İstanbul fethinin 53 gününü anlatan "Fetih Ruznamesi" yayımlandı
İstanbul fethinin 53 gününü anlatan "Fetih Ruznamesi" yayımlandı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, İstanbul kuşatmasının 53 gününü anlatan önemli eser "Fetih Ruznamesi"'ni okuyucuyla buluşturuyor.
İstanbul kuşatmasının 53 gününü anlatan "Fetih Ruznamesi", İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından okuyucuya sunuldu. Panorama 1453 Tarih Müzesi’ni tanıtan "1453 Panorama Tarih Müzesi" isimli kitapta yer alan Fetih Ruznamesi’nde, tarihin en büyük ve en görkemli kuşatması günü gününe ele alınıyor ve fetih hazırlıkları tüm ayrıntılarıyla gözler önüne seriliyor. Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Dr. Coşkun Yılmaz tarafından yayıma hazırlanan Fetih Ruznamesi’nin sunuşunda, "53 gün sürdü İstanbul kuşatması. Nice sıkıntılara, endişelere ve ümitlere sahne olan 53 gün..." ifadesi yer alıyor. 21 yaşında kaleler kurduran, savaş teknolojisinde yeni icatlar yapan, toplar döktüren, gemileri karadan yürüten, denizleri tutan Fatih Sultan Mehmet'in komutanlığında, top, tüfek, kalkan ve kılıç sesleriyle hücum naraları arasında geçen 53 günlük kuşatmanın aktarıldığı eser, 26 Mart-29 Mayıs tarihleri arasındaki detayları görsellerle birlikte okuyucuya sunuyor.
İŞTE FETİH'İN 53 GÜNÜ
26 Mart Osmanlı ordusu 21 yaşındaki Sultan II. Mehmed’in kumandasında Edirne’den hareket etti. 2 Nisan Bizanslılar Haliç’e zincir gererek girişi kapattılar. 4 Nisan Osmanlı ordusu İstanbul yakınlarına ulaştı. 5 Nisan Sultan II. Mehmed, Maltepe’de otağını kurup, ordusunu konuşlandırmaya başladı. Bizans ise savunma hazırlıklarını çoktan tamamlamıştı. 6 Nisan Padişah, Mahmud Paşa’yı elçi olarak göndererek imparatordan şehrin teslimini istedi. Bizans İmparatoru teklifi kabul etmeyince ilk top atışları başladı. 9 Nisan Osmanlı donanması Haliç’e gerilen zincirleri geçmeye teşebbüs etti. 10 Nisan Sultan, kumandanlarıyla surları gezip, kara ve deniz birliklerini denetledi. 11 Nisan Toplar, en büyük top Topkapı’da olmak üzere 14 batarya halinde surların karşısına yerleştirildi. Top ateşi sonucu yıkılan surlar müdafiler tarafından ağaç kazıklar, toprak dolu torba ve taş-toprak doldurulmuş fıçılarla kapatıldı. 12 Nisan Osmanlı donanması Beşiktaş-Kabataş önlerinde toplandı. Haliç’i koruyan gemilere karşı yapılan saldırı, yine başarısız oldu. 12-13 Nisan Tarabya Kalesi, Burgaz Ada ve Büyükada fethedildi. 12-17 Nisan Surlar top ateşleriyle dövülmeye devam etti. 18 Nisan Geceleyin davullar çalınıp, meşaleler yakılarak, günlerdir süren top atışları sonucunda tahrip olan Topkapı Edirne arasındaki surlara yönelik ilk büyük hücum gerçekleştirildi. 20 Nisan İstanbul’a yiyecek ve yardım getiren üç Ceneviz ve Bizans gemisi Osmanlı gemilerini yararak Haliç’e girdi. Başarısızlık, büyük bir moral bozukluğuna yol açtı. Bizans’ın ve kuşatmanın kaldırılmasını isteyenlerin elini güçlendirdi. Akşemseddin sert bir mektup yazarak padişahı acil tedbirler alması için uyardı. 21 Nisan Sultan II. Mehmed, Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey’i azledip yerine Çalı Bey’in oğlu Hamza Bey’i tayin etti. Surların top atışlarıyla dövülmesine devam edildi. Topkapı surlarında gedikler oluştu ve bir kule yıkıldı. Müdafiler umumi hücum olursa direnemeyecekleri korkusuna kapıldılar, ancak saldırı olmayınca geceleyin gedikleri tamir ettiler. 21-22 Nisan Önceden hazırlanmış bir plan uygulamaya konularak 20 Nisan’daki deniz savaşının izlerini silmek ve askerin maneviyatını yükseltmek için harekete geçildi. 