Torunu, Mehmet Akif Ersoy'un Almanya'daki ses kayıtlarını arıyor

İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon, dedesinin Almanya'da yaşarken Hintli Müslümanlara verdiği vaazların ses kayıtlarına ulaşmak istediğini söyledi.

İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon, dedesinin Almanya'da yaşarken Hintli Müslümanlara verdiği vaazların ses kayıtlarına ulaşmak istediğini söyledi.

Argon, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dedesinin veterinerlik eğitimi için gittiği Almanya'nın Berlin şehrinde 1915 yılında Hintli Müslümanlara verdiği vaazların kayıtlarının bulunduğunu öğrendiğini belirtti.

Dedesinin Almanya'da Hintli Müslümanlara vaaz vermesi için çağrıldığını ifade eden Argon, "Hintli Müslümanlara, halifelerine karşı savaştıklarını anlatmış. Kulağımıza geldi ve müracaat ettik, bu vaazlara ait plakların nerede olduğunu öğrenelim dedik." diye konuştu.

Girişimleri doğrultusunda, 5 ay önce Türkiye'nin Berlin Konsolosluğundan arandığını ve bu kayıtlara ulaşılamadığının söylendiğini aktaran Argon, şöyle konuştu:

"Çok iyi Osmanlıca, Arapça bilen birilerine ihtiyaç olduğu söylendi. Koca Almanya'da arşivlere girebilecek iyi Almanca, Osmanlıca bilen birileri yok mu? Fakat bu ses kayıtlarına ulaşılacağına dair bazı kaynaklardan haber alıyoruz. Böyle bir şey olursa millet olarak, ben torunu olarak da çok mutlu olurum. Sesini duyarım. Çok ateşli vaazlar verirmiş. Konuşması çok düzgün ve sesi vaaz verirken çok yükselirmiş."

Dedesinin Almanya'daki eğitimi sırasında sürekli ülkesinin sorunlarıyla meşgul olduğunu anlatan Argon, "Dostlarına, 'Biz niçin bu kadar ileriyken bu kadar geri kaldık? Ben artık geri dönmek istiyorum, ezanları özledim. Burada öğrendiğim fenni dönerek bir an önce yurdumda anlatmak istiyorum' dermiş." dedi.

Selma Argon, dedesinin son günlerini geçirdiği Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanındaki odanın müze haline getirilmesinin yerinde olacağını belirterek, "Kapısında, 'Mehmet Akif Ersoy bir sürede burada yaşadı' diye yazıyor ama binada hala uzun zaman kaldığı oda bulunamadı. Oraya kimseyi sokmuyorlar. Ben bile içeri giremedim. Hiç olmazsa kaldığı oda müze olabilir. Madem ki orada bir süre yaşadı, onu anacak bir yer, gençlerin Safahat'ı okuyacakları bir müze haline getirilebilir." değerlendirmesinde bulundu.