Çocukların mutlaka okuması gereken 5 klasik eser

Kitap okumak, çocukların dış dünyayı olduğu kadar kendilerini tanımaları, hayal güçlerini, yaratıcılıklarını ve empati yeteneklerini geliştirebilmeleri açısından çok önemli.

Kitap okuyarak büyüyen bir çocuk “başka dünyalar”dan haberdar olarak büyüdüğü, paylaşma, sevgi, dürüstlük gibi kavramları tanıdığı için hem psikolojik hem de sosyal açıdan daha güçlü ve farkında bir insan olur. İşte çocuklarınıza mutlaka okutmamız gereken klasikler: 1- Küçük Prens Küçük Prens, bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasındaki hırslara, bencilliklere ve yanlışlıklara öyle naif bir şekilde eğiliyor ki çocuğunuza öğretmek istediğiniz birçok şey bu kitapta en yaratıcı haliyle mevcut. Yazar Antoine de Saint-Exupéry’nin çizimleri ile de efsaneleşen kitabı okumadan büyüyen her çocuk biraz eksik kalır, o kadar iddialı. 2- Şeker Portakalı Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Kitabın klasik hale gelmesindeki en büyük etken, yazarın ani değişimlerle küçücük yüreğinde sarsıntılar yaşayan Zeze isimli çocuğun başından geçenleri anlatırken kendi çocukluğunda yaşadıklarını kitabına taşımasıdır. Adaleti, sevgiyi ve merhameti mi anlatmak istiyorsunuz çocuğunuza? O zaman bu kitabı alın ve çocuğunuza okutun. 3- Momo Zamanın kıymetini bilmek ne demek? Daha çok çalışıp daha çok para kazanmak “daha iyi bir hayat” için olmazsa olmaz bir koşul mu? Michael Ende’nin Momo’su tüm klasikler gibi çocuklara ışık olurken yetişkinlere de unuttukları ya da kaybettikleri değerleri hatırlatacak güce sahip. 4- Mutlu Prens İyilik-kötülük, fedakârlık, sevgi, özgürlük, kalabalık içinde birey olabilme, kendini tanıma ve çok daha fazlası… Oscar Wilde’ın dehası inceliklerle dolu hikâyelerde gösteriyor kendini. Hayatın curcunası içinde fark edilmeyen ama hayatın en kilit noktalarını içeren kavramlar bu kitapta anlatılıyor. Duyarlı bir çocuğu olsun isteyen herkesin önce okuması, sonra da okutması gereken bir klasik. 5- Siyah İnci Büyük bir çiftlikte doğan ve iyi insanlar tarafından yetiştirilerek hayata mutlu bir şekilde başlayan bir atın, sahiplerinin şehre taşınmasıyla değişen hayatı, defalarca satılıp kiralanması ve iyiyi-kötüyü, aslında hayatı öğrenmesi kendi dilinden anlatılır Anna Sewell’in Siyah İnci kitabında. Peki, gerçekten her zaman bir yerlerde hayvanları seven iyi kalpli insanlar var mı? Hayat her zaman kolay değil ama iyilik her zaman tüm gücüyle her yerde.