Necip Fazıl'ın talebeleri Türkiye'yi yönetiyor

Necip Fazıl'ın talebeleri Türkiye'yi yönetiyor

Yazar Armağan, Necip Fazıl Kısakürek'in davasını sonraki nesle çok güzel aktardığını ve etkisinin hala sürdüğünü belirterek, "Bugün Türkiye Necip Fazıl'ın talebeleri tarafından yönetiliyor." dedi.

Yazar Mustafa Armağan, Necip Fazıl Kısakürek'in davasını sonraki nesle çok güzel aktardığını ve etkisinin hala sürdüğünü belirterek, "Bugün Türkiye Necip Fazıl'ın talebeleri tarafından yönetiliyor." dedi.

Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde, "Vefatının 33. Yılında Necip Fazıl" etkinliği düzenlendi.

Etkinlikte konuşan yazar Mustafa Armağan, bugünkü Türkiye’nin mimarları olan neslin Necip Fazıl Kısakürek'in talebeleri sayıldığını söyledi.

"Davasını kendinden sonraki nesle o kadar güzel aktardı ki etkisi hala sürüyor. Bugün Türkiye Necip Fazıl’ın talebeleri tarafından yönetiliyor." diyen Armağan, Necip Fazıl Kısakürek’in ifade gücünün şiirinden geldiğini ve insanları kalbinden yakaladığını belirterek, şöyle konuştu:

"Necip Fazıl’ın nesli yani Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin ilk yıllarını gören nesil normal şartlarda yaşayan yaşıtlarına göre on yıl yaşlanmış kabul edilir ve çok erken olgunlaşırlar. Bu da o dönemde çok büyük şairler, yazarlar, devlet adamları çıkarmıştır. Bütün zirveler aynı dönemde yetişmiştir. Necip Fazıl, Yahya Kemal, Reşat Nuri... Osmanlı’nın son ışıkları bu vesilelerle Cumhuriyete düşmüştür."

 "Konferanslarıyla Anadolu'yu fetheden adam"

Kendi döneminde, Necip Fazıl'ın konferanslarına halk tarafından büyük katılım olduğunu ifade eden Armağan, "O, Türkçenin gördüğü en büyük hatiplerden birisi. Onun konferanslarına gitmek nasip olmadı. Ama babam da dahil olmak üzere benden önceki nesil bundan istifade etti. Necip Fazıl, konferanslarıyla Anadolu'yu fetheden adam oldu." ifadesini kullandı.

Mustafa Armağan, Necip Fazıl'ın "Büyük Doğu" felsefesini başarılı ve ümitvar bir gençliğe aşıladığını ve bunun Türkiye'nin dönüşümünde önemli bir kilometre taşı olduğunu belirterek,"Kitap yazıyordu fakat Türkiye'deki dağıtım şartlarından dolayı sınırlı sayıda insana ulaşabiliyordu. Dergi çıkarınca kapatılıyordu. Necip Fazıl Kısakürek de 1940'ların sonundan itibaren Anadolu'yu karış karış gezerek bizzat insanlara kendi davasını anlatmaya çalıştı. Bunu 1970'lerin sonuna kadar devam ettirdi. O, davasıyla dünya görüşünün temsilcisi olmuştur. Bu dünya görüşünüzü bizzat kendi sesinden insanlarla paylaşmıştır." dedi.