HUMAN BELGESELİ: ORADA, BİR İNSAN VAR UZAKTA!
Malum vaktimiz bol… İnternette onlarca farklı dizi ve film önerisi var. Dram mı
seversiniz, komedi mi, bilimkurgu mu? Benim daha farklı bir önerim var. Bir
belgesel: HUMAN.
Yönetmen Arthus-Bertrand üç yılda tamamladığı bu belgeselde farklı ülke dil din ve
kültürlerden 2 bin kişiyle hayatlarında en çok önem verdikleri şeylere dair derin
söyleşiler yapmış. Sevgi, aile şiddet yoksulluk ve sosyal adalet gibi konulara değinen
hikayeler dünyadaki yaşam mücadelesinin hem ne kadar zor hem de ne kadar güzel
olduğunu gözler önüne sermiş.
Özgür hissediyor musunuz? Hayatın anlamı nedir? Yüzleşmek zorundan kaldığınız
en zor durum nedir ve bundan ne ders aldınız? Gezegenimizdeki insanlara mesajınız
nedir? Ve bunun gibi birçok çarpıcı soru…
Human, aktardığı tüm sıkıntılara ve dünyanın berbat gerçeklerine karşın, ferahlatıcı
bir belgesel... Yoksul insanlar, evsiz insanlar, berduşlar, farklı cinsel yönelimdeki
insanlar, istismara uğramış çoluk-çocuk, dünyanın her yerinden insanlar; kendi
dillerinde konuşuyor, şikayet ediyor, yakınıyor, ağlıyor., gülüyor…
Eski Uruguay başkanı Jose Mujica hariç herkes sıradan insanlardan seçilmiş. Değişik
etnik kökenlerden bir dolu insan. müthiş doğa görüntüleri eklemlenmiş. Bölüm adları
olmasa da anlıyorsunuz ki bölümler var aslında belgeselde. Mesela savaş, aşk,
mutluluk gibi…
Mutluluk nedir diye sormuş olacaklar ki insanın içine işleyen şu cevap gelmiş:
“Mutluluk, çocukların eve gelişidir. Bir annenin mutluluğu budur. 33 yıllık bir evlilik
hayatından sonra kocamın eve gelip gülümsemesi ve öpmesidir. Bu bir kadının
mutluluğudur. Mutluluk torunlarımın bana ‘nine!’ demesidir. Böyle dediklerinde yaşlı
hisseder insan ama bu da mutluluktur. Seni görünce mutlu olan çalışma arkadaşlarıyla
görüşmektir. ’Hah, işte geldi, çene çalabiliriz.’ derler. Bu da bir mutluluktur. Sabah
kalktığında hiçbir yerinin ağrımamasıdır. Bu da mutluluktur. iyi bir hasat vaat eden
yağmurdur. bir sürü mutluluk çeşidi var aynı zamanda tek bir tane: yaşıyorsan
mutlusundur.”
Keşke bir fırsatı olsa 7 gün 24 saat nefretin, ölmenin, öldürmenin, kanın, gözyaşının
kutsandığı güzel ülkemin her bir noktasına, en ücra vilayetinden en kalabalık
metropolüne baştan başa devasa perdeler gerip mutsuz yığınlara bu belgeseli
izlettirseler. Fazla nefreti alır belki….