Meral Akşener: İkinci tura İnce kalırsa Erdoğan farkla kazanır
İYİ Parti lideri ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda tamamlanmayacağını belirterek, ikinci tura CHP'nin adayı Muharrem İnce'nin kalması durumunda seçimi Erdoğan'ın kazanacağını iddia etti.
İYİ Parti lideri ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda tamamlanmayacağını belirterek, ikinci tura CHP'nin adayı Muharrem İnce'nin kalması durumunda seçimi Erdoğan'ın kazanacağını iddia etti.
Türkiye 24 Haziran'da sandık başına gitmeye hazırlanırken, meydanlar yavaş yavaş ısınmaya başladı. Cumhurbaşkanı adayları tek tek vaatlerini açıklarken, partilerde kampanyalarına hız verdi.
Yoğun miting programlarıyla kampanyasını sürdüren isimlerden biri olan İYİ Parti lideri ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, 24 Haziran seçimleriyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Gazete Duvar'dan Özlem Akarsu Çelik'in sorularını yanıtlayan Akşener, Millet İttifakı'nın Meclis çoğunluğunu alacağından hiç kuşkusunun olmadığını belirterek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. tura kalacağını söyledi.
CHP'nin adayı Muharrem İnce'nin 2. tura kalması halinde seçimi Erdoğan'ın kazanacağını iddia eden Akşener "Erdoğan ikinci tura Sayın İnce’nin kalmasını istiyor çünkü biliyor ki Sayın İnce’nin ikinci turda alacağı oy, biz kendisini desteklesek de Erdoğan’ı geçemiyor. Benim ikinci tura kalmam halinde ise Erdoğan’ın tüm hesapları altüst oluyor. Kamuoyu araştırma şirketlerinin neredeyse tamamı, ikinci tura Sayın İnce kalırsa Erdoğan’ın farkla kazanacağını, ben kaldığımda ise Erdoğan’ın kaybedeceğini görüyor." ifadelerini kullandı.
İşte Meral Akşener'in Gazete Duvar'a yaptığı önemli açıklamalar;
‘DEMİRDEN KORKSAYDIK TRENE BİNMEZDİK’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cumhurbaşkanlığı adaylığınız için gereken asgari 100 bin imzayı verecekleri FETÖ’cü ilan etmesinden suikast ihbarı almanıza kadar hedef haline getirildiğiniz bir seçim süreci yaşıyorsunuz. Bütün bunları bekliyor muydunuz ve suikast ihbarına ilişkin güvenlik bürokrasisinden size bilgi verildi mi?
Biz yola çıkarken tüm bunları bekliyorduk çünkü ülkemizin siyaseti, uzun zamandır tek kişiyi memnun etmeye adanmış bir iktidar partisi ile onun karşısında alışılmış bir muhalefet anlayışı arasında sıkışmıştı. Bu da siyasal pratiklere belirli bir konfor sunuyordu. Tüm konfor alanlarında olduğu gibi bu konfor da siyaseti kısır bir çerçeveye hapsediyordu. Sonuçta iktidar partisi gibi düşünmeyen insanlarımızda bunalmışlık, yorgunluk ve genel olarak da bir çaresizlik iklimi hüküm sürüyordu. İYİ Parti bu iklimin değişebileceği ihtimalini verdi insanlara. Siyaseti 16 yıldır kısıldığı alandan çıkarıp tüm ezberleri bozdu, rahatları kaçırdı. Bu nedenle de tüm tehditler, saldırılar benim ve arkadaşlarımın seçim çalışmalarında daha büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Demek ki doğru yoldayız dedik.
İmza konusu ayrı. Ben yola çıkarken milletimizin önünde bir söz verdim. Millete olan bağlılığı ve güveni öyle lafla geçiştirenlerden değilim, olmayacağım. Bu güvenle milletin adayı olacağımı, bunu yapamazsam da siyasetten çekileceğimi söyledim. Biz gereken imza sayısı olan 100 bini ilk 4 saatte bulduk. Suikast konusuna gelince, devlet kurumlarından bir bilgi almadığım gibi çok da üzerinde durmadım. Böyle durumlarda sevdiğim bir söz vardır: demirden korksaydık trene binmezdik…
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için gereken imzayı bulmanız sonucu CHP’den İYİ Parti’ye geçen 15 milletvekili tekrar CHP’ye döndü. CHP’nin demokrasi adına bu anlamlı jestine karşılık siz de defalarca teşekkür ettiniz. Ancak sizin ittifakı CHP’siz yapmak istediğiniz yazılıp konuşuldu. Nasıl ikna oldunuz CHP’li ittifaka? Sizin özellikle CHP’nin, kıyı şeridindeki bir kısım oyu ile kadın seçmenlerinin bir bölümünün oyunu alma ihtimaliniz “Millet İttifakı”na nasıl yansıyor?