67 Osmanlı gemisi gece karadan yürütülerek Haliç’e indirildi. 22 Nisan Haliç’e indirilen gemilerden bir köprü yapılarak Galata ile kara surları arasındaki askerler birbirleriyle irtibat kuruldu. 23 Nisan Müdafiler Haliç’e inen Osmanlı gemilerini yakmak için harekete geçilmesine karar verdi. 24-28 Nisan Müdafilerin hazırlıklarından haberdar olan padişah Osmanlı gemilerini korumak için top ve asker gönderdi. Surlar top ateşiyle dövülmeye devam etti. 28 Nisan Bizanslılar ve Latinler gece karanlığında Osmanlı gemilerini yakmak için harekete geçtiler. Fakat Osmanlıların kıyıdan açtığı şiddetli top ateşiyle teşebbüsleri sonuçsuz bırakıldı. İki düşman gemisi batırıldı, diğerleri geri çekildi. 29-30 Nisan Bizanslıların toparlanmasına fırsat vermemek için yoğun topçu ateşi sürdürüldü. 1-2 Mayıs Surların top ateşiyle dövülmesine devam edildi. İstanbul’da yiyecek sıkıntısı baş gösterince, ekmeğin her aileye eşit dağıtılması için emir çıkarıldı. 3 Mayıs Bizanslılar surlara yerleştirdikleri toplarla Osmanlı gemilerine zararlar verdiler. Müdafilerin gönderdikleri bir gemi Çanakkale Boğazı’nı geçip Avrupa’dan gelecek yardım gemilerini aradı, ancak bulamadı. 4 Mayıs Surlara yoğun topçu ateşi devam etti. Saray halkının şehirden çıkıp yardım arama teklifini imparator kabul etmedi. 5 Mayıs Galata sırtlarındaki topların atışlarıyla Haliç’teki düşman donanmasına ve şehre zarar varildi. Bir Ceneviz gemisinin batması üzerine düşman donanması Galata surlarının yakınlarına çekildi. 7 Mayıs Ağır bombardımandan sonra, gece 30.000 askerle Topkapı kesiminde surlara umumi hücum yapıldı. Tekfur Sarayı Kapısı’nın yakılmasına rağmen, güçlü direniş yüzünden ağır kayıplar veren Osmanlı birlikleri geri çekildi. 8-11 Mayıs Hiç durmadan devam eden yoğun topçu ateşi surlara ve müdafaaya büyük zarar verdi. 12 Mayıs Osmanlı birlikleri gece yarısı Tekfur Sarayı ile Edirnekapı arasından şehre yeni bir umumi hücum gerçekleştirdiler. Tekfur Sarayı önlerinde büyük bir çatışma yaşandı. Devlet adamlarının şehirden ayrılma tekliflerini İmparator Konstantin yine kabul etmedi. 13 Mayıs Top bombardımanı sürerken, Venedikli Gabrielle Trevisan gemilerdeki adamlarıyla kara surlarının müdafaasına katıldı. 14 Mayıs Galata’da tepe üstünden ateş en topların yeri değiştirilerek Haliç’teki Avcılar Kapısı dövüldü. Bombardıman başarılı olmayınca padişah topları Topkapı tarafına naklettirdi. 15 Mayıs Topkapı’ya karşı şiddetlendirilen topçu ateşi neticesinde buradaki surların bir kısmı yıkıldı. 16 Mayıs Osmanlı donanması gece vakti Haliç’in girişini koruyan gemilere saldırdı, ancak netice alamadı. Eğrikapı’ya doğru kazılan büyük tüneli fark eden Bizanslılar, Alman Johann Grant’in çabalarıyla lağımın şehre ulaşmasına izin vermediler. 17 Mayıs Osmanlı donanmasından 5 gemi Haliç’in girişindeki gemilere hücum etti. Fakat geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu arada surlara karşı topçu ateşi hızını kesmeden devam ediyordu. 18 Mayıs Geceleyin surlardan daha yüksek yürüyen büyük kule ile Belgradkapı civarındaki surlara saldırdı. Kuleyi kullanan ekserler sur önündeki hendeği doldurarak, yığdıkları toprağı sur boyunca yükselttiler. Kulenin üstünde kancalı merdivenler vardı, ancak Bizanslılar kuleyi yakarak imha edince bunlar kullanılamadı. 19 Mayıs Osmanlılar, Galata sahili ile surlar arasına genel hücumda kullanmak üzere variller üzerine kalaslar döşeyerek bir köprü yaptılar. 19-21 Mayıs Surlar top ateşiyle dövülmeye ve yeni tüneller kazılmaya devam edildi. 