ÖZLEDİM
Berberim İhsan Ağabeyi çok özledim; çarşıdaki onbeş metrekarelik dükkanını da!. İki bilemedin üç haftada bir oturduğum o koltuktan sekiz haftadır ayrıyım. O’nu düşünemiyorum bile; bayram seyran, pazar hep ekmek teknesindeydi. Şimdilerde evinde.
Bornova’nın Büyükpark’ında dört kafeterya vardır soluklanacağınız. Favorim Down Cafe’yi özledim. Hepi topu 1 kromozom olan farklarını ‘ Nazar Boncuğu ‘ saydığımız hepimizin evlatları, garsonların kralları Barış, Şükrü ve Burak’ı özledim.
Göko, Doktor Hüseyin ve Haluk kardeşlerimle sosyal mesafeyi olduğu kadar dostluğumuzu da koruyoruz; ayrı!.. Ama Boza’yı, Nedim’i, Komutan Hakan’ı, Bülent Çetin’i ve restoranını da özledim ben birader!..
İkinci adresim gibiydi!. Kazım Dirik’ten Büyükpark’a doğru inerken sağ tarafta, nefis bahçesi ve ince mimarisiyle Atatürk Kitaplığı’nda okumayı özledim.
Hemen her daim sessiz ve sakin ama mağrurdur Dramalılar Köşkü. Bahçesinde çay içmeyi, çölyak hastası dostlarım için alış veriş etmeyi özledim.
Yürüyen Arşiv Altan Altın Ağabeyimi, Kaynana Cemal’in kıraathanesini, Halil İbraam kardeşimi, Süvari Caddesi’ni özledim.
Hafif paralanınca illa ki gider, iki tek atardık; Gandi’nin Yeri’ni özledim.
Tam merkezindedir Bornova’nın. İnanmayan gidip ölçsün!. Dün uğradım, kapalıydı!. Muhammed Ağabeyimi, küçük büfesini ve güzel sohbetini çok özledim.
Eşime dostuma sarılmayı özledim.
Hiç sevmediğim el şakalarını özledim.
Birden geliverdi aklıma; fakülte yıllarında Sedat ve Murat’la yurdun çalışma salonunda, merhum Toktamış Hocanın finalinin arifesinde ders çalışmak yerine ‘ Üç Beş Sekiz ‘ oynamayı özledim.
Aşık Veysel’de, Kordon’da, İnciraltı’nda çimlere yayılıp çiğdem çitlemeyi, Dostlar Fırını’ndan boyoz-yumurta alıp Pasaport’ta bir çay bahçesinde yemeyi, Hisarönü’nde Bülent’le kahve içmeyi, Zeyno’yla Yasemin Kafe’de muhabbet etmeyi özledim.
Kocaman laflar etmeyi bilmem, beceremem!. Bu yazdıklarım minicik, huzur dolu dünyamın kocaman bir kesitidir ama!..
İşte o minicik dünyamda her zaman yaptığım şeyleri özledim be!. Hem de çok özledim…