HAYAT ZORDUR BE DOSTUM
Hayat, mutlulukla üzüntünün birbirinden ayrılmaz parçasıdır. Biri olmadan ötekini yaşamaya çalışanlar başarısız olmaya mahkumdur...
İçimizdeki isimsiz organ, yani kalbimizin pusulası olmadan ,hiç bir şeyin özünü çıplak gözlerle göremeyiz. Duyu organlarımız bizi yoldan çıkarmaya bayılır. En kandırıkçı olan da gözlerimizdir. Onlara fazla bel bağlarız. Etrafımızdaki dünyayı gördüğümüzü sanırız, algıladığımız ancak yüzeyseldir. Nesnelerin gerçek tabiatlarını, özlerini bulmayı öğrenmemiz gerekir, ama gözler bu konuda bize yardım etmekten çok bizi engeller. Dikkatimizi dağıtır. Gözlerimizin kamaşmasına adeta bayılırız. Gözlerine fazla güvenden bir kişi, diğer duygularını ihmal eder.
Halbu ki görmek bakmaktan ibaret değildir. Yani kalbimizin pusulası olmadan hiç bir şeyin özünü gözlerimizle göremeyiz.
Siz buna kalp gözü ile de bakmak diyebilirsiniz...
Kalp gözüyle bakarsak pusulamızı şaşırmayız asla..
Gözleriyle görmeye çalışanlar bunu fark bile edemezler.
Sabırla hissederek derinleri görmeye yoğunlaşmamız gerekir.
Aksi halde öfkemiz bizi esir alır. Onun yapacağı her kötülüğe teslim oluruz.
Öfke ise duyularımızı bulanıklaştırır. Sorun gözlerde, kulaklarda değildir. Bizi kör ve sağır eden hiddettir, ya da korku. Kıskançlıktır. Güvensizliktir. Korktuğunda, öfkelendiğinde dünya kasılır, şirazesinden çıkar. Korku, güneşli bir günde adeta arkanızdan gelen bir gölge gibidir. Korku, rüyalarımızda gezip biz uyanana kadar bizi kemiren tombul böcekler gibidir. Üstüne oturup, yere çarpmadan sonsuza kadar düştüğümüz ayağımıza dolanan ağaç kütükleri gibidir. Hepimiz korkuyu tanırız. Aynı öküz gübresine üşüşen sinekler gibi dolaşır durur çevremizde. Hayvanları kaçırtır. Ürküp, güvende olduklarını sanana ya da yorgunluktan çatlayana kadar koşar, yüzer, uçarlar. İnsanlarda onlardan akıllı değildir. Dünyada korkudan gizlenebileceğimiz bir yer olmadığını görürüz, ama yine de öyle bir yer ararız. Varlık ve güç isteriz. Kendimizi korkudan güçlü olduğumuz kandırmacasına kaptırırız. Çocuklarımızı, karılarımızı, komşularımızı, arkadaşlarımızı yönetmeye çalışırız. Hırs ve korkunun ortak bir noktası vardır. İkiside sınır tanımaz. Ama güç ve zenginlik tıpkı bir Afyon gibidir. Hiçbiri sözlerini tutmaz. Afyon kimseye sonsuz bir mutluluk getirmez. Aksine senden daha çok şey talep eder. Para ve güç korkuyu yenemez. Korkudan daha kuvvetli bir güç vardır. Sessizlik gibidir, gecenin soğuğunda duvarların çatlaklarından sızar onu hissedersiniz içinizde. Sanki dünya bir anda eriyip gider içinizde. Dipsiz bir derin kuyuya düşmeye başlarsınız. Havada dönüp yuvarlanır gibi, kollarını uzatıp tutacak bir şey, bir dal, bir el, bir fidan, düşüşünü yavaşlatacak her hangi bir şey ararsınız. O da ancak ve ancak Allah’tır.
Sevgi ve saygılarımla iyi pazarlar efendim.