FONKSİYONEL TIPLA KENDİMİ NASIL TEDAVİ ETTİM -3
Tedaviye bağırsakları düzeltmekle başla
Fonksiyonel tıpla tedavime bağırsaklarımı düzelterek başlarsam, vücudumda pek çok problemin ortadan kalkabileceğini öğrendim. Gezici artritlerimin (şiddetli eklem iltihabı, sıvı toplanması, hareket kısıtlığı ve çok şiddeti ağrıyla seyreden romatizmal hastalık), yağlı karaciğerimin ve insülin direncimin sebebinin gıda duyarlılığı ve sızdıran bağırsak olduğunu anlayınca yeni bir dünyanın kapısını aralamış oldum. Çünkü problemlerimin ana nedenini anlamıştım. Artık elimde hastalığımı tedavi edebilecek mantıklı, bilimsel, nesnel bilgilere ve güce sahiptim.
Tıbbın babası sayılan Hipokrat (MÖ 460) "Bütün hastalıklar bağırsakta başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kalan kısmı da hastadır." demiştir. Fonksiyonel tıp hekimleri olarak sağlığın tekrar kazanılmasında en önemsediğimiz organların başında bağırsaklar gelmesinin temelleri, yüzyıllar öncesindeki bu tür bilgilere dayanır. Bağırsaklarımızın vücudumuzun içinde olmalarına rağmen her an dışarıyla da bağlantıda olmaları nedeniyle, onları vücudumuzun dışındaymış gibi düşünmek, pek de yanlış olmaz. Bağırsaklar gerçekten dış dünyayla bu kadar içli dışlı mıdır? Bazı rakamlarla açıklamaya çalışayım. 75 yaşında bir insan hayatının sekiz yılını yemek yemekle geçirir. Bu zaman zarfında ağırlığının yaklaşık 700 katı kadar gıda (80 kg ağırlığındaki bir kişi için 56 ton), 45 ton kadar sıvı (10 tonluk 4,5 dolu su tankeri ağırlığında) tüketir. 6 ton tükürük üretir; tuvalette yaklaşık 6 ay vakit geçirir ve günlük 200 gramdan toplamda 5 ton dışkı çıkarır. Bağırsaklarımız çok zor ve pek de hoş olmayan bir işle uğraşıp durur. İşte bu yüzden bağırsaklar güzel çalışırsa biz de güzel ve sağlıklı yaşarız. Bağırsaklar düzgün çalışmazsa hasta oluruz.
Günde en az bir veya iki defa büyük abdeste çıkamıyorsak bağırsaklar düzgün çalışmıyor demektir. Unutmayın; bağırsaklar düzgün çalışmazsa vücudunuzda bir şeyler yolunda gitmiyordur veya gitmeyecektir. Bir zaman sonra kısır döngü başlar. Bağırsaklar vücudu, vücut da bağırsakları bozar. Sonra farklı branşları içeren birçok hastalık baş gösterir ve biz doktorlar, güncel tıp yaklaşımıyla işin içinden çıkamaz hale geliriz. Hastalarımıza; “Sizin rahatsızlıklarınız benim branşımın bilgileri dahilinde değil, isterseniz sırasıyla Romatoloji, Endokrinoloji, Kardiyoloji, Psikiyatri ve Nöroloji poliklinik randevuları alın.” deriz. Hastalarımız çaresiz ve çözümsüz, bir poliklinikten diğer bir polikliniğe dolaşmaya başlarlar. Her branş bir başka branşa topu atar durur ve bu böyle sürer gider. Biz hekimler, hastalarımıza “Günde kaç defa tuvalete çıkıyorsunuz?” sorusunu sormakla işe başlasak, bağırsak sağlığının genel sağlık için olmazsa olmaz olduğunu hatırlayıp öğrensek; birçok hastalığın tedavisini yapabilir ve hastalarımıza müthiş bir yardımda bulunabiliriz. Ama ne yazık ki bu soruyu sormaz ve bağırsakları pek de önemsemeyiz. Ne de olsa kabızlık gastroenterologların işidir. Sonra hastamızın rahatsızlıkları için “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıktı?” diye sorar dururuz. Hatta genelde onu da sormayız. Midesi ağrıyorsa bir proton pompa inhibitörü, kabızlığı varsa bir laksatif, artritleri için ağrı kesici, insülin direnci için şeker ilacı verir, hastamızı bir başka branşın değerlendirmesi için yönlendiririz. Sonra ne mi olur? Sonra otoimmün hastalıklar, ruh ve sinir hastalıkları, beyin hastalıkları, kalp hastalıkları ve endokrin hastalıklar çığ gibi büyümeye devam eder.