ŞÜKREDECEK ÇOK ŞEY VAR!

Şükür, üzerinde defaatle durulması gereken bir konu belki de. Şükretmenin önemi ise yadsınamaz. Nitekim yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de de fazlasıyla üzerinde durulur, şükrün. Pek çok ayette de şükretmenin önemine rastlanır.

RAHİME SÖNMEZ ŞEN rahimesonmezz@gmail.com

ŞÜKREDECEK ÇOK ŞEY VAR!

Şükür, üzerinde defaatle durulması gereken bir konu belki de. Şükretmenin önemi ise yadsınamaz. Nitekim yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de de fazlasıyla üzerinde durulur, şükrün. Pek çok ayette de şükretmenin önemine rastlanır. Ve mümin kimselere de şükretmeleri önemle hatırlatılır. Ayrıca şükredenler ile şükretmeyenlerin örnekleri verilir. Şükretmenin mahiyeti bu denli büyük iken neden halen şükürden uzak bir yaşam seçeriz? Yahut ise çok az şükrederiz?

Şükür, iman ve tevhidin varlığına olan inancının en önemli göstergesidir aslında. Öyle ki şükretme hali ‘yalnızca Allah’a kulluk etme’nin bir şartı olmuştur. Bir ayet- i kerimede şöyle geçer:

“Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah’a şükredin.” (Bakara Suresi, 172)

Şükür, Allah’a kulluğun bir nişanesidir. Şükür, Allah’a teşekkürdür bir diğer anlamda. En çok teşekkürü, en çok iyilik yapana ederiz. Bize en çok iyiliği yapan, elbette ki yüce Rabbimiz’dir. O halde O’na teşekkür etmek için neyi bekliyoruz?

Her halimiz, her anımız, her yaşadığımız için şükretmeliyiz Rabbimize. Şükredebilmeliyiz her dem. En çok iyilik ve ikram edenin yüce Rabbimiz olduğu gerçeğini; hiçbir zaman unutmamalı, bir an olsa dahi aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu nedenle ki; O’nu her an anmalı, muhabbet beslemeli ve hamd içinde çokça şükretmeliyiz.

Biliriz ki; şeytan kibirli, kıskanç ve haset olması hasebiyle kıyamete kadar kendini insanları saptırmaya, doğru yoldan, güzelliklerden ve iyi olan şeylerden uzaklaştırmaya adamıştır. Tek gayesi, insanları kulluk bilincinden ve Rabbe şükretmekten uzaklaştırmak olmuştur. Bunları göz önüne alırsak, şükretmeyen ve şükredemeyen kimselerin ne denli büyük bir gaflet ve çıkmaz içinde olduğunu tahayyül etmek hiç de zor olmasa gerek.

Zaman zaman oluyor ki, Rabbimize şükretmeyi bile bir şarta bağlıyoruz. Kendimize çok büyük yahut çok özel bir nimetin gelmesi veyahut da çok büyük sorunlarımızın çözme kavuşması gibi şartlarımız oluyor...

Oysa ne kadar çok şükretmemiz gerektiğini, durup iki dakika düşünerek ve çevremize dikkatle bakarak karar vermemiz mümkün. O zaman her anımızın bir nimet olduğunu veyahut nimetler içinde vücut bulduğunu görürüz. Şartların ve kaidelerin ne kadar yersiz ve manasız olduğunu da.

Aldığımız nefes...

Soluduğumuz hava...

Sağlıklı bir beden...

Sağlam bir vücut...

Düzen ve intizam içinde işleyen her şey...

Tüm bunlara sahip olmak ne kadar da eşsiz birer nimet, öyle değil mi?

Hayatımız, aklımız, şuurumuz, beş duyumuz ve bunlara benzer olarak bize verilen sayısız nimetler her an kesintisiz bir şekilde bize sunulmuş vaziyette. Tüm bunlar nasıl şükretmeyi gerekli kılmasın?

Her bir nimet, ayrı ayrı, şükretmemiz gerektiğini söyler bize aslında.

Derin derin düşünüp şükür içinde yaşamamızı...

Yüce Allah’ımızı anmamızı...

Nimetlerin farkında olabilmemizi...

Allah’ı anıp düşünme noktasında ne çok eksiğimiz var. Bu da çoğunlukla bir çıkmaza sürüklüyor bizi. En çok da gaflete. Hepimiz nimetlerin değerini henüz tüm bunlara sahipken bilmeyiz ve gerektiği kadar da şükrünü yapmayız nedense. Fakat tüm bu nimetler ellerimizden kayıp gittiği zaman ancak değerini anlayabiliyoruz. Yaptıklarımızın sonucuyla da o zaman karşılaşıyor ve başlıyoruz ‘ah vah’lar etmeye...

Biz insanlar her şeyin kıymetini anlayabilmek için daima şükretmeli, şükürden vazgeçmemeliyiz. Kimimiz bu fırsatı kaçırmakta ve elimizdeki her şeyin değer ve kıymetini bilememekteyiz. Hayatımızı, zamanımızı, anımızı ve saatimizi boş şeyler içinde geçirip tüketmekteyiz. İsraf etmekteyiz bir başka deyişle...

Şimdi gelin birlikte dünya koşturmacalarına biraz ara verelim, durup düşünelim.

“Yüce Rabbim ne diyor, benden ne istiyor?” diye düşünelim mesela...

Ona göre yaşantımıza ve kendimize bir çekidüzen verelim, olmaz mı?

Evet, her birimizin ayrı ayrı hengameleri var hayatında. Boş beleş yoğunlukları...

Rabbimiz bizden ne istiyor, bizlere neler söylüyor bilmiyoruz. Öylesine sağır ve dilsiziz. Bilhassa işimize gelmeyen meselelerde...

Gelin, hep beraber kulak verelim Rabbimize. Çevremizdeki ve elimizdeki nimetleri tek tek düşünelim. Ve Rabbimize teşekkür edip şükür halini her dem yaşamaya çalışalım. Zira şükredecek o kadar çok şey var ki...

Tüm yazılarını göster