15 milletvekili konusu gerçekten de demokrasi adına çok anlamlı bir jest ki, kendilerine dediğiniz gibi teşekkür ettim. Ve elbette bu tarihi olay öyle birdenbire olmadı. İktidara güvenmiyorsunuz. Demokrasi adına, hukuk adına son derece yamuk bir bakışa sahipler ve her durumda gerçeği de yamultma hünerlerini geliştirmişler. Dolayısıyla bu iktidarda kadınlar nasıl sokaklarda tedirginse biz ülkenin yönetimiyle ilgilenenler de demokrasi adına tedirginiz. Biz seçime girebilmek için tüm şartları yerine getirmiştik. Nitekim Yargıtay da bunu açıklamasıyla sabitlemişti. Fakat YSK’ya baskı yapıldığına dair aldığımız duyumlar bizi politik ve de demokratik hamleye yöneltti. Sayın Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederek durumu paylaştım ve desteğini rica ettim. Kendileri de kaygılarımızı son derece haklı bularak bize destek verdiler.
‘ERDOĞAN 2’İNCİ TURA SAYIN İNCE’NİN KALMASINI İSTİYOR’
“Millet İttifakı” Meclis çoğunluğunu alabilecek mi? İttifakı oluşturan partilerin çıkaracağı milletvekili sayısına dair öngörünüz nedir? Size gelen son ankette genel ve cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçları nasıl?
“Millet İttifakı”nın Meclis çoğunluğunu alacağından hiç kuşkum yok. Anketlere baktığımızda seçimin ikinci tura kalacağı açık. İkinci turda ne olacağı ise Erdoğan’ın karşısına kimin çıkacağıyla yakından ilgili. O nedenle biz hep seçmene “Erdoğan kimin ikinci tura kalmasını istemez bu soruyu sorun, oyunuzu buna göre verin” diyoruz. Erdoğan ikinci tura Sayın İnce’nin kalmasını istiyor çünkü biliyor ki Sayın İnce’nin ikinci turda alacağı oy, biz kendisini desteklesek de Erdoğan’ı geçemiyor. Benim ikinci tura kalmam halinde ise Erdoğan’ın tüm hesapları altüst oluyor. Ben AK Parti içerisindeki Erdoğan yorgunlarından da Erdoğan’a oy vermek istemeyip ama CHP adayına da oy verme eğiliminde olmayanların oylarını da dâhil ederek önemli bir farkla Cumhurbaşkanlığını alıyorum. Kamuoyu araştırma şirketlerinin neredeyse tamamı, ikinci tura Sayın İnce kalırsa Erdoğan’ın farkla kazanacağını, ben kaldığımda ise Erdoğan’ın kaybedeceğini görüyor. Kendisi de bunu bildiği için benim üzerimde bir karartma uyguluyor. Sayın Erdoğan’ın korkuları nedeniyle benim yakın siyasi geçmişim engelli koşuya döndü. İyi bir gazeteci olduğunuz için size sormak istiyorum, Erdoğan’a yakın medyanın Muharrem Bey’e gösterdiği ilgi dikkatinizi çekmiyor mu? Sadece soruyorum.
‘DİLERİM, ÜLKEMİZ DAHA FAZLA ZARAR GÖRMEDEN ERDOĞANGİLLERİN EVLERİNE DÖNÜŞÜNÜ GÖREBİLİRİZ’
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan cumhurbaşkanlığını kazanır ama Meclis çoğunluğunu elde edemezse kasım ayında seçimleri tekrarlar yorumu yapılıyor. Sizce bunu yapabilir mi?
Seçim bizim kaçtığımız bir durum değildir. Öyle bir durum olacağını sanmıyorum, deyin ki oldu, seçmen gerekli cevabı verecektir. Çünkü bir süredir, İYİ Parti kurulduğu günden itibaren Erdoğan’ın yazdığı hiçbir senaryo işe yaramıyor. İYİ Parti’nin varlığı AK Parti’nin oyun kuruculuğunu sona erdirdi. Ezberleri, alışkanlıkları, alışıldık dengeleri ve de asaplarını bozmuş durumdayız. Dilerim, ülkemiz daha fazla zarar görmeden Erdoğangillerin evlerine dönüşünü görebiliriz.
16 Nisan Referandumunda AK Parti’nin büyükşehirlerde oy kaybetmesinde “kentli muhafazakârlar”ın tutum değişikliği de etkili olmuştu. Sizce bu kesim 24 Haziran’da nasıl bir tercih yapacak?
Çok açık, bu kesim ve özellikle kadınlar seçimi önce ikinci tura taşıyacaklar. Sonra da ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilmemde, dolayısıyla Türkiye’deki iyi, mütevazı, naif insanların kazanmasında önemli bir rol oynayacaklar.
