KARANTİNA GÜNLERİNDE TEKNOLOJİ KULLANIMI
‘Her imtihan başka bir imkanı doğurur’
Değerli Dostlar,
Korona virüsü salgınıyla tüm dünyada ‘Evde kal’ çağrılarının hızla artması sonucu bir çoğumuz, iş, alışveriş, eğitim ve hatta sosyalleşme ihtiyaçlarımızı, internet ve sosyal medya üzerinden yapmaya başladık. Dolayısıyla teknoloji kullanımı da karantina günlerinde oldukça artış göstermiş oldu. Örneğin; benim gibi evden çalışan kişiler, toplantılar için Microfost Teams, Zoom gibi canlı bağlantı aplikasyonları kullanmaya başladı. Ve bu durum, bu uygulamaların son 1 ay içerisinde kullanımlarını %45 arttırmış oldu.
Business Today Gazetesi, geçenlerde Hindistan’da yapılan bir araştırmayı paylaşmıştı. Son bir ayda Facebook, Whats up, Instagram, Twitter gibi sosyal ağ kullanımları Hindistan’da %87 artmış.
Türkiye’de ise bir çok internet televizyonunun sadece Mart ayı içerisinde abone oranları, yaklaşık %40 ile %60’ lık artış oranları göstermiş.
Online alışverişlerde de, özellikle temel gıda ve temizlik malzemesi konusunda, ciddi artışlar söz konusu.
Biliyorsunuz, salgınla birlikte okulların tatil edilmesiyle, tüm öğrenci ve öğretmenler uzaktan eğitim sistemine geçmiş oldu.
Bakıyoruz yavaş yavaş konserler, müzeler, sanatçı sohbetleri de online sisteme geçmeye başladı. Eğlence, kültür ve sanat sektörü de bu sisteme yavaş yavaş ayak uyduracak gibi görünüyor.
Dolayısıyla bu durum, bizi, mecburi olarak teknoloji kullanımına itiyor. Uzmanların söylemlerinde ve kitaplarda yer verildiği gibi; ‘şu yaşta, günde şu kadar internet kullanımı’ gibi söylemlerin, bu aşamada rafa kaldırılması gerekiyor. Amerikan Pedriatri Derneği bile, son bildirisinde çocukların yaşlarına göre kullanması gereken internet ve televizyon saatlerini, salgın dönemi için daha gevşetmiş durumda.
Ancak bu bizim, sabahtan akşama kadar elimizde kumanda, tablet ya da telefonla vakit geçirmemiz anlamına gelmiyor. Salgın süresince de teknolojiyi, onun esiri olmadan, denetimli bir şekilde kullanabiliriz. Yaşadığımız bu sürecin gidişatı hala çok net değil, belirsizlikler maalesef halen devam ediyor. Belirsizliğin oluşturduğu kaygı sebebiyle de bir çoğumuz, elinde sürekli telefon ya da sürekli açık olan televizyonlar aracılığıyla son gelişmeleri an ve an takip etmeye çalışıyoruz. Fakat, sürecin panik durumu yavaş yavaş geçmeye ve alışma evresine doğru yol alınmaya başlandı. Artık bizlerin de an ve an haber takip etme, seyretme alışkanlıklarımızı azaltmamızın zamanı geldi. Çünkü uzmanlar, korona virüsü salgını sonrası insanlarda ciddi kaygı problemleri oluşabileceği kanısında. Bir de bunun üzerine teknoloji bağımlılığını ekleyip, sorunlarımızı daha fazla büyütmeden tedbir almaya başlayabiliriz.
Yine tekrarlamak isterim ki, virüs salgını ile birlikte yeni bir dijital çağa girildi ve teknolojinin internet, sosyal medya ve online aplikasyon ayakları hayatımızda sürekli var olacak gibi görünüyor. Ama diğer bir taraftan ben yine, ‘Her imtihan başka bir imkanı doğurur’ düşüncesini savunmaya devam edeceğim. Söyleşilerimde ve yazılarımda bahsetmiş olduğum ‘bıçak ne işe yarar?’ örneğinde bıçak; ‘hem domates kesmeye, hem insan öldürmeye yarar‘ demiştik her defasında. Teknoloji kullanımı için de bu örneği kullanarak, teknolojinin bize zarar vermesine izin vermeden, kendi yararımıza kullanmayı çok hızlı öğrenip, hayata geçirmeliyiz. Bize zarar verebilecek, bağımlılık yaratabilecek oyun siteleri, sosyal medya mecraları, kumar ve pornografi siteleri, ihtiyacımız olmadan kullandığımız alışveriş sitelerinden en azından bu dönemde uzak durmaya çabalamalıyız.
Neler Yapabiliriz?
Evde kaldığımız bu dönemde ben kızımla birlikte, teknolojiyi nasıl ‘minumum kullanıp, maksimum yarar’ sağladığımızı bir kaç örnekle sizlerle paylaşmak isterim.
En başta zamanımı sosyal medyada çoğu asılsız olan bilgileri takip etmeyerek ve kaygı düzeyimi yükseltmemek adına her gördüğüme, her duyduğuma inanmayarak kendi ve dolayısıyla da çocuğumun ruhsal sağlığımızı korumaya çalışıyorum.
Bizim evimizde televizyon yok ama olsaydı günde sadece 1 kere ana haber bültenini seyreder ve televizyonumu kapatıyor olurdum.
Kızımla haftanın bir kaç günü, youtube’da spor hocalarının videolarını açıp, en az yarım saat spor yapıyoruz. Bazı akşamlar yine müzik aplikasyonlarından yararlanıp müzik çalıyor ve dans ediyoruz.
Beraber kitap okuyoruz, şiir okuma geceleri düzenliyoruz.
Ben kendim için almak istediğim online eğitimlerimi yine teknolojinin bana sunduğu nimetlerden yararlanarak alıyorum.
Kızımla beraber çok değil, haftada bir gün mutfağa girip, kek, ekmek, börek gibi yiyecekler yapıp kendimizi ödüllendiriyoruz. Yemek tarifleri için de yine internetten yararlanıyoruz.
Haftanın bir günü cep telefonumdan sinema ya da dizi gecesi yapıyoruz.
Virüs öncesi koşuşturmalardan konuşamadığımız bir çok konuya değiniyoruz, sohbet ediyoruz. Örneğin; geçen akşam aile değerlerimiz, gelecek hayallerimizi konuştuk.
Yine akşamları kızımla meditasyon çalışması yapıyoruz, beraber dua ediyoruz, bol bol şükür ediyoruz.
Uyku saatlerimize ve besinlerimize çok dikkat ediyoruz. Akşam 10’dan sonra cep telefonlarına veda ediyoruz, sadece kitaplarımız ve sohbetimiz bize arkadaşlık ediyor.
Ve ben bu hayatta en çok sevdiğim şeyi bu ara bol bol yapabiliyorum, yazıyorum...
Sevgiyle.