Soylu, kiliselerin ibadete açılmasına ilişkin açıklama yaptı
İçişleri Bakanı Soylu, camilerin açılmasının ardından kiliselerin de ibadete açılmasına ilişkin Patrik ve diğer azınlık cemaatlerinin liderleriyle görüşüldüğünü söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya üzerinden katıldığı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı.
Soylu, demokrasi anlayışını dünyada en iyi yöneten ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirterek isteyen herkesin parti kurarak siyasete ortak olma özgürlüğünün olduğunu söyledi.
Bakan Soylu, İçişleri Bakanlığı olarak toplumsal bütünlüğe zarar verecek gelişmeleri yakından takip ederek hukuk çerçevesinde gereken işlemleri yaptıklarını ifade etti.
Türkiye'nin zamanında aldığı önlemler sayesinde virüsle mücadelede önemli bir başarı elde ettiğini hatırlatan Soylu, bu tablonun dünyanın birçok ülkesi tarafından örnek gösterildiğini vurguladı.
Corona virüsle mücadele kapsamında sokağa çıkmaları kısıtlanan vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için kurulan Vefa Sosyal Destek Gruplarının çalışmaları hakkında bilgi veren Soylu, "Bugüne kadar 14,5 milyon eve gidildi. 3 milyon 600 bin kişinin, seyahat izinlerine ilişkin talepleri karşılandı, 4 milyon 500 bin kişinin maaşı evde teslim edildi.
7 milyon 600 bin 65 yaş üstü ve kronik hastaların evine gidildi. Bunlar önemli faaliyetler, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir örnek yok. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir faaliyet. Dünyada, 'yaşlılar ölsün' denildiği bir dönemde, Türkiye bambaşka bir tablo ortaya koydu. Devlet, yaşlılarımıza memur edildi ve onlar ne istedilerse gereği yapıldı" diye konuştu.
Bakan Soylu, corona virüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 2,5 aydır toplu ibadetin kısıtlanmasının ardından ilk cuma namazının kılındığını anımsatan Bakan Soylu, 45 bin 571 cami ve 5 bin 264 açık alanda namaz kılındığını söyledi.
Kiliselerin de ibadete açılmasına ilişkin Patrik ve diğer azınlık cemaatlerinin liderleriyle görüşüldüğünü bildiren Soylu, şöyle devam etti:
"Arkadaşlarıma dedim ki biz bunu yaptık camilerde ibadet başladı, peki kiliselerde ne olacak? Hemen arkadaşlarımız bir telefon diplomasisi kurdular. Bu konuda nasıl adım atmalıyız, neler yapmalıyız? gibi hem Sayın Patrik ile konuştular hem diğer azınlık cemaatleriyle konuşmak için çaba sarf ettiler. Zannediyorum yarın sabaha orada bir hazırlık, 'kendiniz ne yapmak istiyorsunuz, nasıl bir adım atabiliriz, bu konuda neler yapabiliriz?' gibi.
Bu toprakların kendine has bir kültürü var ve biz bu kültürü devam ettirmekle mükellefiz. Bu bizim için büyük bir zenginlik, aynı zamanda dünyaya karşı da kendi adımıza ortaya koyabileceğimiz büyük bir anlayış. Bu, birbiriyle beraber olabilmeyi anlatabilen önemli bir duruş. Bunu Türkiye kaybetmemeli. 1453 ve akabinde kaybetmemiş tam tersi orayı oluşturmuş. Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle bu azınlık cemaatleriyle olan muhabbetini ve bu konudaki yaklaşımını görünce büyük bir devletin bu konuda ortaya koymak zorunda olduğu süreci de esas itibariyle anlıyorum."
CAMİ HOPARLÖRLERİNDEN MÜZİK YAYINI
Bakan Soylu, İzmir'de cami hoparlörlerinden yapılan müzik yayınının teknolojik bir mesele olmadığını, ilkel bir yöntemle yapıldığını belirterek "Mübarek bir ayda herkesin kendisini, kendi dini inancıyla bulmak istediği bir ayda elbette ki bir provokasyon. Bu provokasyonu yapanı arkadaşlarımız arıyorlar, bulacaklardır. Bu provokasyonun müsebbipleri apaçık ortada" dedi.
