HAYVAN
Alaca, Karam ve Pamuk’un daimi üye olduğu bir köpek çetemiz var!. Köyün alt kısmından gönüllü katılanlarla sayılarının altıyı, yediyi bulduğu oluyor. Bizimkilerin bir kaçını da farklı zamanlarda aşağı mahallede görmüşlüğüm çok. İade-i ziyaret sanırım..
Sırnaşık ve Paşam’ın başını çektiği kedi grubunun en tehlikelisi Behlül! Genetik eğilimler ve geleneklerin tamamen dışında; tam anlamıyla anarşist! Mart falan iplemiyor, hep aktif.. Bunlar bizim sokağın sahipleri..
Denize inerken dostum Mehmet’in bahçesinde de bir kavim var. Çoğunluğu dişi. Mehmet’in evi bu bakımdan kadın sığınma evi formatında! Pakize, Valide Sultan, Minnak, Zeytin ve tek erkek olan Arsız. Pakize diğerlerine nazaran çekingen ve yavaş olduğundan masanın üzerinde yer mamasını. Sabah ve akşam yemek saatleri bellidir; nerede olurlarsa olsunlar sektirmezler.
Sahil Caddesi’nin ağası hepi topu beş kiloluk bir kaniş kırması! Özellikle hafta sonlarında tatilcilerin köpeklerinin belalısı durumunda. Ölçmedim ama; patisinden kafasının gökyüzüne en yakın tüyüne yirmi santimi bile bulmayan bir cengaverle karşı karşıyayız dostlar. ‘’ Orlaa burlaa hep benim ‘’ edasıyla gezen bir kabadayı!
Kendisini henüz görmememize rağmen aşağı mahallede bir erkek tavus kuşumuz var. Günün değişik saatlerinde ağlamayı andırır ötüşlerinin nedeni çok dramatik! Zamanında çift olarak getirilmişler köye. Geceleri sansar dolaşır buralarda. Kapmış dişiyi. O gün bugündür ağlamakta ve belki de çağırmakta can yoldaşını..
Balkız ve Damla’yla da tanıştırmak isterim sizleri. Fatma Ablamızın eline doğmuş Balkız. Serpilip büyüyünce komşuların bahçelerine dadanmış haliyle; çünkü o bir oğlak! Fatma Ablanın whatsapp fotoğrafını süslüyor şimdilerde ailenin bir ferdi gibi. Kesilmemek kaydıyla verildiği sürüde çoğalmayı da ihmal etmemiş! Nurtopu gibi kızının adı Damla..
Bato’dan söz etmezsem darılır! Yaklaşık bir buçuk yıl önce balkonumsu bahçecikten sızdı yaşamımıza. İyiki de öyle oldu lakin oğlumuz gibi; hatta fazlası!. Biz nerede o orada.. Kiralık ev ararken belki de tek kıstamız Bato’dur bizim. Burnunun ucundan kuyruğunun bitimine 1 metre ve yaklaşık yedi kilo ağırlığındaki oğlumuzun Maine Coon kırması olduğunu veterinerde öğrendik; ‘ Cins bu ‘ dedi ‘ Rus Main Coon ‘.. Bence de cins! Kedi ama balık sevmez, balıklı mamayı yediremezsiniz.. Kökeni rus olsa da adam Ege adamı. Yıllar önce ziyaret ettiğim Rusya’da bir balık lokantasında burnuma dayadıkları buzhane kaçkını kalkanı ben de yemediydim!
Helen’imiz var; yazıya almazsam hatırı kalır. O bir hanımefendi, o bir aşk çocuğu! Anasını biliyoruz da babası Alaçatı Sokaklarının bıçkınlarından biri; ama hangisi? Yaşlı gari. Gözleri katarakttan muzdarip. Mahallenin kedileri de fark etmiş olacaklar ki; bahçede yattığı yerin otuz santim ötesini E5’e çevirmiş durumdalar. Hatta Merih’in taktığı isimle mahallemizin en şuh kedisi Düriye dört yavrusunu onun kulübesinde dünyaya getirdi. Sonradandır ki kimi dalaşma ve hırlaşmaların sonucunda bizim balkonumsu bahçeye göç ettikleri rivayet olunur!
Kimi dostlarım ( hiç hak etmediğim halde ) romantik devrimci olarak nitelendirirler beni. ‘ Romantik ‘ sıfatı tüm canlıların haklarını savunmayı içeren bir tanımsa hiç ama hiç itirazım yok. Tek başına beni kapsamasına onay bile vereceğim romantikliğin bir sıfat olarak sahip olduğuma inandığım kalıpların önüne bir yakıştırma olarak getirilmesine karşıyım ben. Neden mi?
Alaca ve Karam’dan bahsettim. Sırnaşık ve Paşam’ı anlattım. Valide Sultan, Minnak ve Pakize’yi tanıyor bu yazıyı okuyanlar. Balkız ve kızı Damla’yla tanıştınız. Oğlumuz Bato’dan arada haberler veririm. E Helen’i de anlattım.. Şimdi sıkı durun! Bu canlardan birine bilerek ve isteyerek, canavarca hislerle zarar verecek biri cana değil de mala zarar vermekten yargılanır!
Zamanında yapmışlar kanunu! Can değil de ‘ Mal ‘ demişler..
Hadi ordan be! SENSİN MAL