Numan Kurtulmuş: Dünyanın hiçbir yerinde terörle demokrasi olmaz

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Dünyanın hiçbir yerinde silahla, bombayla, terörle, anarşiyle demokrasi yan yana durmaz." dedi.

Dünyanın hiçbir yerinde silahla, bombayla, terörle, anarşiyle demokrasi yan yana durmaz. Ben demokratım ama silahla bunu yapacağım, olmaz. Bomba patlatacağım, adam öldüreceğim, dağda mücadele vereceğim ama ben demokratım, olmaz. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmaz. Dolayısıyla demokrasiyle silahı, terörü, terör örgütlerini yan yana getirmek demokrasiye yapılacak en büyük düşmanlıktır. Sadece o hanımefendi için değil, terörle bu anlamda içli dışlı olan, gölgesinde resim çektiren ve irtibatları belli olanların gerçekten demokrasiye zarar verdiklerini, oy aldıkları kitlelerin de hakkını korumak yerine onların da aleyhine bir siyasi anafor oluşturduklarını görmeleri lazım.

Bunu Kılıçdaroğlu ya da bir başka birisi sakın ha üstünü örtmeye kalkmasın. Bu açıktır, tarife bile ihtiyaç yoktur. Terörle, silahla, bombayla demokrasi yan yana gelmez. Gelir diyen yalan söylüyor, gelir diyen demokrasiye en büyük ihaneti yapıyor.

"ELİ SİLAHLI BİR TERÖRİSTLE RESİM ÇEKTİREN BİRİSİNİN VARLIĞI İZAH EDİLEMEZ"

Eli silahlı bir teröristle resim çektiren birisinin varlığı izah edilemez, demokratik kurallar içerisine sokulamaz. Ama madem böyle bir şey söylüyorlar, 2017’den sonra ne olduğunu hatırlatmak isterim. Terörün niçin bölgemizde yoğunlaştığını görmeden, yani PYD’nin, YPG’nin, DEAŞ’ın, diğer terör örgütlerinin, bir takım uluslararası güçler tarafından, hatta müttefikimiz olduğunu bildiğimiz, zannettiğimiz bir ülkenin resmi dairelerinde bile onların sözde elebaşlarının nasıl ağırlandığını, onlara nasıl silah, lojistik, istihbarat, askeri destekler verildiğini bilmeden konuşmamak lazım. Herhalde bunların hepsini sayın Kılıçdaroğlu da biliyordur. Gerçi bir zamanlar PYD/YPG Türkiye karşıtı değildir, Türkiye’ye saldırı mı? Diye demeçler de vermişti.

Göçmen meselesini sadece bir sebep olarak görmemek lazım. Göçmen meselesi birçok ekonomik, siyasi faktörün oluşturmuş olduğu sonuçlardan birisidir. Mesela dünyada bu kadar çok gelir dağılımı adaletsizliği varken, insanların yüzde 0,73’ü dünya zenginliğinin yüzde 70’ine sahipken, yüzde 70’i ise sadece yüzde 3’üne sahipken, Asya’nın Afrika’nın adını koyalım, gariban insanlar yarım bardak temiz su bulabilmek için bir yerlere göç etmek mecburiyetindeyken siz göçmen meselesini engelleyemezsiniz.

İsterseniz çelik duvarlar örün her tarafa ama buna rağmen önleyemiyorsunuz. Birinci sebebi bu.

İkincisi iç çatışmalar. İşte Afganistan, Irak, Suriye önümüzdedir. Suriye’deki, Irak’taki bu çatışmalar olmasaydı milyonlarca insan, Suriye nüfusunun neredeyse yarısı Suriye’den göç etmek zorunda kalır mıydı? Yabancı işgaller olmasa çok net söylüyorum, önce Rusya arkasından ABD Afganistan’ı işgal etmemiş olsaydı bugünkü Afganistan’ın sorunlarından hiçbirisini konuşmayacaktık.

Eğer Amerika Irak’ı işgal etmemiş olsaydı, Irak’taki bu sorunların hiçbirini konuşmayacaktık. Bir taraftan işgaller, bir taraftan iç çatışmalar, bir taraftan bu bölgede bir de son 20 yılda özellikle denendi, önceden de vardı ama adı başkaydı, vekalet savaşları adı altında ortalığı karıştırmaya çalıştılar. Bunu hatta bir dış politika aracı haline getirdiler. Bütün bunları üst üste koyun. Bu gariban ülkelerin insanları hayatta kalmak için, çocuklarını bir şekilde hayatta tutabilmek için göç etmek mecburiyetindeler.

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir döneminde bu kadar yüksek oranda, içerisine kabul etmiş bir millet yoktur.