Devlet Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na 'siyasi cinayet' yanıtı

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Siyasi cinayetler işlenebilir" çıkışıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Yüreğin yetiyorsa, çiğ süt içip karın ağrısı çekmiyorsan konuş ve sorularıma cevap ver. Korku edebiyatını bırak, siyasi cinayet işlenebilir masallarını geç, bir şey bilip de söylemiyorsan adam değilsin" ifadesinde bulundu.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin hedefinde Millet İttifakı ve 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'den yana politika belirleyen partiler vardı.

Bahçeli, aynı zamanda CHP'ye HDP üzerinden yüklendi 'Kandil'in sözcüsü' olarak nitelendirdi.

Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:

Değerli dava arkadaşlarım merhum hocamız Prof. Dr. Erol Güngör, İslam’ın Bugünkü Meseleleri eserinde milliyetçilikle ilgili görüşlerinde şunları ifade etmiştir: 'Milliyetçilik bir dış mesele olarak görüldüğü zaman yerli kültürün yabancı kültüre karşı çıkması olarak görülmektedir. İç mesele olarak değerlendirildiğinde ise milli birliğe engel olacak, mahiyetindeki kültürel, ekonomik ve sosyal farklılaşmaların asgariye indirilmesidir.'

Egemen güçler kendi yayılmacı emelleri için milliyetçi perspektifle hareket ederken, ellerini uzattıkları ülkeler için milliyetçiliği bastırmaya, karalamaya, kötü göstermeye çalışmak gibi bir ikilemin ve tenakuzun dibindedir.

'SÖMÜRÜNÜN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL MİLLİYETÇİ HAREKET VE CUMHUR İTTİFAKI'

Ancak maksadı ne olursa olsun, küresel sömürünün önündeki en önemli engel milli devlet yapısı ve bu yapının temel taşı olan Milliyetçi Hareket ve Cumhur İttifakı’dır.

Gelişmelerin seyrine baktığımızda, ilhamını ve sevgisini büyük Türk milletinden alan Milliyetçi Hareket, devlet ve milletimizin bekası için dünden daha önemli ve kutsal bir görevle karşı karşıyadır.
Ve Cenab-ı Allah’ın izniyle bu kutlu görevi partimiz Cumhur İttifakı çatısı altında başarıyla yerine getirecektir. İnancımız, kararlılığımız ve hedefimiz bu yöndedir.

Türkiye'nin önünü kesmekle, ilerleyişini engellemek için tetikte bekleyen iç ve dış işgal cephesi milli devletimizi ve bekamızı sekteye uğratmanın hesabındadır.

Zillet İttifakının kurduğu kumar masasında kartlar açık oynanmaktadır. Bu masada hile vardır, densizlik ve dümen vardır. Hepsini geçtik hıyanetin daniskası vardır. Gün aşırı birbirlerini ziyaret ediyorlar. Ancak arka kapıda bir birlerine kazık atıyorlar.

'HDP'Yİ MASA ALTINDA TUTARAK UZLAŞTILAR'

Ne dedikleri bellidir, ne de söyledikleri bellidir. Muğlak ifadelerle gürültü ve gündem kirliliğine neden oldukları ortadadır. Bunlar ayrıca 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' toplantıları için üçüncü defa Meclis'te bir araya gelmiştir. CHP, İP, SP, DP, Gelecek Partisi ve Deva’nın temsilcileri HDP’yi masa altında tutarak sözde bir uzlaşmaya vardıklarını açıklamışlardır.

'UZLAŞMAK İÇİN İRADE LAZIM'

Uzlaşma doğru hedefler doğrultunda olur. Allah için söyleyin bunların neresi dürüst. Bunların neresi dürüst, düzgün, temizdir? Uzlaşmak için irade lazımdır. CHP'nin kolonisi, siyasi kordonu İP'in iradesi mi vardır? PKK'nın tutsağı, FETÖ'nün kuklası CHP'nin iradesi mi kalmıştır?