‘AKŞENER İLE KÜRT KARDEŞLERİMİZİN HİÇBİR SORUNU YOKTUR’
Seçim ikinci tura kalırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan ile HDP’nin anlaşacağını öne sürmüştünüz. Bazı HDP’liler de seçimin ikinci tura kalması durumunda Erdoğan’ın size başkan yardımcılığı teklif edeceğini ve sizin de kabul edeceğinizi iddia ediyor. Böyle bir ihtimal var mı? HDP’nin Erdoğan’la anlaşacağı tespitinizi neye dayandırıyorsunuz?
Benim bu konuda Sayın Erdoğan gibi ne gizli bir gündemim ne de başka planlarım var. Aksine kamuoyunun da yakından bildiği gibi Erdoğan son 2.5 yıldır bizi siyaset sahasının dışına atmak için gerek siyasi gerek yargı üzerinden her türlü engelleme ve baskıyı yaptı. Arkadaşlarımla birlikte yılmadan mücadele ettik. Bu seçim bizim Erdoğan ile rövanşımızdır. Artık senaryolarla yönetilecek zamanı geçtik. Şimdi sadece gerçekler konuşuyor. O gerçekler de diyor ki, Akşener ile Kürt kardeşlerimizin hiçbir sorunu yoktur. Hem Doğu’da hem de Güneydoğu’da bana ve partimize bizi memnun eden bir ilgi var, gönderilen mesajlar var. Siyaseti Erdoğan’ın tasarımına göre konuşmak ve yaşamak dönemi de benim sayemde kapandı.
‘DEMİRTAŞ HÜKÜMLÜ DEĞİL SANIKTIR. KENDİSİNE EŞİT ŞEKİLDE YARIŞMA HAKKI TANINMALIDIR’
HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim kampanyasını cezaevinden yürütmesinin adil olmadığını söyleyen Muharrem İnce, Demirtaş’ın serbest bırakılması için sürekli çağrı yapıyor. Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu da siz de Demirtaş’ın serbest kalması gerektiğini açıkladınız. Muharrem İnce gibi Demirtaş’ı Edirne F Tipi Cezaevinde ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz?
Sayın Demirtaş konusunda tavrımı net olarak açıkladım. Kendisi hükümlü değil sanıktır. Cumhurbaşkanı adayı olarak eşit şekilde yarışma hakkı tanınmalıdır. Beraat ettiği takdirde geri dönülmez sonuçlar yaratacağı düşüncesindeyim.
Erdoğan’ın karşısında ikinci tura kalan adayın, HDP seçmeninin oyunu almadan ipi göğüslemesi imkânsız görünüyor. Kürt seçmenin, 90’lı yıllardan aklında kalan Akşener’e oy vermeyeceği yorumunu yapan da var, sizin seçim kampanyası süresince vereceğiniz mesajları dikkatle dinlememizi söyleyen de. Peki bu seçmene özellikle Diyarbakır mitinginizde ne gibi vaatleriniz olacak?
Ben Erbakan Hükümetinde yaklaşık 8 ay bakanlık yaptım. Erbakan Hükümeti döneminde rahmetli Erbakan’a böyle bir suçlamanın yöneltildiğini ne okudum ne duydum.
Peki nasıl oluyor da o hükümetin içişleri bakanına bu tür suçlamalar yöneltiliyor?
Biz Kürt vatandaşlarımızı terör eylemlerinin birinci derece mağduru olarak görüyoruz. İYİ Parti olarak 81 il, 81 milyonu kucaklayan bir anlayışa sahibiz. Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan herkes devlet tarafından eşit kabul edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı taşıyan herkes, her konuda eşittir. Bakın, “hoşgörülü olmak” gibi bir üstten bakış değil bu, aynı seviyeden bir bakış. Üstelik sadece etnik olarak değil, din/mezhep, cinsiyet, kültür ayırmaksızın bir eşitlikten söz ediyorum. Benim Bitlis, Ahlat’ta evim var. Bayram sabahı da orada olacağım.
‘ERDOĞAN GİDER, HER ŞEY ANINDA DÜZELİR’
24 Haziran sonrası bizi nasıl bir ekonomi bekliyor? Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin “10 güne kadar rahatlarız” sözü ne anlama geliyor? Bir bildikleri var mı?
Bildikleri hiçbir şey yok. Bütün bunlar panikle yapılan ve seçim öncesi kendilerince seçmeni rahatlatmaya çalışan ama arkasında hiçbir somut bilginin olmadığı açıklamalar. Eğer Erdoğan seçilirse kendisinin de itiraf ettiği gibi deprem olacak. Nasıl biri tarafından yönetiliyoruz görüyorsunuz. ‘24 Haziran’dan sonra ekonomiyi düzeltiriz’ diyen biri. Bu yeterliliği varsa neden şimdi düzeltmiyor? Neden iflas eden şirketleri, krize giren sanayiyi 24 Haziran’a bırakıyor?
