Tarihte 13 Kasım
2007 - İlk kez bir İsrail Cumhurbaşkanı ,Şimon Peres, TBMM'de
konuştu.rnŞimon Peres (İbranice : שִׁמְעוֹן פֶּרֶס, doğum adı:
Szymon Perski; (d. 2 Ağustos 1923, Vişneva; ö. 28 Eylül 2016, Ramat
Gan), İsrailli siyasetçi ve 9. İsrail Cumhurbaşkanı.rnrnPeres iki
defa başbakanlık yaptı ve bir defa geçiş dönemi başbakanlığı yaptı.
66 yılı aşan siyaset kariyeri boyunca, 12 kabinede üye olarak görev
aldı.Peres, İsrail devletinin yasama organı Knesset’e 1959
Kasımında seçildi. 2006 yılının başlarındaki üç aylık bir ara
dışında 2007 yılında cumhurbaşkanı seçilene kadar görevde
bulundu.rnrnrnŞimon Peres (sağdan üçüncü) Ailesiyle birlikte
1930rnİsrail Bağımsızlık Savaşı esnasında birçok diplomatik ve
askeri görevlerde bulundu. Kariyeri boyunca Knesset’te beş farklı
partide görev aldı; Mapai, Rafi, İşçi, Gruplaşma ve Kadima. Bu
partiler arasında Gruplaşma ve İşçi Partisi için liderlik yaptı.
Peres, 1994 yılında, Yaser Arafat ve İzak Rabin’le birlikte Barış
anlaşması girişimine Dış İşleri Bakanı olarak katılmasından dolayı,
Nobel Barış Ödülü’nü kazandı.rn2007 yılı başlarında, Kadima, Şimon
Peres’i Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday gösterdi ve 13 Haziran
2007 tarihinde Knesset tarafından Cumhurbaşkanı seçildi Peres. 15
Temmuz 2007’de yemin ederek yedi yıllık cumhurbaşkanlığı görevine
başladı. Başbakanlıktan sonra cumhurbaşkanlığı görevine seçilen ilk
politikacı oldu.rn
Şimon Peres TBMM konuşması
rnSayın Cumhurbaşkanı,
Sayın Filistin Yönetimi Başkanı,
Sayın Meclis Başkanı,
Saygıdeğer Meclis Üyeleri,
Geçmişte tarih yazmış ve yazmaya devam eden Meclisinizin huzurunda
bulunmak büyük bir onurdur. rnKemal Atatürk, “kendi hayatlarımızda
mutluluğa ulaşmanın tek yolu, kendimizin değil, bizden sonra
geleceklerin çıkarlarını gözetmek” demiştir.rnTürkiye son yüzyılda
büyük bir devrim yaşadı. Eski bir imparatorluktan, güçlü bir
cumhuriyete dönüştü. Geçmişe gömülen bir varlıktan, kendisi, bölge
ülkeleri, onların dinleri ve başka dinlerden halklar için,
İsrail’in Tanrısı ile İsmail’in Tanrısı’nın yıkım değil, hayat
Tanrısı olduğunun kanıtlandığı yeni bir gelecek yaratan bir varlığa
dönüştü.
Yahudi halkının, sizlerin ülkesi, insanları ve kültürü ile
ilişkileri çok eski ve köklüdür. Benim milletim, tıpkı sizin gibi,
binlerce yıla yayılan bir tarih hafızasına sahiptir. İnanç, hafıza
ve umut Yahudi halkının varoluşunun temelleridir. Büyük acılar
çekerek yaklaşık 2000 yıl, oradan oraya savrulduktan sonra
anavatana dönüşümüz bunun delilidir. Biz, hatırlayan bir milletiz.
Biz, halkımızın başına büyük bir felaket geldiğinde, atalarınızın
atalarımıza nasıl el uzattığını hatırlıyoruz. İspanya Kralları
İspanya’da yerleşik Yahudi toplumunu, Hıristiyan inancını
benimsemek veya İber Yarımadası’ndan kovulmak arasında imkansız bir
tercih yapmaya zorlayan bir karar yayınladığında, Yahudilerin çoğu
sürgünü seçti. Fakat Avrupa ülkelerinin çoğu onları kolları açık
beklemiyorlardı. Sadece İstanbul’daki “Yüce Kapı” toplu olarak göç
etmelerine ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yerleşmelerine
geçit verdi. Burada kendi manevi hayatlarını sürdürebilecekleri ve
inançlarına göre dinlerini uygulayabilecekleri hoşgörülü bir yuva
buldular. İspanya’dan gelen Yahudiler Türkiye’de ilk matbaayı
kurduklarında bilge Sultan II. Beyazıd’tan şu övgüyü aldılar:
“Ferdinand’ın akıllı bir kral olduğu nasıl söylenebilir? Kendi
ülkesini daha fakir, bizimkisini ise daha zengin yaptı."