Yaşanan olayın geçmiş dönemlerin siyasi bir taktiği olduğunu bildiren Soylu, "Türk siyasetinin bunu çok üzerine çıktığı kanaatini taşıyorum. Burada devlet olarak bizim üzerimize düşen görev, sorumluları bulmaktır. İki gün önce bir Ermeni kilisesinin kapısındaki haçı almaya çalıştılar, hemen bulduk ve yargının önüne çıkardık" diye konuştu.
ASAYİŞ RAKAMLARI
Corona virüsle mücadele sürecinde de kamu düzeninin sağlanması için kolluk kuvvetlerinin özveriyle görev yaptığını anlatan Soylu, virüsün Türkiye'de görülmesinden önceki 60 gün ile sonraki günler kıyaslandığında evde kadına yönelik şiddet oranının yüzde 12 azaldığını, kadın cinayetlerinin ise yüzde 38 düştüğünü açıkladı.
Emniyet ve jandarma güçlerinin son yıllarda asayiş başta olmak üzere birçok alanda başarılar elde ettiğini vurgulayan Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"15 Temmuz'u milat kabul edersek Türkiye'deki hırsızlık günlük 281'den 126'ya düştü. Bu, Türk polis teşkilatının başarısıdır. Mafya, organize suç çeteleri neredeler? Burası Türkiye, herkes kurallara uymakla mükelleftir. Kurullara uymayanları uyar hale getiririz. Devletten büyük bir güç yoktur, herkesin bunu kabul etmesi gerekiyor, acımayız da.
15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de 232 organize suç çetesi çökertildi. Kaçak sigara miktarı yüzde 21'den 2'ye düştü. Mal varlığına karşı işlenen 9 suç var. Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar bu suçların yüzde 38'i aydınlatılıyordu. Şu an yüzde 54'ü aydınlatılıyor. Uyuşturucuya bağlı ölüm sayıları 2016'da 920, 2017'de 941, 2018'de 657, 2019'da ise yaklaşık 375. Polis ve jandarma tarihinin en başarılı dönemi olduğu söyleniyor. Bunu rakamlar da gösteriyor."
Soylu, terörle mücadelede de benzer bir tablonun söz konusu olduğunu aktararak "Şu an dağdaki terörist sayısı 469. Yılbaşından bugüne kadar örgüte Türkiye'den katılanların sayısı 16. İkna ile örgütten kopardığımız kişi sayısı ise 76" bilgisini paylaştı.
Polis ve jandarma teşkilatının disiplin anlayışı üzerine kurulduğunu belirten Soylu, geçen yıl yaklaşık 500 polisi disiplinsizlik nedeniyle ihraç ettiklerini, 12 bin 500 emniyet personelinin ise disiplin sürecinden geçtiğini bildirdi.
3600 EK GÖSTERGE
Bakan Soylu, bekçilerin göreve başlamasıyla asayiş olaylarından azalma olduğuna dikkati çekerek "Günlük hırsızlık olayları İstanbul'da 79'dan 25'lere, Ankara'da 2, İzmir de 5'li rakamlara düşmüşse bunda bekçilerin payı vardır. Bekçilerin kimlik sorma yetkisine gelince 1966'dan beri böyle bir hakka sahipler" dedi.
Yakın bir zaman önce 3 bin kadın polisin istihdam edildiğini belirten Bakan Soylu, buna rağmen Türkiye'deki kadın polis sayısının Avrupa ortalamasına göre düşük olduğunu, bu nedenle yaklaşık 2 bin 500 kadın polisi daha istihdam etmeyi düşündüklerini söyledi.
Polislere 3600 ek gösterge hakkının verilip verilmeyeceğine ilişkin soruya Bakan Soylu, "Hükümet olarak bunu gerçekleştireceğiz. Bu konuda sözümüz var" cevabını verdi.
Bakan Soylu, istifasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmediğinin hatırlatılması üzerine, "Benimkisi bir sorumluluktu. Hükümetin üzerine Sayın Cumhurbaşkanı'nın üzerine böyle bir sorumluluk bırakmak istemedim. Şunu ifade edeyim, biz aldığımız her kararda risk üzerine karar alıyoruz. Binlerce operasyon yaptık. Bu operasyonlarda, Allah muhafaza 3-5 sivil hayatını kaybetse ne yapacağız? Bizim bakanlığımız, karar alma makamıdır. Doğru karar almak durumundayız" değerlendirmesini yaptı.