CHP'li vekil: Erdoğan'ın Tarsus'taki kazıdan sonra Vatikan'a davet edilmesi tesadüf mü?
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Tarsus'da yapılan 'gizemli kazı'yı Meclis gündemine taşıdı. Başarır, 'Recep Tayyip Erdoğan’ın Vatikan ziyareti esnasında Aziz Paul’un kayıp İncil’ini Papa Franciscus'a teslim ettiği iddiaları doğru mudur? Doğru ise kendi topraklarımızda çıkan bir değer, neden ve neyin karşılığında Vatikan’a teslim edilmiştir?' diye sordu.
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Tarsus'da yapılan 'gizemli kazı'yı Meclis gündemine taşıdı. Başarır, 'Recep Tayyip Erdoğan’ın Vatikan ziyareti esnasında Aziz Paul’un kayıp İncil’ini Papa Franciscus'a teslim ettiği iddiaları doğru mudur? Doğru ise kendi topraklarımızda çıkan bir değer, neden ve neyin karşılığında Vatikan’a teslim edilmiştir?' diye sordu.
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Tarsus'da yapılan 'gizemli kazı'yı Meclis gündemine taşıdı ve “Recep Tayyip Erdoğan’ın Vatikan ziyareti esnasında Aziz Paul’un kayıp İncil’ini Papa Franciscus'a teslim ettiği iddiaları doğru mudur? Doğru ise kendi topraklarımızda çıkan bir değer, neden ve neyin karşılığında Vatikan’a teslim edilmiştir?” diye sordu.
Yapılan gizemli kazının 2012 yılında öldürülen bir polis memuruna kadar uzandığını belirten Başarır, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergesinde şu ifadeleri kullandı:
Mersin İli Tarsus İlçesi’nde 82 Evler Mahallesi’nde bulunan müstakil bir evde , MİT ve özel harekat polisleri gözetiminde, 13 Kasım 2016 tarihinde başlatılan gizemli kazı çalışması 4 Kasım 2017 tarihinde sona erdirilmiş ve kazı yapılan alan kapatılmıştır. Kazı yapılan alanın çevresinde bulunan birçok ev yapılan bu kazı çalışması sonrasında zarar görmüş, binaların içinde ve dışında irili ufaklı çatlaklar meydana gelmiştir.
Yazılı ve görsel basının sıkça yer verdiği ve gündemden düşmeyen gizemli kazının hikâyesi 2012’de işlenen bir polis cinayetine kadar uzandığı kamuoyunda sürekli konuşulmaktadır.
Tarsus ilçesinde trafik şubede görev yapan, aynı zamanda bölgedeki define kaçakçılığı şebekeleri konusunda emniyete bilgi veren polis memuru Mithat Erdal’ın, 2012’de esrarengiz bir cinayete kurban gittiği; İddiaya göre 2011 Kasım ayında defineciler bir kral mezarı bulduğu, içinde 32 altın şamdan, altın sikke ve taslardan oluşan paha biçilmez hazine olduğu bilgileri basında yer almıştır.
Definecilerin kazı yaptığı evi kiralayan Mithat Erdal’ın polis eşi Sibel Erdal’ın, bir gün kocasının kendisine elindeki CD’yi göstererek ‘’Bu benim teminatım, gerekirse Ankara’ya gidip olup biteni anlatacağım’’ dediğini aktardığı; eşinin ifadesine göre Mithat Erdal, öldürülmesinden günler önce “Dün akşam lahit kapağı açılmadan Kaçakçılık Şube benim ihbarımla baskın yaptı. 7 kişi tutuklandı. Ancak bugün baktım ki tutanakta hazineden söz edilmiyor, lahidin içi boş yazıyor. İtiraz ettim. Emniyet Müdürü’ne anlatmaya gittim, beni susturdu. Meğer hepsi şebekenin içindeymiş” dediği de basında yer alan haberlerdendir.
Mithat Erdal, 28 Ocak 2012’de kuytu bir yerde kendi silahıyla ensesinden vurulmuş, arkadaşıyla şakalaşırken vurulduğu yönünde kayıt düşülmüş ancak dosyada definecilerden ve cinayetten söz edilmemiştir. Silahı ateşleyen Hüseyin Yasak’a her ne kadar 25 yıl hapis cezası verildiyse de bunun bir defineci cinayeti olduğu gizlenmiştir.