Terörist başı Duran Kalkan CHP'yi ikaz ederek diyor ki 'HDP'nin çıkışı bazı CHP'liler tarafından yanlış yorumlanabilir. Ama öyle değil CHP'lilerin önünü açtı, güçlendirdi, irade kazandırdı. Bu bakımdan HDP'ye muhtaçlar' diyerek aba altından sopa gösteriyor. Buna karşılık bir tane CHP yöneticisi de kalkıp 'Ey katil. Sen ne diyorsun' diyemiyor.

'KANDİL'İN CHP'Sİ...'

Biz boşuna mı bunlara zillet diyoruz. HDP'ye söylediğimiz okkalı sözlerin cevabını Kandil'in CHP'si veriyor.

Kendileri terör örgütlerinin boyunduruğuna girmişler haberleri yok. Kendileri mağara önlerinde gıyabi nöbete girmişler, anladıkları yok. HDP'yi güçlendirmek, pişmiş aşa su katmamak için takmadıkları kılıf, girmedikleri kılık neredeyse kalmamış.

Hatırlarsanız, İP Başkanı, bu aralar yine il-ilçe gezen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı Fatih’e benzetmiş, Kılıçdaroğlu’na çalım atmış, ters köşeye yatırmak için hamle üstünlüğünü kazanmaya çalışmıştı. Bir nevi anılan Belediye Başkanı CHP Genel Başkanı muamelesi görmüştü.

HDP takviyeli ve tembihli Kılıçdaroğlu da misilleme yaparak İP Başkanı’nın Cumhurbaşkanı hayallerini suya düşürmüş, mizahi ve münhal bir Başbakanlık yemiyle tufaya getirmiştir.

İP Başkanı, yeni yönetim sisteminde yer almayan bir göreve mahkum ve mecbur edilen zavallıdır.
Bunlar birbirlerini aldatmakla, kandırmakla, yüze gülüp arkadan film fırıldak çevirmekle uğraşmaktadır.
Yalan bunlardadır, iftira bunlardadır, ayak oyunu bunlardadır, samimiyetsizlik bunların alameti farikasıdır.

'ÖZERKLİK VE FEDERASYON GAYESİ CHP'YE NÜFUZ ETMİŞTİR'

Şimdi de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem adında ne idüğü müphem, ne içerdiği meçhul, neyi hedeflediği meknuz bir çalışmayla meşgullerdir. Şecaat arz ederken sirkatin söyleyen merd-i kıbti gibiler.

CHP’nin 2-3 Ekim 2021 tarihinde düzenlediği Abant Toplantısı, bir bakıma zilletin tehlikeli yol haritasının kavşak noktalarını açığa vurmuştur.

Hakikaten merak ediyoruz, Abant Toplantısının tavsiyesi kimden geldi? Kripto damar mı dayattı? Pensilvanya’dan mı talimat alındı? Anlaşıldığı kadarıyla özerlik ve federasyon gayesi CHP’ye nüfuz etmiştir.

'CHP'NİN GÜNDEMİNDE ANAYASA'NIN İLK DÖRT MADDESİNİ KALDIRMAK VAR'

Bununla birlikte CHP’nin gizli gündeminde Anayasa’nın ilk dört maddesini kaldırmak esastır.
Sabıkalı bir milletvekili kalemiyle hazırlandığı anlaşılan; “Demokratik muhalefetin anayasa değişikliği için izlenmesi gereken yol haritası” Kılıçdaroğlu’nun önsözüyle kaleme alınmıştır.

Siz bakmayın bu önsözün sahibine, bunun gerisinde PKK’nın hain dokunuşu, siyasi bölücülerin iğrenç telkinleri bulunmaktadır.

CHP Genel Başkanı’na soruyorum, kıvırmadan cevap vermesini, kaçak güreşmemesini bekliyorum.

