Doğu Avrupa'da dinin siyaset üzerindeki etkisi yüksek
Dinin siyaset üzerindeki etkisini konu alan araştırmaya göre, Doğu Avrupa ve Rusya'da dini aidiyet ve inançlar kişilerin siyasi görüşlerini etkiliyor.
ABD'de bulunan PEW Araştırma Merkezi, aralarında Rusya'nın da bulunduğu 18 ülkede 25 bin kişiyi kapsayan araştırma yaptı.
Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya'da dini inanış, mezhep ve bu şekilde oluşan aidiyet duygusunun siyasi, sosyal ve kültürel görüşler üzerindeki etkisinin sorgulandığı araştırmanın sonucunda, Sovyetler Birliği döneminde uzun yıllar uygulanan din yasağı ve mecburi hale getirilen ateist eğitime rağmen Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya'da dinin etkisini kaybetmediği ortaya çıktı.
Raporda, Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasından sonra birçok kişinin dini aidiyetinin yeniden yükselmeye başladığı, Doğu Avrupa ülkelerinde Hristiyan Ortodoks inancının arttığı ifade edildi.
Rapora göre, 1991 yılında Rusya'da dini inancını Ortodoks olarak açıklayanlar nüfusun sadece yüzde 37'si iken bu oran 2015'te yüzde 71'e ulaştı.
Doğu Avrupa'da Ortodokslardan sonra en büyük Hristiyan inancına sahip grup Katoliklerin sayısının ise 1991'den bu yana azalmaya devam ettiği belirtildi.
Buna karşın Çekya ve Estonya, kendisini hiçbir dine bağlı hissetmeyenlerin en yoğun olduğu ülkeler olarak öne çıktı.
Dini inanç siyaseti de etkiliyor
Katoliklerin Ortodokslara kıyasla daha düzenli kiliseye gittiğine dikkat çekilirken, Ortodoksluğun Katoliklikten daha fazla kişinin siyasi görüşünü etkilediği belirtildi.
Dinin bu ülkelerdeki insanların özellikle siyasi bakışlarında etkili olduğu ve önemli rol oynadığına işaret edilen raporda, Doğu Avrupa'da Ortodoks inancına sahip kişilerin genellikle kendilerini siyasi, sosyal ve kültürel anlamda Rusya'ya yakın hissettiği, Katoliklerin ise Rusya'ya karşı daha mesafeli durduğu bildirildi.
Ortodokslar Müslümanlara karşı daha ılımlı
Bu ülkelerdeki dini inanışın İslam'a bakışının da incelendiği araştırmada, dikkat çeken nokta Ortodoksların Katoliklere kıyasla İslam'a ve Müslümanlara karşı çok daha ılımlı olması.
Ayrıca Ortodoks inancının yaygın olduğu ülkelerdeki nüfusun yüzde 68'i Müslümanları ülkelerinin vatandaşı ve bireyi olarak görüyor.