Ben buraya, şiddet içeren dini aşırılık dalgalarının kendi modern
kıyılarını yalamasına izin vermeyen dost ve aydınlık İslam kültürü,
Türkiye’ye, takdirlerimizi ifade etmeye geldim. Türkiye, felsefe,
sanat, bilim, mimari ve insan yaratıcılığının tüm alanlarına büyük
katkısı olmuş İslam medeniyetlerinin görkemini temsil
etmektedir.
Türkiye, bugün de, İslam kültürünün onurunu, tahrik, nefret ve
terör vasıtasıyla onun gerçek imajını bozmaya çalışanlara karşı en
ön sırada korumaya devam etmektedir. Türkiye’nin takip ettiği yolu
çepeçevre bir uyum yaratma vasıtası olarak görüyoruz. Diğer
taraftan İran – saklamayacağım – diğerleri üzerinde kendi
hegemonyasını kurmaya amaçlamaktadır. Türkiye inanca, İran endişeye
yol açmaktadır. Bu nedenle Türkiye hem Ortadoğu hem de Avrupa için
gereklidir. Benim görüşüme göre, Avrupa’nın Türkiye’ye, Türkiye’nin
Avrupa’ya ihtiyacından daha az değildir.
İsrail halkı adına, sizleri ve halkımızın rolünü ve görevini
selamlıyorum.
Saygıdeğer Meclis Üyeleri,
Buraya Filistinliler ile aramızda bir barış anlaşması yapma
çabalarına katkıda bulunmak ve Suriye’den Yemen’e kadar tüm bölgede
barış imkanlarının araştırılması için fikir alışverişinde bulunmak,
sadece dinlenilmek değil, dinlemek için geldik. Terörü kınamak
konusunda birleştik. Terörün ahlaki bir temeli yoktur. Terör bir
yıkım ve kan mesajıdır. Biz hep birlikte, terör tehlikesinden
kurtulmak ve bölgemize yeni bir ufuk açmak istiyoruz; çünkü bilim
ve teknoloji vasıtasıyla da bölgemizi yoksulluk ve düşmanlıktan
kurtarabiliriz.
Türkiye Gazze Şeridi’ni terör dehşetinden ve ateşlenen füzelerden
kurtulmasına, kaçırılan İsrail askerlerinin iadesine ve 1.5 milyon
Filistinli’nin normal hayatlarına dönmesine de katkıda bulunabilir.
Füzeler sökülür, askerler geri döner ve Gazze ve komşuları sükunet
ile tanışırlar.
Türkiye’nin, mevcut liderliği altında, siyasi barışın tesisi ve
ekonomik, yerel ve bölgesel barışın inşası için en iyi imkanlarını
kullanmaya hazır olması çok önemlidir. rnSayın Meclis Üyeleri,
İsrail Devleti’nin bu anlaşmazlığa son vermeye kararlı olduğunu
beyan etmek istiyorum. Barış, İsrail Devleti’nin çıkarlarının
başında gelmektedir. Filistin halkına ve kendisiyle Başbakanımız
arasında güvene dayalı bir ilişki oluşturmuş, etkileyici bir lider
olan Sayın Mahmud Abbas başkanlığındaki seçilmiş liderliğine saygı
duymaktayız. Bu güven ilişkisi, Türkiye’nin saygıdeğer
Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile İsrail liderliği arasında mevcut
karşılıklı güven ve saygı ile aynı şekilde siyasi sürece büyük
katkıda bulunacaktır.
Türkiye Annapolis Konferansı’nda bir ortak olacaktır. Annapolis bir
toplantısı değildir, bir gösteri de değildir. Tarafların bir barış
anlaşmasının derinliğine inecekleri ve ona bir yön, çerçeve ve ivme
verecekleri, üzerinde uzlaşılmış bir nirengi noktasıdır. rnBu,
tarihi bir başarısızlık haline dönüşmemesi gereken tarihi bir
fırsattır. Farklı dualar okusak bile gözlerimiz aynı semaya, aynı
Ortadoğu vizyonuna çevrilidir; burada tüm taraflarca saygı duyulan
ve üç kıtayı birbirine bağlayan Türkiye kendi eşsiz katkılarını
yapabilir.
Bu siyasi ufuk, İsrail Devleti’nin yanı sıra bir Filistin
Devleti’nin kurulmasına yol açacaktır. Demokratik İsrail
Devleti’nin yanı başındaki demokratik, bağımsız, refah içinde bir
Filistin Devleti, hepimize zarar veren düşmanlık ve terörün son
bulmasını mümkün kılacak ve gereksiz savaşlarda toprağın
mahvolmasını, suyun zehirlenmesini, havanın kirlenmesini ve
kaynakların ziyan edilmesini önlemiş olacağız.
