirilebilir. Ayrıca baykuşun gagası ses dalgalarının üzerine toplandığı alanın artması için aşağı doğrudur.
Bir baykuş, bu son derece hassas kulakları; yaprak, yeşillik hatta kar altındaki avının hareketlerini dinleyip yerini tespit etmede kullanır.
Baykuş avının yerini saptamak için, 2 tip işitsel sinyal kullanıyor: biri geçici bir bilgi sağlıyor, diğeri sesin şiddetindeki değişimi algılamasına yarıyor. Sağ yanında hareket eden bir farenin ayak sesi ilk etapta sağ kulak tarafından algılanıyor, sonra sol kulak tarafından. Sağ ve sol kulağın algılama süresi arasındaki zaman farkı saniyeden çok daha küçük bir birimle ancak ifade edilebilir. Bu iki sinyal baykuşun beynindeki özel nöronlara aktarılıyor. Aynı anda, kulakları sağ ve sol arasındaki bu mikro zamanı tespit ediyor ve aynı nöronlara yollanıyor. ABD'li 2 araştırmacıya göre beyinde 2 boyutlu ses haritası oluşmasını sağlayan en önemli etken bu 2 tip sinyalin birleşimidir. Tüm bu özellikleri ile yaratılış harikası olan baykuş, üzerinde düşünülmesi gereken bir varlıktır.
Baykuş avının yerini duyduğu sesin sol ve sağ kulak tarafından algılanma zamanları arasındaki farktan tespit eder. Örneğin eğer ses baykuşun sol tarafından geliyorsa, o zaman sol kulak bunu sağ kulaktan önce duyacaktır. Kafasını çeviren baykuş, sesi her iki kulağıyla aynı anda duyduğunda avının tam karşısında olduğunu anlar. Baykuşlar sol/sağ zaman farkını 0.00003 saniye farkla teşhis edebilirler.
Bir baykuş asimetrik ve aynı olmayan kulak deliklerini kullanarak sesin aşağıdan mı yoksa yukarıdan mı geldiğini de anlayabilir. Sola, sağa, yukarı, aşağı işaretlerin çevirisi anında baykuşun beyninde birleştirilir ve ses kaynağının bulunduğu yerin zihinsel görüntüsü oluşur. Baykuşun beyni ile ilgili yapılan çalışmalarda, işitmeyle ilgili olan bölümünün diğer kuşlarınkinden çok daha karmaşık olduğu ortaya çıkmıştır. Bir peçeli baykuşun beyninin bu bölgesinde en az 95.000 nöron (sinir hücresi) olduğu saptanmıştır. Bu, karganın aynı iş için kullandığı sinir sayısının tam üç katıdır.
Baykuş avının yerini saptamak için, 2 tip işitsel sinyal kullanıyor: biri geçici bir bilgi sağlıyor, diğeri sesin şiddetindeki değişimi algılamasına yarıyor. Sağ yanında hareket eden bir farenin ayak sesi ilk etapta sağ kulak tarafından algılanıyor, sonra sol kulak tarafından. Sağ ve sol kulağın algılama süresi arasındaki zaman farkı saniyeden çok daha küçük bir birimle ancak ifade edilebilir. Bu iki sinyal baykuşun beynindeki özel nöronlara aktarılıyor. Aynı anda, kulakları sağ ve sol arasındaki bu mikro zamanı tespit ediyor ve aynı nöronlara yollanıyor. ABD'li 2 araştırmacıya göre beyinde 2 boyutlu ses haritası oluşmasını sağlayan en önemli etken bu 2 tip sinyalin birleşimidir. Tüm bu özellikleri ile yaratılış harikası olan baykuş, üzerinde düşünülmesi gereken bir varlıktır.
Gözlerindeki Tasarım ve Görme Fizyolojileri
Kuşlarda en gelişmiş duyular görme ve işitmedir. Avcı kuşlarda daha ziyade görme duyusu güçlüdür. Gece avlananlarda ise işitme duyusu daha hassastır. Kuşların çoğunda gözler çoğunlukla kafanın iki yanındadır. Bu tasarım sayesinde geniş bir görüş açısı kazanır.
Gece avlanan yırtıcı kuşların gözlerinin kafalarının ön kısmında olması ise yine kusursuz bir tasarımdır; çünkü bu kuşlar geniş görüş açısından çok, "binoküler" olarak adlandırılan, dar ama daha net görüntü açısına ihtiyaç duymaktadır. (İnsanlar da aynı görüntü açısına sahiptir.)