RABBİMİZ BİZDEN NE İSTER..
İnsanız ve etrafımız hep isteklerle dolu. Ebeveyn evlatlık ister, eş partnerlik ister, evlat anne-babalık ister, mal bakım ister, iş emek ister, dostluk sadakat ister, halk hizmet ister, devlet uyum ister, suç adalet ister, daha saymakla bitiremeyeceğimiz isteklerle dolu bir yaşam içindeyiz. Bu isteklere ne kadar olumlu dönüşler yaparsak, bize olan geri dönüşümleri de o kadar güzel olur.
Sosyal yaşam ağı olan bu döngülü zamanın her isteğine kulak verir ve onları anlamaya gayret ederiz. Bunun toplumca anlaşılması için de, filimler yayınlar,kitaplar yazar, oturumlar da konuşma programları düzenler, böylelikle insanları bilgilendirme hassasiyeti gösteririz..
Peki hiç düşündük mü ? Rabbimiz bizden ne ister ? Her beşerin bir isteği olur da, her şeyi yoktan var eden Rabbimizin bizlerden istekleri olmaz mı?
Şöyle bir pencerenizi açın, gökyüzüne bakın, mavi ve beyazın karışımını izleyin o sanatsal hatları fark edin, bulutların hareketlerini ve bir yön doğrultusundaki yüzmelerini gözlemleyin. Bir zaman içinde sürüklenip, tekrar aynı istasyona geldiğini ve hiç şaşmadığını anlayın. Her bir hareketinin her bir aşamasının, bir sistem doğrultusun da nasılda çalışmakta olduğunu hissedin.
Peki, bu devasa sanat bizlere neden gösterilir ? İşte bu noktada yine yüce kitabımız olan, Kur’an-ı Kerim’imizi elimize alalım ve dinleyelim, bakalım neler anlatacak bize..
Ali İmran süresi 190-191. Ayetler..
‘‘Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde; akıl sahipleri için elbette ayetler vardır..
Onlar ki; ayakta, oturarak ve yanları üstü yatarken Allah´ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Rabbimiz; Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pak ve münezzehsin. Bizi, o ateş azabından koru.. ’’
Evet, ayetlerden de anlaşıldığı üzere, Rabbimiz bizden düşünmemizi, bu mucizevi düzenin farkına varıp, onun rızasını her halimize yansıtmamızı, ve bol tefekkür edip, Rabbimizi tüm noksan sıfatlardan beri görüp, tüm mükemmel sıfatların onda olduğunu itiraf ederek, Rablığını yüceltmemizi, Bu netice sonucu hiçbir şeyin boş ve gayesiz yaratılmadığını anlayıp, kulluk vazifelerimize sarılmamızı ve Ahret yurdunda şuan yaratılmış olan cehennem azabından koruyacak olanın yalnız Allah’ımızın olduğunu bilip, sığınmayı da ondan talep etmemizi istemektedir.
Tabii açıklaması sadece bunlarla sınırlı değildir. Daha nice ehli sünnet tefsir alimlerimizin, bu güzel ayetleri bizlere aktardığı tefsirlere de göz atarsak, ne kadar derin manaları olduğunu anlarız.
Hiç bir şey boş değil ve hiç bir şey gayesiz değildir. Bu pandemi döneminde kapıların ardında kalmamız beklide biraz soluklanıp, düşünmemiz içindir. Bir kaderin çizgisinde hareket ettiğimizi anlamamız içindir. Çaresizliğimizi görüp, bazen hiçbir şey yapamadığımızı hazmetmemiz içindir. Ve en önemlisi de Rabbimizin bizden neler istediğini düşünüp, kulluk vazifelerimizi idrak ederek, günde beş kere huzuru ilahiye de secdeye kapanmamız içindir. Ellerimizi semaya açarak, Yüce Rabbimizin ilahlığını fark edip, yalvara, yakara duaya sarılmamız içindir.
Bu içinler hiç bitmez. Fakat, birde bu sayfadan okumak lazımdır. Korkmadan, yargılamadan, nemelazımcılık yapmadan, hayat kitabının bu tarafını da okumak gerekmez mi?
Bol huzurda, sevgi saygı ve sağlıkla kalın…