Barış geçici bir menfaat değil, kalıcı bir amaçtır. Savaş gibi tek
taraflı olamaz, umut gibi çok taraflı olmalıdır.
Saygıdeğer Meclis Üyeleri,rn
Yeni bir yola giren üç ortaklı bu toplantının bir eşi daha yoktur.
Bu yeni bir umut birleşimidir.
Umuyorum ki, bu sabah üzerinde görüştüğümüz Ankara Forumu ve
programı, barış için kalıcı bir rüzgar estirecek ve bu rüzgarı
sadece zirve toplantılarında değil halklar arasında hissedilecek
bir barışa dönüştürmek için ekonomik bir enerjiyi yaratacaktır;
terör yerine kalkınma ve bilim ve teknolojinin manevi mirasımıza
zarar vermeyecek büyük bir potansiyel yarattığı yeni bir çağa
açılan bir kapı olacaktır.
Bu platformu Filistin Halkı’nın lideri, bizdeki adıyla Abu Mazen
ile paylaşmaktan mutluyum. Kendisi barışa doğru yönelen büyük bir
kişiliktir. Oslo Anlaşmasını, Washington’daki Beyaz Saray’ın
çimenleri üzerinde yapılan bir törende, o Filistin halkı, hem de
İsrail adına beraber imzaladık.rnBu anlaşma Ortadoğu’daki rutini
değiştirdi, çünkü ilk defa halkların barışa doğru ilerleyeceği bir
yol yarattı. Bu yol zor ve engellerle dolu olmakla beraber, bugün
de, iki halk için iki devlet çözümüne ulaşmak için kararlıyız.
Filistin halkı için Filistin Devleti, Yahudi halkı için Yahudi
Devleti.rnBurada, bu yol üzerinde yeni bir safhayı yaşıyoruz. Bu
eşi görülmemiş tabloda, Türkiye, kendi sistemini yaratmış olan bu
büyük ülke, bu tarihi süreçte, siyasi barışla ekonomik barışın,
gelenek ve bilimin birleştirilmesine eşsiz bir katkıda bulunarak
aktif bir manivela görevini üstlenmektedir. Türkiye artık hem ortak
hem de yapımcıdır; hem global bir mimar hem de yerel bir
mühendistir.
Türkiye ile İsrail arasındaki çok gelişmiş stratejik ve ekonomik
çıkarlar, yılda milyarlarca dolara ulaşan karşılıklı ticaret hacmi
ve nihayetinde siyasi ve stratejik ilişkilerimiz, aramızdaki cesur,
gelişen ve yararlı işbirliği için mükemmel ve istikrarlı bir temel
teşkil etmektedir. Daha az önemli olamayan bir diğer boyut ise iki
halk arasındaki vatandaş- halk- insan seviyelerindeki ilişkilerdir.
Ülkenizin güzel insanları, kültürü, doğası ve geniş sahilleri
İsrail halkının kalbini kazanmıştır. Bunun en açık ifadesi
yüzbinlerce İsrailli turistin her sene ve her mevsimde tekrar
tekrar Türkiye’ye gelmesidir.
Türk vatandaşlarının 8 yıl önce başlarına gelen deprem felaketinde
İsrail’in yardımlarını takdirle kabul ettiklerini ve Türk halkının
İstanbul’daki “Neve Şalom” ve “Beit Israel” sinagoglarında 4 yıl
önce yapılan kanlı saldırıları derinden kınadıklarını biliyorum.
Teröre karşı mücadelede bazı nüanslar olsa da ortak bir kaderi
paylaşıyoruz. rnEkselansları,
Ülkenizin şanlı geçmişinin, büyük geleceği için sadece bir önsöz
teşkil ettiğini düşünüyorum. Yahudi halkı ile Filistin halkının
tarihlerinde de, barış içinde İsrail Devleti, Filistin Devleti ve
tüm bölge için parlak bir geleceğe işaret ettiğine inanıyorum.
Gerçek dostluk, azim ve kararlılık ile, Doğu Akdeniz havzasındaki
halklar, dinler ve toplumlar arasında uzlaşma, kardeşlik ve
ortaklık için çalışacağız.
Büyük Türk şairi Cahit Sıtkı Tarancı’nın samimi sözlerini çok
severim.rn
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olasın;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
rnTürkiye, İsrail ve bütün bölge halkları arasındaki dostluk
anlaşması çok yaşasın!
Tanrı dostluğumuzu daim etsin!
Sağlıklı ve güçlü kalın!rn