Obezite Ameliyatla Çözümlenebilir mi?
Obezite Ameliyatla Çözümlenebilir mi?
Obezite Ameliyatla Çözümlenebilir mi? Birçok obezite hastası bu sorunun cevabını merak ediyor. Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Uzmanı Op.Dr.Murat Üstün çok merak edilen bu konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Üstün ; "Obezite cerrahisi 50 yılı aşkın süredir uygulanmasına rağmen son yıllarda laparoskopik (kapalı) cerrahi yönteminin ‘güvenli ve konforlu’ sonuçları sayesinde, giderek yaygınlaşan bir tedavi seçeneği haline geldi. Günümüzde, uzmanlaşmış cerrahlar ve merkezler tarafından son derece düşük risklerle (binde 2) yapılabilen bu ameliyatlar, karın açılmadan gerçekleştiriliyor. Özellikle diyetin işe yaramadığı morbid obez hastalarda çok başarılı sonuçlar elde ediyoruz." dedi. Obezite cerrahisi kilo vermeye nasıl yardımcı olur? İşte Murat Üstün'ün konuya ilişkin açıklamalarından öne çıkan mesajlar... Dünyada ve ülkemizde giderek artan sayılarda uygulanan bu ameliyatlar, genel olarak iki mekanizmayla işe yarıyor; Midenin boyutunu küçülterek, yiyebileceğiniz yiyecek miktarını kısıtlama veya sınırlandırma, İnce bağırsağın bir kısmını “atlayarak” (sindirim sistemi boyunca yiyeceklerin izlediği yoldan çıkararak), besin maddelerinin bağırsaklardaki emilimini sınırlandırma. Tüm yöntemlerin, obezitenin yol açtığı Tip2 diyabet başta olmak üzere, yandaş hastalıklar üzerinde çok olumlu, iyileştirici etkileri var. Sağlığımız için önemli bir tehlike oluşturan yüksek kan şekeri seviyeleri, eşlik eden hipertansiyonun da etkisiyle özellikle damar duvarlarında ve sinirlerde tahribata ve başka önemli sorunlara yol açıyor. Bu hastalarda uygun yöntem seçimiyle hem diyabete bağlı hasarlar, organ kayıpları, hem de bunun yarattığı ekonomik yük ortadan kaldırılabilir. Şeker ameliyatı diye bir ameliyat yok Obezite cerrahisinde halen “ideal ameliyat” denebilecek bir yöntemden bahsedemeyiz. Her hastaya bireysel ve uygun çözümler önerilmesi, hastanın hem hazırlık hem de takibinde bir takım çalışması yürütülmesi başarının olmazsa olmaz unsurlarıdır. Ayrıca bir ameliyat türünün yaygın kullanıma girebilmesi için, dünyanın pek çok yerindeki merkezlerde denenerek sonuçlarının yayınlanması ve üzerinde hem fikir olunması gerekir. Ancak ülkemizde son yıllarda “şeker ameliyatı” diye bazı ameliyat türleri ortaya çıktı. Oysa hemen her ameliyat türü diyabetin tedavisinde, farklı derecelerde etkindir ve böyle bir ad kullanılması uygun değildir. Tıpta temel ilkemiz “önce zarar verme” ilkesidir. Yani, mümkün olduğu kadar en az girişimle en etkili sonuca ulaşmak esastır. Bu açıdan bakıldığında da, şeker ameliyatı olarak sunulan ve çok büyük bir girişim olan bazı ameliyatların bu şekilde tanıtılmasını camia olarak doğru bulmuyoruz. Obeziteyle mücadelede yeni yöntem… “Laparoskopik Sleeve – Loop Bibartitisyon” Tip 2 diyabeti tedavi etmek için umut vaad eden yeni bir metabolik ameliyat yöntemi uyguluyoruz. Obezite cerrahisinde tüm yöntemlerin avantaj ve dezavantajları incelenerek geliştirilen ve diyabet tedavisinde en az diğer kompleks ameliyatlar kadar etkili olmasının yanı sıra, özellikle başarısız tüp mide hastalarında ikinci ameliyat olarak da kolayca uygulanabilecek bir yöntem. Bütün ameliyatların dezavantajlarını nasıl ortadan kaldırabileceğimiz konusunda yapılan araştırmalarla geliştirilen bu ameliyat, ideal bariatrik ve metabolik ameliyat olmaya çok yakın görünüyor.
Gerek diyabet, gerekse obezitenin gelişiminde temel dengesizlik, foregut(bağırsağın ilk kısımları) ile hindgut(bağırsağın son kısımları) arasındaki beslenme dengesizliğidir.
Kısacası, modern toplumlarda yüksek kalorili ve yüksek glisemik indeksli işlenmiş gıdaların fazla tüketimi foregut hiperalimantasyonuna (aşırı beslenmesi) ve hingut hipoalimantasyonuna (yetersiz beslenmesi) yol açmaktadır.
Günümüzde tüm metabolik ameliyatlar bu dengesizliği düzeltme prensibiyle geliştirilmiştir. 12 yıl önce tek başına etkili bir ameliyat olarak işe yaradığı kabul edilen tüp mide ameliyatı, kısa sürede tüm dünyada neredeyse en sık yapılan obezite ameliyatı oldu. Gastrik bypass ise, uzun dönemde etkinliği tüp mideden çok farklı olmadığı, aynı zamanda kör bir mide kesesinin kalmasına neden olduğu ve en önemlisi de ameliyattan sonra ömür boyu vitamin-mineral kullanma zorunluluğu gibi dezavantajları ile eleştirilen bir ameliyattı.
Sonuç olarak hastalarımıza sunduğumuz yeni teknik; Bypassın tüm bu dezavantajlarını giderirken, tüp midenin çok üzerinde bir şeker kontrolü sağlıyor, İnsülin kullanan hastalarda daha ilk haftalarda insülini bıraktırabilecek etkinlikte, Bypass ameliyatlarındaki gibi vitamin ve mineral kayıplarına yol açmıyor, Ayrıca en önemli avantajlarından biri de, daha önce tüp mide ameliyatı olan ve başarısız olan hastalarda, normalde çok güç ve riskli olan revizyon, yani ikincil ameliyatları çok daha kolay ve düşük riskli hale getiriyor. Herhangi bir ameliyata karar vermeden önce tüm diğer metodlar hakkında araştırma yapmanız ve bu seçenekleri doktorunuzla tartışmanız çok önemlidir. Son olarak, seçeceğiniz Obezite ve Metabolizma cerrahı ve merkezinin, size tüm bu seçenekleri sunabilecek deneyimli bir ekip olmasına çok dikkat etmelisiniz.