Prof. Ateş Kara'dan Ercüment Ovalı açıklaması
Bilim Kurulu Üyesi, Prof. Ateş Kara, katıldığı canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu. Kara, "Prof. Ercüment Ovalı'nın çabası önemli ancak öldürerek verdiğimizde vücudun cevap vermeme olasılığı çok yüksek. Bir olumsuzluk anlamında değil ama bunu aklımızda tutalım" dedi.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Ateş Kara'nın açıklamalarından satır başları:
Virüsün bulaşma şekli damlacık şekliyle, yani aslında solunum yoluyla. Yemek yemeyle, gıdayla bugüne kadar bulaştığını gösteren hiçbir bilimsel bulgu yok. Virüsün özelliği gereği pişme esnasında 60 derecede aktivitesini yitiriyor. Böyle bir şansa sahibiz. Eldivenden ziyade el yıkamaya, el hijyenine dikkat edilmeli. Özellikle pide için arkadaşlarımız su ve sabunla el yıkamalıdırlar. En kötüsünü düşünelim, pideyi aldık evimize getirdik. Mutfağa bıraktık, elimizi, yüzümüzü yıkayınca o risk bitmiş oluyor. Diyelim ki pideyi böldük, yiyoruz, hiçbir sıkıntı ama o anda elimizi yüzümüze götürmeyelim. Yemekten sonra mutlaka elimizi yıkayalım.
"Birkaç çekincem var"
Türkiye dünyada açıkçası aşının ilk uygulandığı, aşının başlangıcının olduğu ülke. Bir İngiliz bilgiyi Osmanlı topraklarından çiçek açısı uygulandığı notunu gönderiyor. Yapılan her araştırma, çaba bir başarıdır, Türkiye açısından olumludur. Her bir adım da bu bakımdan kıymetlidir. Virüsü tanıyıp, iyice öğrenip, nasıl hareket ettiğini görüp sizin neler yapabileceğinizi düşünüp attığınız adımlar önemlidir. Bilim insanı olarak birkaç çekincem var. Aşıları yaparken genelde şöyle bir yöntem izlenir; vücuda virüsü göstermek. Ama öğrenirken bedel ödemeden öğrenmesi. Koronavirüsü o kadar zayıflatmamız, o kadar öldürmemiz lazım ki, zarar vermesin. Sokaktaki vahşi koronavirüsle karşılaştığında 'ben seni tanıyorum' diyerek etkisizleştirsin.
"Ercüment Ovalı'nın çabası önemli ama sonuç almama ihtimali çok yüksek"
Bizim savunma sistemimiz koronavirüslere karşı çok etkili bir cevap vermiyor. Bazı virüsler vardır, vücut ona bakar, 'bu çok önemli problem değil çok da ciddiye almayayım' diyebiliyor. Koronavirüsü zayıflatıp da verdiğimizde vücudumuzun cevap vermeme oranı yüksek. Prof. Ercüment Ovalı'nın çabası önemli. Ancak öldürerek verdiğimizde vücudun cevap vermeme olasılığı çok yüksek. Bir olumsuzluk anlamında değil ama bunu aklımızda tutalım. Koronavirüslerin özellikle yeni koronavirüsün hayvanlarda tam olarak nasıl seyrettiğini bilmiyoruz. Hayvan deneyini nasıl yapacağımızı, çıkacak sonucun insanlar için geçerli olup olmayacağını bilmiyoruz. Sayın Ovalı onu deneyecek ama denediğinde sonuç alamama ihtimali yüksek. Güzel bir nokta, iyi haber ama çok ciddi anlamda kısıtlayıcılığı var.
