DELİRİYOR MUYUZ?
Akşam haberlerini saat altıda başlayıp sekiz buçuğa kadar üç ayrı kanaldan takip ediyorum. Bu akşam da aldım yerimi aynı saatte televizyonun karşısında. O ne?!? Yazının başlığı çakılıp kaldı aklıma!
Deliriyor muyuz?
Dekorundan çok lüks olduğu anlaşılan bir güzellik salonu ekranda.. Muhabir kızımız haberini yapıyor!. Mekanın sahibi de bir kadın ve nasıl yetişebileceğiz bu kadar talebe derdinde dolu randevu defterini gösteriyor muhabire: ‘’ Bunlar bir günlük randevular, inanabiliyor musunuz? ‘’
Sedyede bir vatandaşımızın göbek bölgesine yağ hücrelerini parçalayıcı işlem yapılıyor. Aynı anda röportaj veriyor yağ hücrelerini parçalattıran vatandaşımız : ‘’ Ay ben o bikiniyi giyiceem!. Güneye inemesem de, evde olsa da giyiceem!. ‘’ Mekanın içindeki bekleme salonunda alınan önlemler dahilinde bir kişi bekleyebiliyor. Verdiği beş kiloyu geri almış. Bacak iç yan bölgelerinde ürkünç yağlanma varmış!. Sabredememiş, almış randevusunu bir hafta öncesinden gelmiş. Bahçede üç müşteri daha var! Sosyal mesafeye uygun oturmuşlar, bekliyorlar!.
İkinci haberde bir alış veriş merkezinin önündeki kuyruk var. Onlar da sosyal mesafeye uygun birer buçuk metre arayla bekliyorlar!. Sırası gelen kurbanlık koyun gibi alnını uzatıyor güvenlik görevlisinin elindeki elektronik ateş ölçere!. O müşteriyle, muhabirle ve kameramanla ben de giriyorum alış veriş merkezine. O ne? Gördüğüm kadarıyla mağazaların yarısından fazlası kapalı!. Aslında, kazanacakları parayı düşünecek olursak işlerinin başında olması gerekenler yok!. Öyle ya! İki aydır kapalı buralar. Para kazanamıyorlar. Siyasi irade ‘ Kapatılacak ‘ dedi, kapattılar! Aynı siyasi irade ‘ Açılacak ‘ dedi, ama açmamışlar. Virüsün sayısal verileri ve bilim kurulunun uyarıları doğrultusunda can güvenliklerinin olmadığına kanaat getirmişler anlaşılan. Müşteriler, kepenkleri inik o mağazaların önünde perişan!!!
Yedide başka bir kanala geçiyorum. İlk haber 16 mayıstan başlamak üzere uygulanacak sokağa çıkma yasağı. Bilgili ilgililerin uyarıları hep var. Üçüncü habere inanasım gelmedi ama görüntülüydü o da! Parklar ve bahçeler mangal yelleyenler, piknik yapanlarla dolu.
Muhabir soruyor gence ‘’ Kormuyor musunuz ‘’ diye!. ‘’ Geçtik biz o korkuları ‘’ cevabıyla birlikte kapatıyorum televizyonu.
PTT şubelerinin önünde daha düne kadar 1.000 liralık yardım için bekleyen vatandaşlarımız geliyor aklıma. İşkur önünde çay satarak ekmek parası kazanmaya çalışan Yusuf Bey’i düşünüyorum. Gecesini gündüzüne katan, evlatlarını aylarca göremeyen sağlık çalışanları canlanıyor gözümün önünde; bir de bacaklarının iç bölgesindeki yağlanmadan dertli hanım kızımız!. Sol gözümden süzülen gözyaşım gümbür gümbür çarpan yüreğime iniyor. Tansiyonumun zirvelerinden soruyorum kendime!..
Deliriyor muyuz?