DOYAMADIĞIM TÜM APTALLIKLARIMA..
“Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır.”
Ya böğürtlenli turta yerine börülce salatası sipariş verseydim onun gözünde daha ‘cool’ görünebilir miydim? Ama hayır, tatlı yeme zamanıydı.
Bundan pişmanlık duymuyordum. Ama başka birçok pişmanlıklarım var elbette.
Artık bu ‘oturaklı’ diye nitelendirilen yaşlarda daha az hata yapılır ya da hiç hata yapılmaz sanırsınız, değil mi? Ah, hayır, hiç de öyle olmuyor!
Ben hala bu yaşlarda doğrusunu bilmeme ve birçok insana yol gösterip, nasihat vermeme rağmen öyle oturaklı hatalar yapıyorum ki! Sonucunu bile bile hem de!
Bazı hataların daha çok hasar verdiği aşikar ancak hatalardan ders çıkarmak mı? Yok işte! Hatalar da yaş alıyor ve her yaşta o hata sadece evriliyor ve hatta yaşa özel hatalar da mevcut. Biz yaşlandıkça akıllanmıyoruz yani.. O iş hiç de öyle değilmiş. Her yaşın ayrı mühim bir hatası var diyebiliriz. Üzüntüler, düş kırıklıkları, pişmanlıklar hiç bitmiyor, bitmeyecek de.
Hatalar insana özgüdür çoğu zaman. Ama hatalar gerçek anlamda güvenilir bir kılavuz değildir, yinelenebilir. Otuzlu yaşlarda daha az hata yapmayacaksınız, benden söylemesi! Ve eminim ki seksen yaşınızda buruşmuş etinizle yüzünüzdeki o yaşanmışlıkla bile başka hatalar işliyor olacaksınız; ben işleyeceğim!
Ancak geçmişteki ve gelecekteki hatalar sizi hiç endişelendirmesin; ‘şu anın hataları’ ziyadesiyle sizi yoracaktır. En basitinden bir restorana gittiğimizde, “Keşke tavuk yerine et alsaydım” , gibi sipariş ettiğimiz yemek için basit bir pişmanlık sözü aklımızı çeler. “Keşke bir beden küçük alsaydım.” , “Keşke Biyoloji yerine Tıp okusaydım.” , “Keşke hiç evlenmeseydim.” ... O kadar çok örnek sayılabilir ki.. Ama işte keşkelerimizin de bir şiddeti var; dediğim gibi bazıları daha büyük hasar bırakır.
Ben metropolde yaşayan genç bir kadın olarak pişmanlıklarım tarafından hırpalanmamak adına hata yapmaktan korkmamaya çalışıyorum ve asla “Bir daha bu hatayı yapmayacağım” gibi fevri kelamlar da etmiyorum çünkü biliyorum ki yapacağım. Hala hatalara doymadığım ve onlardan ders çıkarmadığımdan değil.. Çünkü bu kadar basit değil. En büyük risk yaşamak, hayatın kendisi ve hayat da keşkeleri, endişeleri, pişmanlıkları ve tüm aptallıkları da içinde barındırıyor. Otuzlu yaşların en büyük hatası ‘Bir daha asla hata yapmayacağım’ düşüncesiydi. Kırklı, ellili hatta seksenli, doksanlı yaşların hataları da bizi bekliyor. Her yaşın ayrı bir hatasında buluşmak üzere diyorum.. Ama önce şu anı bir yaşayalım. Biz bisikletten düşüp, dizini yaran ve tekrar bisiklete binen o çocuklarız, değil mi?