Soru 1: Anayasa’dan Atatürk’ü çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Soru 2: Anayasa’ya hakim olan Türk ismini tasfiye etmeyi planlıyor musunuz?

Soru 3: Türk vatandaşlığı kavramı yerine “Anayasal yurtseverlik”, Türkiye yerine “Ülke”, Türkiye devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yerine, “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının getirilmesini amaçlıyor musunuz?

Soru 4: Demokratik muhalefet diyerek TİP’i, HDP’yi yanınızda ve yörenizde görüyor, bunlara kucak açıyor musunuz?

Soru 5: Terörist Demirtaş’ı hala savunuyor, ona elçiler yolluyor musunuz?

'SİYASİ CİNAYET İŞLENEBİLİR MASALLARINI GEÇ'

Sayın Kılıçdaroğlu, bu sorularım gayet basittir.

Ya evet diyeceksin, ya da hayır. Boş kağıt vermen halinde bütün sorulara evet dediğin anlaşılacaktır.
Yüreğin yetiyorsa, çiğ süt içip karın ağrısı çekmiyorsan konuş ve sorularıma cevap ver.
Korku edebiyatını bırak, siyasi cinayet işlenebilir masallarını geç, bir şey bilip de söylemiyorsan adam değilsin

CHP’nin bir milletvekilinin; “keşke Demirtaş cumhurbaşkanı seçilse” diyecek kadar gözünü ve gönlünü kararttığı herkesin bildiği bir beyanattır.

HDP’nin sözde demokratik tutum belgesiyle, CHP’nin ikinci yüzyıla çağrı beyannamesinin benzerliğini iddia eden de CHP’li bir milletvekiliydi.

Bugünkü CHP yönetimi, HDP’nin oyun uşağı haline gelmiş, yapboz tahtasına dönüşmüştür.

Bugünkü CHP yönetimi, Gazi Mustafa Kemal’in hatıra ve emanetleriyle yollarını kapanmamak üzere ayırmıştır.

Bugünkü CHP yönetimi, PKK’yla ittifak tüneline girmiş, HDP’yle bölücülüğün gergefinde işlenmiştir.
İP ise bunların proje süsüne, zillet mezesine dönüşmüştür.

'BENİM AĞZIMI KAPATACAK YİĞİT DOĞMADI'

CHP böyle de, HDP nasıl peki?

Özellikle iki gündür takip ediyorum, YPG/PKK’yı kınayan tek bir mesajlarını duymadım, aranızda duyanınız oldu mu?

Milli acılarımızı paylaşan numune de olsa tek bir açıklamalarına şahit olanınız var mı?
Kitabın ortasından konuşuyorum, HDP’yle ortaklık, şehitlerimizin kanının, analarımızın gözyaşlarının dökülmesine alçakça hizmettir.

HDP’yle gelecek planlamak, siyaset denkleminde buluşmak Türk milletini kundaklamak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü kurcalamaktır.

CHP ile İP işte böylesi bir tezgahın gönüllü müdavimleridir.

Bunlar yüz karasıdır, yürek sızıdır, demokrasi infazcısıdır.

Pazar günü gerçekleştirdiğimiz “Analar-Bacılar Kurultay”ında HDP’nin kapatılmasına yönelik ifadelerim, emperyalizmin ve terörizmin maşalarını anlaşılan epey rahatsız etmiş.

Halbuki rahatsız olmasalar üzülürdüm, kendi kendime durum musahabesi yapardım.
Onları yalnızca rahatsız etmeyeceğiz, iki dünyada da ellerimizle yakalarından tutacağız.

Bana cevap vermişler ve demişler ki: “Açılmamak üzere kapatman gereken senin kin ve nefret kusan ağzındır.”

Siz bunu gidin de HDP’nin Diyarbakır İl Başkanlığı’nın önünde evlat nöbetine giren cesur analara söyleyin de görelim.