21 Mayıs Osmanlı donanması Haliç’in girişine doğru hareket etti. Müdafiler büyük saldırı başladı diye düşünürlerken, saldırmadan geri çekildi. Osmanlı lağımcılarının kazdığı Eğrikapı’daki yeni bir tünel fark eden Bizanslılar karşı lağımla bu teşebbüsü boşa çıkardı. 22 Mayıs Bizanslılar, Eğrikapı’da iki yeni tünel daha fark ederek etkisizleştirdi. 23 Mayıs Eğrikapı’da kazılan beşinci tünelde başarısız oldu. Sultan II. Mehmed, İsfendiyaroğlu İsmail Bey’i, şehir hakkında gözlemde bulunmak ve teslim edilmesini istemek için Bizans’a elçi olarak gönderdi, ancak sultanın teklifi kabul görmedi. 24 Mayıs Surlara karşı yoğun topçu ateşi sürerken, Eğrikapı’da altıncı Osmanlı tüneli fark edilerek karşı lağımla etkisizleştirildi. 25-26 Mayıs Eğrikapı civarında oldukça ilerlemiş yedinci ve en tehlikeli tünelin farkına varan müdafiler bu girişimi de engellediler. Dur durak bilmeyen saldırılardan ve topçu ateşinden bunalan Bizanslılar manevi destek için bir ayin düzenlediler. Ancak ayin sırasında Hz. Meryem’in ikonasının yere düşmesi morallerin bozulmasına ve kötüye işaret olarak algılanmasına sebep oldu. 26 Mayıs Macar elçisi Osmanlı ordugâhına gelerek, kuşatma kaldırılmadığı taktirde çok büyük bir Haçlı ordusunun harekete geçeceği tehdidinde bulundu. Ancak bu tehditlere aldırış etmeyen Sultan II. Mehmed son bir umumi hücum için ordusunu hazırlamaya başladı. Padişah ordunun maneviyatını yükseltmek içim oruç tutulmasını ve şenlikler yapılmasını emretti. 27 Mayıs Bizanslılar, Osmanlı ordugâhında şenlikler altında çalan mehter ve askerlerin seslerini korku içerisinde dinlediler. Osmanlı ordugâhında Haçlı ordusunun harekete geçtiği şayiaları arasında yapılan toplantıda Çandarlı Halil Paşa kuşatmanın kaldırılmasını ısrarla savunduysa da, Zağnos Paşa, Şehabeddin Paşa ve Koca Turahan Bey ile Akşemseddin ve Molla Gürani bu fikre şiddetle karşı çıktılar. Genç padişah askerleri dolaşarak moral verdi. 28 Mayıs Ertesi gün umumi saldırı yapılacağı orduya duyuruldu. Din adamları askerlerin maneviyatını yükseltmek için ordugâhta dolaştılar. Surlara ilk çıkanlara büyük mükâfatlar vaat edilirken, kaçanların da ağır bir şekilde cezalandırılacağı duyuruldu. Bu arada bombardıman ara vermeden devam ediyordu. Top ateşinden yıkılan surları tamir etmeye çalışan müdafiler, Bizans İmparatoru ve Venedik Balyosu’nun nutuklarıyla cesaretlendirilmeye çalışıldı. Şehirdekiler son anın geldiğini hissederek büyük bir dini alay tertip ettiler. Şehir ilahi ve çan sesleriyle moral bulmaya çalışıyordu. Son hücuma hazırlanan Osmanlı ordusu şenlikler yapıp, etrafı mum donanmasıyla aydınlattı. Gece yarısına doğru surların etrafına gündüz gibi aydınlatan ve Bizans halkına dehşet veren bu ışıklar birden bire söndürülerek on hazırlıklar tamamlandı. 29 Mayıs Gün doğmadan üç saat önce bütün Osmanlı ordusu karadan ve denizden, tekbir, davul ve nakkare seslerinin sağır edici gürültüsü içinde bütün cephelerde büyük hücuma başladı. Müdafiler savaş konumu alırken, şehirde halk kiliselerde dua ediyordu. Güneş doğarken arka arkaya üçüncü saldırıyı gerçekleştiren Osmanlı askerleri, top ateşi ve lağım patlaması sonucu Topkapı-Edirnekapı arasındaki yıkılan surlardan şehre girdiler. Bizans’ın savunması çöktü ve her yerden İstanbul’a giren Türk askerleri şehri tamamen ele geçirdiler. Sultan II. Mehmed şehre tamamen hakim olunduğu bilgisi kendine ulaşınca İstanbul’a girdi. Ayasofya’da ezan okutup, askerleriyle namaz kıldı. Sonra Ayasofya kubbesine çıkıp İstanbul’u seyretti.