Tarihte 18 Kasım
1601 - Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Haçlı
ordusunu yenerek Kanije Zaferi'ni kazandı.
rnrnKanije Savuması, 1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı döneminde,
1601'de 73 gün boyunca Kanije Kalesini kuşatan Habsburg ordusuna
karşı Osmanlıların yaptığı savunma ve karşı saldırıdır.
1600 yılında Avusturya'ya karşı ilerleyen Osmanlı ordusu Kanije
kalesini ele geçirdi. Kalenin komutanlığına Tiryaki Hasan Paşa
getirildi. Kalede 9,000 civarında bir askeri kuvvete ek olarak
cephane ve erzak bırakan Osmanlı ordusu geri çekildi. Bunu fırsat
bilen Avusturyalılar, 9 Eylül 1601'de Kanije Kalesi önlerine
geldiler. Avusturyalılar gelir gelmez, kalenin dış çevreyle olan
bağlantılarını kestiler.
Avusturya ordusu 35.000 ile 100,000 arası asker ve 47 büyük topa
sahip idi. Orduda Avusturyalıların yanı sıra İtalya, İspanya, Malta
ve Papalık askerleri de vardı. Osmanlı Ordusunda ise 9,000 yeniçeri
ve küçük çaplı 100 civarında top vardı. Bunun da yanında, az
miktarda cephane ve erzağı vardı. Ayrıca, Haçlı Ordusu kalenin tüm
dış bağlantılarını kesmiş bulunuyordu. Hasan Paşa ilk başlarda
sadece tüfek atışı yaptırdı.
rnHaçlı Ordusunun komutanı Arşidük II. Ferdinand Osmanlı ordusunun
topu olmadığını düşünüp saldırıya geçti. Bu tuzağa düşen Haçlı
Ordusu, Osmanlı ordusunun aniden bütün toplarının ateşlemesi sonucu
ağır kayıp verdi.
rnVerdiği ağır kayıptan sonra Haçlı Ordusu, daha sert bir şekilde
saldırmaya başladı. Bir süre sert saldırılara direnen Tiryaki Hasan
Paşa, artık kalenin sadece silahlarla savunulamayacağını anladı.
Bunun sonucunda, aklına düşmanın psikolojisini bozarak onları geri
çekilmeye zorlamak fikri geldi. İlk iş olarak kalenin dışında ölen
askerlerin ceplerine kurmaca mektuplar koydu. Bu mektuplarda
yazdığına göre, kalenin uzunca bir süre daha direnebilecek erzağı
ve cephanesi bulunuyor; ayrıca Belgrad yakınlarında bulunan
padişahın ordusunun her an orada olabileceği yazıyordu.
rnBu yalanları duyan Arşidük Ferdinand, zaten kale hala düşmediği
için sinirliydi, telaşlandı ve küplere bindi. Bunun sonucunda,
saldırıları daha sıklaştırdı ve sertleştirdi. Ayrıca, Hasan
Paşa'nın kellesini getirecek askere, 40 köy bağışlayacağını
söyledi. Saldırıların sertleştiğini ve sıklaştığını gören Tiryaki
Hasan Paşa, yalan mektupların kendilerine zararlı olduğunu anladı.
Ama aklına başka bir fikir geldi. Bu fikir sürekli mehter marşı
çaldırarak, sanki kalenin içinde sürekli şenlik yapılıyormuş gibi
görünmekti. Fikrini uygulamaya koyunca, Arşidük Ferdinand
sinirinden delirdi. Her yerde avaz avaz bağırmaya başladı. Bütün
askerlerini daha saldırgan yapmak için, onlara bağrıp durdu. Kanije
Kalesi'nin illaki düşmesini istiyordu.
Kuşatmanın 2. ayına yaklaşılırken, kaledeki cephane çok ciddi bir
şekilde azalmış durumdaydı. Bu durum Tiryaki Hasan Paşa'yı kara
kara düşündürüyordu. Aklına yapacak bir şey gelmemişti. Tam bu
sırada, Yüzbaşı Ahmed Ağa imdadına yetişti. Gerekli maddeler temin
edildiği takdirde, barut yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine, tüm
gerekli maddeler temin edildi ve imalata başlandı.
rnÜretilen bu barut, 2-3 hafta kadar idare etti. Ama bu barut da
bitmek üzereydi. Erzaklar da artık ihtiyaçları karşılayamıyordu.
Bir de sert kış geliyordu. Bu şekilde kalenin müdafaası imkânsızdı.
Bu Tiryaki Hasan Paşa'yı umutsuz bir şekilde düşünmeye sevk etti.
Ama aklına son bir çare geldi. O da olmazsa, bu kale düşecekti.
Gece baskını (huruç) yapılacaktı. Orduya haber salındı ve düşmana
fark ettirmeden gece baskını için hazırlıklara başlandı.
rnKuşatmanın 73. gecesi yani 18 Kasım 1601'de, Hasan Paşa ve
kurmayları dahil Osmanlı kuvvetleri Haçlılara gece baskını
düzenledi. Beklenen yardımın geldiğini sanan Arşidük Ferdinand çok
sayıdaki adamı ve muhâfızları ile kaçtı. Haçlı ordusu geride 47
büyük top, 14.000 tüfek, 60.000 çadır, 15.000 kazma kürek, binlerce
erzak ve Ferdinand'ın altın tahtı ve otağı bıraktı.
rnTiryaki Hasan Paşa'ya bu zaferi kazanınca, kendisine beylerbeyi
ünvanı verildi.