Mide küçültme ameliyatlarında ‘bağımlılık’ tehlikesi
Mide küçültme ameliyatlarında ‘bağımlılık’ tehlikesi
Son dönemde aralarında ünlü isimlerin de olduğu birçok kişi mide küçültme ameliyatlarına yöneliyor. Türkiye'deki bazı uzmanlar, bu ameliyatlarla ve ameliyat sonrası dönemlerle ile ilgili kayıtlı veriler olmadığından, mide küçültmenin olumlu ya da olumsuz sonuçlarını değerlendirme konusunda tedirginlik yaşıyor. Bu ameliyatların sindirim sistemini bozduğunu ya da beslenme biçimini olumsuz etkilediğini hatta ölümle sonuçlanan vakaların gittikçe arttığını belirtenler dışında, Doç. Dr. Gül Eryılmaz bağımlılık konusuna değiniyor. Eryılmaz şu soruyu soruyor: Yeme bağımlılığı olan bir kimsede ameliyattan sonra bu bağımlılık başka konularda kendini gösterebilir mi?
Obezitenin ortaya çıkma sebepleri arasında gösterilen yeme bozukluğu ya da yeme bağımlılığı tedavi edilmediği takdirde fiziksel ve ruhsal birçok sorun yaratabiliyor. “Bu kişiler ameliyat olsa bile sonrasında farklı bir bağımlılığa yönelebiliyor” diyen Üsküdar Üniversitesi NPISTANBUL Hastanesi'nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, mide küçültme ameliyatlarını farklı bir boyutta değerlendirdi. Eryılmaz, bağımlıların bir maddeyi ya da eylemi bıraktığı durumda eğer tedavi olmazsa başka bir bağımlılığa yöneldiğini dile getiriyor. Bunun en belirgin örneğinin zayıflama ameliyatları sonrası görüldüğünü de aktaran Eryılmaz, önemli açıklamalarda bulundu.
ALKOL BAĞIMLILIĞI ORTAYA ÇIKABİLİR
Mide küçültme ameliyatları sonrasında bu hastalarda zayıflama ile birlikte başka madde bağımlılıkları örneğin alkol bağımlılıklarına giderek artan şekilde rastlanıyor. Bu nedenle bu ameliyat sonrasında hastaların psikiyatrik bozukluklar açısından rutin olarak değerlendirilmeleri gerekiyor. Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, alkol bağımlığı olan bir kişinin de bu maddeyi almadığı ve tedavi olmadığı zaman yerine esrar gibi başka maddelerin devreye alındığını belirterek, “Kişi esrar almaya başlamış ve alkol almayı durdurmuş olabilir. Burada madde arayışı yer değiştirmiştir” dedi.
BAĞIMLILIK SÜRECİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Bağımlılığın oluşmasında kişinin ruhsal özellikleri, genetik yatkınlık, çevresel faktörler, maddeye ulaşılabilirlik, aile yapısı, toplumsal çevre ve kültürel özelliklerin en önemli etkenler olduğunu ifade eden Eryılmaz, “kimler madde bağımlısı olur?” sorusuna şu yanıtı verdi: Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, madde kullanan herkes için bağımlı hale gelme riski vardır. Kullanımı emniyetli bir madde yoktur. Bağımlılığın davranışsal, sosyal, biyolojik ve genetik nedenleri vardır. Ancak hiçbir neden bağımlılığı tek başına açıklamaya yeterli değildir. Madde kullanımının bağımlılığa dönüşmesinde birçok etken olmasına rağmen, temelde biyolojik bir süreçtir. Bağımlılığın gelişmesinde beynin ödül merkezi olarak bilinen Ventral Tegmental alan, beynin muhakeme, karar verme, dürtü denetimi gibi birçok fonksiyonlarından sorumlu Frontal Korteks, duyguların yönetiminden sorumlu Amigdala, öğrenme ile ilişkili Nucleus Accumbens ve Striatum gibi birçok beyin bölgesi sorumludur.
BAĞIMLILIK NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?
Eryılmaz, bağımlılığın kısır bir döngü olduğunu söylüyor. Bireyin önce maddeye karşı merak duyduğunu ancak aynı zamanda maddenin etkilerinden korktuğunu anlatan Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, bağımlılığa giden sürecin devamını ise şöyle açıkladı: Eğer merak korkuyu yenerse “bir kereden bir şey olmaz” diyerek kullanmaya başlayan kişi bir kere denedikten sonra asla kullanmayacağını sanır. Fakat beklenen son bir türlü gelmez. Bundan sonraki aşamada kişi madde kullanımı ile ilgili sorununun olduğunu inkâr eder ve kontrolün kendi elinde olduğunu, istediği zaman bırakabileceğini sanır ve buna inanır. Çevresindekilerin uyarısı ise kişiye göre evhamdan öte bir şey değildir. Madde bağımlılığı gelişen kişiler, bağımlısı olduğu maddeleri tasarladığından daha fazla almaya başlar. Bırakmak ya da kontrollü bir şekilde kullanmak için sürekli boşa çıkan bir çaba içerisine girerler. Kullandıkları maddeleri temin etmek, kullanmak ya da etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcarlar. Bunun neticesinde de günlük işlerini aksatırlar.