Biz bazı virüs ve bakterileri biliyoruz. Onlara soruyoruz, 'ne istersiniz' diyoruz, tabii mecazi anlamda söylüyorum. Biz virüsün, bakterinin ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Şimdi stüdyodaki kameraman arkadaşımıza, Volkan'a şunu soruyorum, 'Volkan Milli Piyango'nun büyük ikramiyesini her sene 1 Ocak'ta sana vereceğiz, artı Boğaz'da sana yalı vereceğiz, dünyanın en iyi yerinde sana ev alacağız, özel uçak alacağız' diyorum. Volkan hala kayıt yapıp, beni kameraya çekmeye devam eder mi? Mikroorganizmaya diyoruz ki, 'ne istiyorsun', o da 'hızla çoğalmak istiyorum' diyor. Biz de ona gıdaları veriyoruz, hızla çoğalıyor. Çocuğuna, torunlarına gıdayı veriyoruz. Sonra silahları bırakıp, tembelleşiyor.Biz bazı mikropları bunu yaparak vücuda veriyoruz. Silahı olmadığı için artık bir şey yapamıyor. Ondan sonra silahlısı gelse de onunla çok kolay başa çıkabiliyor vücut. Bazılarını bu şekilde zayıflatamıyoruz. Öldürüp veriyoruz. O aşıları birkaç defa.
Şöyle bir problememiz var, uygulandığı zaman vücut gerçekten bunu tanıyıp, ceva verecek mi bilmiyoruz. Ölü kullanmak avantaj olabilir ama hiç cevap vermediği için yanına acaba başka bir şey eklenebilir mi düşünülüyor. Cevap alma ihtmilalleri düşük olacak, ama bunların hepsi bir adımdır.
Aşılarda sadece etkili olmasına bakmıyoruz. İstediğimiz en önemli şeylerden biri etkili olsun aynı zamanda güvenilir olsun. Siz A aşısını da yapsanız, B'yi, C'yi de yapsanız bunların hepsi için güvenlik süresi lazım. Bunların hiçbirisinde 6 ila 8 aydan önce sonuç vermesi mümkün değil...
Plazma tedavisi açıklaması
Plazma ile bir silah vermeye çalışıyoruz. Hastalığı iyileşenlerin kanlarından elde ettiğimiz plazmalardan. Burada silahı ve silahı kullanabilecek askeri vermeye çalışıyoruz. Ama bunlar zor işler. Uygulamaların bireysel, kişiye özgü olması gereken işler. Bugünden yarına sonuç alınabileceğini düşünmüyorum.
"Mesafeyi korumaya uzunca bir süre devam edeceğiz"
Öncelikle aramızdaki mesafeyi korumaya uzunca bir süre devam edeceğiz. 1 metre kuralı devam edecek. Maskeyi ne zaman bırakacağız? Dikkat ederseniz ilk dönemlerde 'maske kullanın' dememiştik, çünkü vaka sayısı azdı. Vaka sayısı belli seviyeye gelince, asemptomatikler de belli seviyeye gelince maskeyi önerdik. O nedenle Ankara için farklı, İstanbul için farklı, benim güzel kasabam Niksar için farklı olacak. Buna bölge bölge karar vermemiz gerekecek.
Hiçbir şeyin tıpta tek kuralının olduğunu söyleyemeyiz. İtalya'nın yaşadığı sıkıntı şöyle oldu. İtalya'da genel anlamda çok iyi doktorlar var. Ama sizin hizmet verebilme kapasiteniz var. Aynen seller gibi. Karadeniz'de yağan yağmuru bütün yıla yayarsanız hiçbir zaman sel olmaz. Ama onu bir güne yayarsanız sel olur. Ülkenizin nüfusuna göre planlama yaptığınızda, hastalık bir anda on binlerle karşınıza gelince hiçbir hastane buna hazır olamaz. Türkiye'de doktor, hemşire, yardımcı personeli çok ciddi anlamda eğitim aldı. Çok güçlü bir eğitim. Biz bunu yurt dışına gidince görüyoruz. Türkiye'den gidip de yurt dışında başarılı olamayan hiçbir doktorumuz yok. Eğitim bugünden yarına olan bir şey değil. O kadar kuvvetli hocalarımdan eğitim aldım ki, herşey hocalarımın sayesinde. Bir doktor için 15-20 yıl gerekiyor.
Bugün Türkiye'de en başta desteklenmesi gereken yerler tıp fakülteleridir. En güçlü olması gereken yerlerdir.