EVDE
Belli bir düzen oluştu aslında. Sabah kalkıp yatak odasının kapısını açar açmaz türlü çeşitli miyavlar eşliğinde bato çıkıyor merdivenleri patır kütür. Bato?.. Oğlumuz, kedimiz. Irkı SSK; Safkan Sokak Kedisi. Normalde sessiz yürür kediler de bizimki anormal; biraz iri, yedi kilo. Neyse, banyoda buluşup sabah temizliğini hallettikten sonra istikamet salon. Çift patır kütürle bu kez birlikte iniyoruz merdivenleri. Eh, bu aralar ben de ağırlaştım biraz!. İlk işim batonun nevalesini vermek ve Trhaberler.com başta olmak üzere internette haber portallarıyla gündem kürü yapmak. Hemen ardından Merih’le bol köpüklü Türk Kahvesi seansı. Çoğu zaman bu seansları telefonla ulaştığımız dost sohbetleri süslüyor. Doktor Hüseyin içinde bulunduğumuz sisli günler nedeniyle sohbetlerin gediklisi haline geldi. Aile hekimimiz ve İzmir Atatürk Lisesi’nden dostum. Mutlaka O’nun şahsında fedakar sağlık çalışanlarımıza minnet duygularımızla bitiriyoruz sohbetimizi..
Bir balkonsu bahçeciğimiz var!.. Hani ‘ Novella ‘ deriz edebiyatta; hikayeden uzun romandan kısa anlamında. Bizimki de o hesap. Balkondan büyük bahçeden küçük. Yeşile bakıyor ama; şu zamanda büyük şans ve yegane lüksümüz hava iyiyse. Orada okuyor orada yazıyor; güneş de cömertse ’ D ‘ bazında vitaminleniyorum..
Televizyon ve haber portallarının mütemmim cüz’ü sosyal medya artık daha da fazla hayatımızda. Whatsapp Gruplarında ve Facebook’ta gezintiye çıkıyoruz. Opera izliyor, müze bile geziyoruz sanal alemde. Optimist olmak gerekirse güzel fırsat. Bindokuzyüzseksenlerde yakalanmış olsaydık bu virüse; vay halimize!..
Boş zamanda okumak diye bir kavramım yok. En özel zamanlarım okuduğum zamanlar. Bu aralar Kemal Binbaşar’ın ‘ Cemo ‘su ile Mahmut Makal’ın ‘ Bizim Köy ‘ü elimde..
Arada bize hafif, batoya kallavi öğle yemeği. Bize ‘ Açık Büfe ‘, ona ‘ Alakart ‘.. Elbette bol su ve birbirimize ilaçlarımızı hatırlatmamız.
Akşam üç ayrı kanalda ardı ardına altıdan sekiz buçuğa kadar haber bültenleri alıyor vaktimizi. Birkaç gün öncesine kadar dokuzda sağlık çalışanlarımızı alkışlıyorduk üçümüz de; şimdilerde sessiz ve minnet dolu dualarımız yapıyor o görevi.
Üç gündür köşe yazısı ve kısa söyleşilerle buradayım. Gündüz söyleşilerin alt yapısını hazırlayıp bitiriyorum. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise yazı belirginleşiyor zihnimde. Klavyeye döküp son okumayı ve düzeltmeleri Edebiyat Öğretmeni Merih’ten rica ediyorum. Bu konuda da şanslıyım.
Hülasa-i Kelam; hayatı eve sığdırdık gibi. Eksiğimiz mi? Olmaz mı hiç?! Sporu hayata sığdırabilmiş değiliz henüz!.. Çabalıyoruz ama..
Mottomuz olsun; evde kalalım, hoşça kalalım…
SALİM YILMAZ