Bu bölücü ahmaklar nerede yaşıyorlar, hadiselere nereden bakıyorlar bilemiyorum, ama benim ağzımı kapatacak bir babayiğit henüz anasının karnından doğmadı. Kapanması ve kapatılması gereken terörün siyaset uzantısıdır.

Biz ihanetin kafasını ezecek, milli varlığımıza ve egemenlik haklarımıza can pahasına sahip çıkacak millet kudretiyiz.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Biz Cumhur İttifakı’yız.

Türkiye’de, etnik bölücülüğe statü ve kimlik kazandırmak maksadıyla devreye giren zillet ittifakının hesaplarını elbette tarumar edeceğiz.

Anadilde eğitim, Devlet yapısının yeni esaslara bağlanması, Anayasal teminat altında yeni bir ortaklık devleti kurulması, Türkiye’nin idari yapısının yeniden düzenlenmesi, Genel siyasi af ve İmralı canisine özgürlük talepleri...

Etnik kimliklerle bölücü siyasetin kızışması ve yoğunlaşması karşısında Cumhur İttifakı olarak tek nefes, tek bilek, tek yürek olacağız.

Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlığı üzerinden polemik yaparak, yalan ve tezviratları yayarak aşağıların da aşağısına düşenlere and olsun itibar etmeyeceğiz.

'SORUN ETNİK BÖLÜNMEYİ AMAÇLAYAN SİLAHLI TERÖR SORUNU'

Bugün Türkiye’nin karşısına çıkartılan güvenlik ve bölücülük sorunu, özü itibariyle bir demokratik hak talebi, bireysel özgürlük, çoğulcu demokrasi ve siyasal katılım sorunu değildir. Bu sorun, etnik bölünmeyi amaçlayan silahlı terör sorunudur.

Türkiye’de farklı kökene mensup vatandaşlarımızın tümünü kapsayan bir sorun değil, tahrik ve terörün beslediği bir siyasi ayrılıkçılık sorunudur.

Bölücü mihrakların nihai hedefi, Türk milletinin kardeşliği, devletin kuruluş esasları, siyasi yapısı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüdür.

Çok kültürlülük, mozaik edebiyatı, Anayasal yurtseverlik, demokratikleşmenin ve çağdaşlaşmanın gereği gibi klişeler, bu hain emellerin maskesi, bölücülük ticaretinin ambalajlarıdır.

Bu gerçekler ortadayken, etnik bölücülük ve siyasi ayrılıkçılık sorununa, meşru bir kimlik, hak ve özgürlük sorunu etiketinin yapıştırılmasının yegane amacı, sorunun bu şekilde tanımından hareketle çözüm esaslarının da siyasi bir zemine oturtulmasıdır.

Yapılmak istenen, etnik bölücülüğün siyasi bir sorun olarak siyasi süreçlerle çözümü için uygun bir ortam yaratılması, bunun siyasi ve toplumsal altyapısının hazırlanmasıdır.

Bu siyasi senaryonun sahneye konulması mümkün olabilirse, PKK’nın siyasi talepleri ve eylem planı, bu süreçte demokratik ittifak platformu haline getirilecektir.

CHP’nin hedefi budur, İP’in hedefi budur, HDP’nin hedefi budur, siyasi hayatı döneklikle geçenlerin gayeleri budur.

Devletimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde verilen muhteşem bir bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesi ile aziz milletimizin iradesiyle kurulmuştur.

Büyük milletimizin değer ve ülküleri ise 98 yıl boyunca varlığında ruh ve anlam bulduğu Cumhuriyetimizin himayesi ve koruması altında şekillenmiş ve yükselmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’de birlik ve beraberlik içerisinde toplumsal barışın, refahın, huzurun ve güven ortamının kalıcı olarak tesis edilmesini arzulamaktadır.

Bu hedefe ise demokratik rejimin bütün kurum ve kuralları ile sağlıklı işleyebilmesi şartıyla, demokrasiyi özümsemiş bir kavrayışla, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vasıtasıyla ulaşılacağına inanıyoruz.