Tayyip Erdoğan: Karanlık mandacı aydın müsveddeleri

Tayyip Erdoğan: Karanlık mandacı aydın müsveddeleri

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘barış çağrısı’ metnine imza atan 1128 akademisyene, “Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız. Bunun adı müstemleke zihniyetidir, mandacılıktır” diye seslendi. Terör olayını esefle kınadığını belirten Erdoğan, “Meydanı terör örgütüne, bölücülere, yıkıcılara bırakmayız” dedi. Erdoğan, Büyükelçiler Konferansı’na katılan elçilere yemekte özetle şöyle konuştu:

İLK HEDEFLERİ TÜRKİYE

“Bizim için DAİŞ’le PKK’nın, PYD’nin, YPG’nin, DHKP-C’nin, MLKP’nin, bütün terör örgütlerinin bir diğerinden farkı yoktur. Bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi Türkiye’dir. Dünyada DAİŞ denilen terör örgütüyle Türkiye’den daha kararlı bir mücadele yürüten ve bizim kadar bedel ödeyen başka bir ülke var mıdır? Aynı şekilde bölücü terör örgütüyle mücadelemizi de kararlılıkla ve fedakârlıkla yürütüyoruz ama bunu bile anlamamakta direnen birileri var, ülkeler de var. Meydanı terör örgütüne, bölücülere, yıkıcılara bırakmamalıyız. m Kendilerine akademisyen ve araştırmacı unvanı yakıştırmış güruh çıkıyor, terör örgütünün eylemlerine karşı vatandaşlarını, toprakları savunan devletimize dil uzatıyor. Neymiş ‘hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş’. Evet, terör örgütü eylemleri yüzünden bölgede yaşayan vatandaşımızın hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor.

KÜRT SORUNU DEĞİLDİR

Bu gerçeklere rağmen kendilerine ‘akademisyen’ diyen güruh, bildiri yayınlayıp devleti suçluyor. Sadece bununla da kalmıyor, gelişmeleri takip etmek üzere yabancıları ülkemize davet ediyorlar. Bunun adı müstemleke zihniyetidir, ‘mandacılıktır.’ Türkiye, bu zihniyetin ihanetiyle yüz yıl önce de karşılaştı. O zaman da bu ülkeyi ancak yabancıların düzeltebileceğine inanan ve kendilerine yine ‘aydın’ diyen mandacı bir güruh vardı. Bugün de üstelik çoğu maaşını devletten alan, ülke ortalamasının oldukça üzerinde bir refah seviyesine sahip, sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız.

Türkiye’de Kürt sorunu diye bir mesele yoktur. Türkiye’nin sorunu terör sorunudur, Kürt sorunu değildir. Ama bu aydın müsveddeleri kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz. Sizler ne Güneydoğu’yu ne Doğu’yu, buraların adresini bilemeyecek kadar karanlıksınız ve cahilsiniz.

HAK ETTİKLERİ CEZA

Bizim için terör örgütü mensupları neyse onların ağzıyla konuşanlar da aynıdır. Türkiye son terörist silahını bırakana veya etkisiz hale getirilene, terör örgütü tamamen çökertilene kadar bu mücadeleyi sürdürecektir. Bu sözde akademisyenlerden izin alacak halimiz yok. Bunların haddini bilmesi lazım. Hükümetimize, bakanlıklarımıza, tüm kurumlarımıza çağrıda bulunuyorum. Bu devletin ekmeğini yiyip de bu devlete düşmanlık eden herkes, en kısa sürede hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır. Hiçbir kurumumuzda, ülkesinin bütünlüğüne, milletinin birliğine karşı tavır içinde olan kamu çalışanı olamaz. Buna kesinlikle müsaade edemeyiz.

Paralel devlet yapılanmasının kurduğu okullar, geliştirdiği ticari ilişkiler kendi malı değildir. Bunların hepsi bu ülkenin ve bu milletin imkânları ile tesis edilmiştir.”

BUYUR GEL, GÖR

“YABANCI akademisyenlere benim bir teklifim var. Ben kendilerini Türkiye’ye davet ediyorum. Buyursunlar, Türkiye’ye gelsinler, öyle kuru kuruya imza atmakla olmaz. Gel Türkiye’ye. Güneydoğu’da, Doğu’da ne oluyor ne bitiyor, bunları kendilerine anlatmaya hazırız. Türkiye’deki sorunun, devlet tarafından hukukun çiğnenmesi mi yoksa terör örgütünün vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini gasp etmesi mi olduğunu gelsinler kendi gözleriyle bizzat görsünler. Mesela, ABD Büyükelçimiz, daha önce de Türkiye’nin terör örgütüne yönelik operasyonlarıyla ilgili açıklama yapan (Noam) Chomsky’i davet etsin. Kendisini bölgede misafir edelim. Gerçekleri bu akademisyen sıfatlı beşinci kol elemanları aracılığıyla değil kendi gözleriyle görsün.”