Marmara depremi fabrika yangınlarını beraberinde getirebilir
Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TUYAK) ve Yangından Korunma Derneği ev sahipliğinde, "TUYAK 2019 Uluslararası Yangın ve Güvenlik Sempozyumu" öncesi basın toplantısı düzenlendi.
“Endüstriyel Yangınlar" ve “Fabrika Yangınları" konularının yanı sıra “Depreme Bağlı Yangın" konularının ele alındığı basın toplantısında, yangın konusunda Türkiye'nin tanınmış uzmanlarından Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, önlenebilir felaket olan yangınla ilgili örnekler verdi ve önlem yöntemlerini paylaştı.
Özellikle deprem bölgesinde bulunan endüstriyel tesislerde, depremlerden sonra yangınların çıkmasını tahmin ettiklerini dile getiren Kılıç şöyle konuştu:
"Bunların başında sarsıntı nedeniyle kablolardaki gevşemeler, bağlantı uçlarının açılması, kısa devreler meydana gelmesi, aynı zamanda parlayıcı ve patlayıcı malzemelerin dökülmesi durumları var. Bir taraftan tiner gibi birçok parlayıcı maddenin tutuşması, açık ateşlerin olması gibi sebeplerden dolayı yangınların çok olacağı tahmin ediliyor. Marmara bölgesinde meydana gelen 7,5 şiddetindeki bir depremde, yaklaşık olarak bin 900'e yakın büyük yangın olması bekleniyor. Bunların da yüzde 20'sinin fabrikalarda olacağı tahmin edilmekte simülasyona göre. Bunun nedenleri daha önceden fabrikalarda bir taraftan söndürme sistemlerinin sabitlenmesi, elden geçirilmesi aynı zamanda söndürme sistemleri haricinde gaz sistemlerinin çok kısa aralıklarla otomatik kapatma vanalarının kullanılması. Parlayıcı, patlayıcı maddelerin depolanmasında sabitlenme yapılması gibi önlemlerin alınması gerekir."
"İtfaiyeler yetersiz"
Özellikle depremden sonra itfaiyelerin tamamıyla yetersiz olduğunu ifade eden Kılıç, “Özelikle su bulmaları, aynı zamanda yolların kapalı olması, çok fazla sayıda yangın meydana geldiği için, büyük yangınlara müdahale edilememesi nedeniyle deprem sonrası meydana gelen yangınlarda itfaiyeye fazla güvenmemek gerekir. İtfaiyenin fazla yapacağı bir husus yoktur. Bu nedenle de kendi içindeki önlemlerin artırılması gerekir. Günümüzdeki yangınlarda itfaiyeler bir araya gelip yangını önlemeye çalışırlar ancak deprem sonrası yangınlarda itfaiyenin müdahale imkanları çok kısıtlıdır. Yeterli malzeme olsa bile, ki itfaiyenin malzemeleri ve eleman sayısı yeterli değil. Olsa bile su yokluğundan, yolun bozuk olmasından, merkezden çıkamaması, personel olmaması gibi nedenlerden dolayı yangınlar çok daha önem kazanıyor" şeklinde konuştu.
"Aile fertleri ne yapacağını bilmeli"
Yalnızca fabrikalar değil, konutlar içinde riskin büyük olduğunu ifade eden Kılıç şöyle devam etti:
"Konutlar için göz önüne aldığımız zaman, konutlarda deprem sonrası aile fertlerinin her birsinin ne yapacağı daha önceden planlanması gerekir. Çocuklara da özellikle söylenmeli. Birincisi, deprem bitiminde hangi vanayı kapatacaksın, gazı kapatmak için? Elektriğin hangi şalterinin kapatılması lazım, bunların öğretilmesi gerek. Eğer binada değillerse, nerede toplanılacak, nerede bir araya gelinecek daha önceden bunların planlanması lazım. Eğer aile fertlerine bunlar öğretilirse belli şartlarda güvenlik sağlanmış olur. Fabrikalarda ise bu tarzdaki depremin olma saatine bağlı olarak önlemler değişeceğinden otomatik sistemin ağırlıkta olması lazım. Otomatik sistemler derken söndürme sistemleri, algılama sistemleri, duman kontrol sistemlerinin hepsinin bir bütün olarak ele alınması depremde olduğu zaman söndürme sistemlerinin kırılmayacak şekilde, esnek bağlantılarının yapılması, yeterli pompaların sabitlenmesi, elektrik kısmının motorlarının düşünülmesi, ona göre tedbir alınması lazım."
"En çok yangın tekstil ve plastik endüstrisinde meydana geliyor"
Yangınların birinci sebebinin elektrik sistemleri olduğunu vurgulayan Kılıç, “Fabrikalarda İstanbul'daki yangınlar en çok birincisi tekstil endüstrisinde, ikincisi plastik endüstrisinde çıkıyor. Tekstil endüstrisinde yanıcı olan, özellikle de polimer malzemeler kullanıldığı için, yanıcı da olduğu için en çok yangın çıkan kısımlar. Gıda sektöründe ve metal sektöründe daha az meydana geliyor yangın. Yangınların sebepleri ise, birincisi elektrik sistemleri. İkincisi, zaman içerisinde tesisattaki yorulmalar, tesisatın yıpranması, tozlanması, yağlanması gibi sebeplerden dolayı meydana gelen yangınlar oluyor. Ayrıca ısınma nedeniyle de oluyor. Fabrikalarda sürekli çalışan makinelerin motorları ısınıyor. Her insanın bakıma ihtiyacı olduğu gibi, cihazların da bakıma ihtiyacı var. Bu insanlardan kaynaklı oluyor ki, genel de baktığımızda şunu söylemek mümkün, gerek elektrik tesisatında gerek motorlardaki ısınma, bakım yetersizliğinden, sistemlerin yeterince zamanında bakılmaması, yenilenmemesinden kaynaklanan yangınlar en büyük nedenlerden biri. Ayrıca bu tarzda kasıtlı yangınların olduğunu da söylemek mümkün. Fakat bunların rakamları diğerlerine göre mukayese ettiğinizde oldukça az" dedi.
""Fabrikalarda hemen hemen hiç denetleme yok"
Fabrikaların yeterince denetlenemediğini ifade eden Kılıç, “Aslında fabrikalar bazında denetlemeye baktığınız zaman, denetleme söz konusu değil. Hemen hemen hiç denetleme yok. Uluslararası nitelikli fabrikalarda sigorta nedeniyle uluslararası sigortalar her 6 ayda bir tek tek her bir noktayı kontrol ediyorlar. Zaten denetleme dediğiniz fabrikalardaki, resmi makamlar tarafından değil, gelişmiş ülkelerde asıl sigorta şirketleri tarafından yapılıyor. Bizde ise, sigorta şirketlerinin çoğunluğu, daha fabrikaya bakmadan bile sigorta ettikleri yer oluyor" şeklinde konuştu.