Eğitim-Bir-Sen’den sözleşmeli öğretmenler için kadro talebi

Eğitim-Bir-Sen Samsun 1 No’lu Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, “Aileleri bölen, öğretmenin zihnini ailevi sorunlarla meşgul eden, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlıklara fırsat veren ’sözleşmeli öğretmenlik’ uygulamasına son verilmelidir" dedi.

Türkiye’de eş zamanlı olarak düzenlen basın açılamasında Eğitim-Bir-Sen Samsun 1 No’lu Şubesi sözleşmeli öğretmenler için eşit özlük hakları ile kadro talebinde bulundu. Başkan Hamdi Yıldız yaptığı basın açıklamasında parçalanmış aileleri kavuşturacak bir düzenlemenin yapılmasını istediklerini belirterek, “Bir öğretmen düşünün ki diğer tüm çalışanlar mesai bitiminde evine, ailesine giderken, o, aile hasreti kokan soğuk bir dört duvar içine doğru yürümektedir. Diğer tüm ebeveynler çocuklarıyla hafta sonu planları yaparken, o, eş ve çocuk hasretiyle kahrolmaktadır. Herkes aklıyla, bedeniyle kendisini işine verip coşkuyla çalışırken, o, bedeniyle sınıfta, aklıyla uzak düşmüş yuvasındadır. İşte o, sözleşmeli öğretmendir ve tasavvurun ötesinde acı bir Türkiye gerçeğidir” diye konuştu.

Ailesinden ayrı, çocuklarına hasret bırakan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının mağduriyetlerine ‘dur’ demeye geldiklerini söyleyen Hamdi Yıldız, “Bilinmelidir ki kamu hizmetlerinde kalite, süreklilik, kapsayıcılık ve güvenlik kadar, kamu görevlilerinin istihdam şekli, çalışma şartları, mali, sosyal ve özlük hakları da önemlidir. Kamu görevlilerinin ‘genellik, adillik, eşitlik’ ilkelerine uygun hükümlerle muhatap olması, ‘saygın iş’ anlayışının bir gereğidir. Anayasa’nın, ‘Asli ve sürekli nitelikteki kamu hizmetlerinin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi’ gerektiğine ilişkin hükmü ortadayken ve aynı unvanda kadrolu statüde istihdam olmasına rağmen, eğitim-öğretim hizmetinde sözleşmeli öğretmen çalıştırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Sözleşmeli öğretmen istihdamı, gerek sözleşmeli eğitimciler gerek istihdamı gerçekleştiren kurumlar gerekse farklı statüdeki personelden aynı kamu hizmetini alan öğrenci ve ebeveynler açısından ciddi sorun oluşturmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik, kabul edilmiş hatanın tekrarı, geçmiş sıkıntıları unutmanın, aynı kısır döngüyü yeniden kurup birçok değeri heba etmenin adıdır” şeklinde konuştu.

“Anasından babasından ayrı büyüyen çocukların aile hasretine son verilmelidir”
Eğitimcilerin işi ile eşi arasında tercihte bulunma çelişkisinden kurtarılması gerektiğini ifade eden Yıldız, “Kamu istihdam politikalarına yön verenler, nitelikli kamu hizmetinin ancak iş ve iç huzuruna kavuşmuş, anayasal hakları tesis edilmiş kamu personeli eliyle yürütülebileceğini görmelidir. Eğitimciler, işi ile eşi arasında tercihte bulunma çelişkisinden kurtarılmalı, anasından babasından ayrı büyüyen çocukların aile hasretine son verilmelidir. Mutlu, yerinden ve işinden memnun öğretmenler demek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere, istihdamda güçlük çekilen yerlerde eğitimde kalitenin ve başarının artması demektir. Eğitimdeki başarı, terörle mücadelede de en etkili yöntemdir. Okulda olması gereken çocukları dağda görmek istemiyorsak eğitimde teşvik sistemine geçmek zorundayız. Terör ancak eğitimle biter. Terör biterse kalkınma olur. Genç işsizliği azalır.

Gençliğin enerjisi refaha, kalkınmaya, bölgenin gelişmesine harcanmış olur. O hâlde, ucuz işçilikten farksız ücretli öğretmenlik ayıbına dur denilmelidir. Aileleri bölen, öğretmenin zihnini ailevi sorunlarla meşgul eden, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlıklara fırsat veren sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Personel sisteminde bir devrim yapılmalı; iş güvencesi için, eşit işe eşit ücret için, çalışma barışı için, emekte performans, hizmette yüksek kalite için, bütün kamu sistemi kadrolu istihdamda birleştirilmeli, adaletsizlikler bitirilmelidir” şeklinde konuştu.