Öldürülen polis memurunun eşi Sibel Erdal’ın talebiyle soruşturma yeniden başlatılarak 82 Evler Mahallesi’nde bulunan evdeki kazı, evin sahibine herhangi bir resmi belge göstermeksizin ve bilgisi dışında13 Kasım 2016 tarihinde başlatılmıştır.
Kazının yapıldığı yerde basında ve sosyal medyada Hıristiyanlığın önemli isimlerinden Tarsuslu Aziz Paul’ün kayıp İncil’i, kral mezarının, tarihi tabletlerin ve tonlarca altının bulunduğu iddiaları yer almıştır.
Her ne kadar Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından kazı ile ilgili envanterlik nitelikte taşınır- taşınmaz kültür varlığına rastlanmamış dense de kazının bittiği 3 Kasım 2017 tarihinden yaklaşık 3 ay sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Vatikan’ın daveti üzerine, eşi ve beraberindeki heyetle birlikte çeşitli hediyelerle Papa Franciscus'u ziyeret etmiştir. Bu ziyaretin en önemli özelliklerinden biri de 1959 tarihinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan sonra Cumhurbaşkanlığı düzeyinde Vatikan’a yapılan ilk ziyarettir.
Her ne kadar kazı ile ilgili resmi kurumlarca yeterince doyurucu olmayan açıklamalar yapılsa da yapılan bu anlamlı Vatikan ziyareti ve gizem dolu kazı sonrasında aşağıdaki soruları yöneltmek icap etmiştir” açıklamalarına yer vererek şu soruların yanıtlanmasını istedi:
Tarsus ilçesinde yapılan bu kazının MİT ve özel harekât polislerinin gözetiminde gizlice yürütülmesinin gerekçeleri nelerdir?
Söz konusu yapılan kazı sonucunda neler bulunmuştur? Kazı esnasında basında ve sosyal medyada iddia edildiği gibi Aziz Paul’un kayıp İncil’i, kral mezarı, altın, vs gibi tarihi ve kültürel açıdan değerli eşyalar bulunmuş mudur?
Kazıda bulunanların envanteri şu an nerededir? Kazıdan çıkarılanlar nerede muhafaza edilmekte, saklanmakta ya da sergilenmektedir?
Vatikan’ın bu define ile özel ilgilenip ve bu konuda gerekli hassasiyetin gözetilmesi yönünde ya da kazı ile ilgili Türkiye’ye herhangi bir yazılı talepte bulunmuş mudur?
59 yıl sonra İlk kez Türkiye’den bir Cumhurbaşkanı’nın Vatikan’ı ziyaret ettiği düşünüldüğünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bu davet üzerine ziyaretin Tarsus’taki kazı ile bir ilişkisi var mıdır? Yok ise Sayın Erdoğan’ın kazıdan kısa bir süre sonra Vatikan’ı ziyaret etmesi tamamen tesadüf müdür?
Recep Tayyip Erdoğan’ın Vatikan ziyareti esnasında Aziz Paul’un kayıp İncil’ini Papa Franciscus'a teslim ettiği iddiaları doğru mudur? Doğru ise kendi topraklarımızda çıkan bir değer, neden ve neyin karşılığında Vatikan’a teslim edilmiştir?
Gizem dolu Tarsus’taki bu kazı hakkında kamuoyuna neden doyurucu bir bilgi verilmemektedir? Tarsus’taki bu kazı devlet sırrı mıdır?
Definenin yerini ihbar eden polis memuru Mithat Erdal’ın arkadaşıyla şakalaşırken vurulduğu yönünde kayıt düşüldüğü, ancak dosyada definecilerden ve cinayetten söz edilmediği bilgileri doğru mudur?
Kazı yapılan çevresindeki evlerin tamamında çatlaklar oluşması nedeniyle, vatandaşların kayıp ve ziyanları karşılanmış mıdır? Karşılanmışsa kim ya da kimler karşılamıştır? Karşılanmamış ise gerekçeleri nelerdir?