O kadar yorgun bir şoförün kullandığı otobüsteyiz ki ülke olarak her an bir uçuruma yuvarlayabilir hepimizi ki gidişat da bunu gösteriyor. Biz seçilirsek ki öyle olacak, ekonomi güvenli bir temele oturacak. Ekonomide en büyük sermaye güvendir. Son yıllarda en çok güven sarsıldı hem iç hem dış piyasalarda. Biz diyoruz ki hiçbir sorun onu meydana getirenler tarafından çözülemez. Hem bir kişi de her zaman her konuyu bilemez, bilmemeli de. Bir devlet yöneticisi ekonomiyi yönetmemeli, ekonomiyi yönetenleri yönetmeli. Ben öyle yapacağım. Her işin ehli kimse onlara bırakacağım. Ekonominin bu hale gelişinin tek müsebbibi Sayın Erdoğan’dır. O gider her şey anında düzelir. Türkiye şu anda bulunduğu yeri hak etmiyor.
“Cumhurbaşkanı olup göreve geldiğimizde hiç vakit kaybetmeden Türkiye Dayanışma Fonu’nu kuracağız” dediniz. Bunun için de ekstra kaynağa ihtiyaç olmadığını, bütçedeki israf kalemlerinden tasarruf edilerek kaynak yaratılabileceğini belirttiniz. Borçları üstlenmek devlete nasıl yük getirmez?
Kredi kartı, tüketici kredileri vb. uygulamalar sözleşmeye dayanırlar ve tarafların sözleşme koşullarına uyması lazımdır. Ancak uygulamada devletin üzerine düşeni (istihdam, gelir adaletsizliği vs.) yapmaması insanlarımızı sıkıntıya sokuyor. Bizim Türkiye Dayanışma Fonu ile hedeflediğimiz 4,5 milyonu aşkın kitle, çoğu kez taraf olduğu sözleşmenin yükümlülüklerini kestiremeyen, ekonomik yeterliliği de olmayan ancak yaşamını sürdürmek için çaba sarf eden insanlarımızdan oluşuyor. 25 milyondan fazla icra dosyası var. Bütçeler, siyasi iktidarların harcama ve bu harcamanın nasıl finanse edileceğini gösteren belgelerdir. Harcama tercihinin değiştirilmesi ilave kaynak ihtiyacı doğurmaz.
Sosyal medya kullanıcılarını hedef alan açıklamalar, uygulamalar seçim sürecinde de sürüyor. Ancak buna rağmen insanlar sosyal medyadan tepkilerini dile getirmeye devam ediyor. 7 Haziran 2015’den sonra inşa edilen, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL’le daha da yükseltilen korku duvarı yıkılıyor mu?
Yıkıldı bile ve bunu da İYİ Parti’nin başarmış olmasından dolayı çok memnunum. Artık Türkiye son 16 yıl gibi olmayacak. Tüm devlet kaynakları tek ama tek bir kişinin memnun edilmesi için organize edilmeyecek. Böyle olduğu için de seçimi çok erkene aldılar.
‘OY VATANDAŞIN, SANDIK GÜVENLİĞİ İSE DEVLETİN NAMUSUDUR’
En önemli konu seçim güvenliği… “YSK’da abidik gubidik olursa o YSK’nın önüne koyacağım bir sandalye, o sonuçlar doğru çıkıncaya kadar oturacağım. Jiletle kazıyamayacaklar beni” açıklamanız seçmende nasıl karşılık buldu? Seçmene bir çağrınız var mı?
Benim o ifadelerim, bu konudaki kararlılığımızı göstermek içindir. Milletin egemenliğinin ve iradesinin yansıdığı seçim ve sandık güvenliği, demokrasinin sağlıklı işlemesi için hayati değerde. 24 Haziran’da hem sandık kurulu üyelikleri, hem de müşahit görevlendirme konusunda “Millet İttifakı” olarak tam bir dayanışma içindeyiz. Sandık başında bütün işlemlerin usullere uygun şekilde yürütülmesini sağlayacağımızdan herkes emin olsun. Sandık olan her yerde gönüllü avukatlarımız parti ayırt etmeksizin hukuki destek sağlayacak. Tüm gayretimiz, tercihi ne olursa olsun bize oy versin vermesin tüm vatandaşlarımızın oylarının güvenliği içindir. Herkes huzur ve güven içerisinde hiçbir şüpheye düşmeden oylarını kullanmalı. Oy vatandaşın, sandık güvenliği ise devletin namusudur.