Tunceli Belediye Başkanı Maçoğlu'ndan regl izni açıklaması

Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, kadın çalışanlarına ayda bir gün regl izni tanınması hakkında, “Benim değil, Kadın Meclisi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun aldığı bir karar bu. Kadın arkadaşlarımız bunu bir ihtiyaç olarak görmüş ve bu yönde karar vermişse, ben bunu hak mıdır değil midir diye tartışmam” diye konuştu.

Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, kadın çalışanlarına ayda bir gün regl izni tanınması hakkında, “Benim değil, Kadın Meclisi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun aldığı bir karar bu. Kadın arkadaşlarımız bunu bir ihtiyaç olarak görmüş ve bu yönde karar vermişse, ben bunu hak mıdır değil midir diye tartışmam” diye konuştu.

Tunceli’nin Ovacık ilçesindeki belediye başkanlığı döneminde başta kooperatif üretimi olmak üzere icraatlarıyla dünya çapında tanınan ve son seçimlerde Tunceli Belediye Başkanı seçilen Fatih Mehmet Maçoğlu, göreve geldikten sonra belediyenin kadın çalışanlarına ayda bir gün regl izni tanıdı.

Milliyet'ten Ceyda Ulukaya, konuyla ilgili Maçoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdi.

İşte o röportaj:

Sizi Ovacık’taki kooperatifle tanıyoruz ama şimdi de regl izni geldi. Bu karar nasıl alındı?
Aslında üretim meselesinden başlarken, tüm canlıların eşit şekilde yararlanacağı gıda üretimini hedeflemiştik. Bu da, kadına, erkeğe, hayvana, bitkiye, canlı olan her şeye hizmet. Bu hizmet, sosyalist bir anlayışın ürünü. Yerel yönetimlerin buradaki rolü, birlikte emek veren insanların yönetimde söz sahibi olabilmesini getirir. Regl izni de, belediye meclislerimizden Kadın Meclisi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun aldığı bir karar. Benim aldığım bir karar değil. 

Siz de kararı onayladınız?

Direkt talimat olarak görüyoruz onların aldığı kararı. Tartışmaya bile açmıyoruz.

Kararı aldılar ve size bildirdiler yani?
Aynen öyle. Bu kararı aldıklarında ben Londra’daydım zaten. Karar alındı ve bildirildi, bu kadar.

Siz nasıl karşıladınız bu kararı?

Ben toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan biriyim. Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde kadının birçok konuda geriye itildiği, yok sayıldığı, bırakın siyasette var olmayı evden çıkmasına bile farklı bakıldığı bir dünyada onun en az erkek kadar eşit olduğunu ve karar mekanizmalarında yer alması gerektiğini göstermek adına bu kararın önemli olduğunu düşünüyorum. O yüzden bir tepkim olmadı.

Peki tüm meclis kararlarına böyle mi yaklaşıyorsunuz?

Bünyemizde birçok meclis ve komisyon var, her birimin temsilcilerini bir araya getirecek şekilde bir Halk Meclisi oluşumuna doğru gidiyoruz. Tüm bu meclislerin aldığı kararlar Halk Meclisi’nde tartışmaya açılır ama Kadın Meclisi’nin kararları tartışmaya açılmaz, direkt uygulanır. Tabii ki temel hak ve özgürlükler çerçevesindeki kararlardan bahsediyoruz.

Regl iznini de temel hak olarak kabul ediyorsunuz bu durumda?

Kadın arkadaşlarımız kendi içerisindeki tartışmalar sonucu bunu bir ihtiyaç olarak görmüş ve bu yönde karar vermişse, ben bunu hak mıdır değil midir diye tartışmam. Kadınlar kendisiyle ilgili bir karar aldığı andan itibaren, bunu tartışmaya bile açmak doğru değildir. Biz siyaseten kadının beyanını esas kabul ederiz.

İhtiyaçsa aynı zamanda hak mıdır?

Tabii ki. Biz temel hak ve özgürlüklere ihtiyaç anlayışıyla bakarız. Nasıl ki, su, hava, gıda, barınma, eğitim, sağlık ihtiyaç üzerinden değerlendirilip hak olarak görülüyorsa kadınlar ya da başka grupların, kendisiyle ilgili, yaşadığı ortam veya koşullarla ilgili aldığı kararlara da böyle bakarız. O yüzden regl izni de böyle bir karardır. Bunu da o kararı alanlarla konuşmanız daha doğru olur diye düşünüyorum.

Regl izniyle kadın hakları konusunda çok sembolik ve önemli bir ilk adım atmış oldunuz. Bu anlamda siz kendinizi feminist addediyor musunuz?

Hayır ama şöyle, cinsiyet eşitliğini bozan hiçbir durumu doğru bulmam. Feminizmle ilgili çok bilgim yok açıkçası ama sosyalist biri olarak benim algıladığım şey eşitlik. O noktaya gelene kadar da, hayatta dezavantajlı durumda olan her gruba pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine inanıyorum. Ne zaman ki hepimiz eşit olduk, o zaman kimse kimsenin önüne geçmesin. Ama ülkemiz için konuşuyorsak, belki bu noktaya 50 yıl sonra ulaşacağız. Çünkü erkek egemen yapının kadını özel mülkü olarak gördüğü bir anlayış var. Böyle düşünülen bir toplumda, kadının kendisini özgürleştirmeye giden yolda alacağı kararları tartışmaya açmadan desteklemek lazım. Bu, tüm cinslerin eşit olduğu dünya için gereken mücadelenin bir parçası. Benim bir sosyalist olarak algıladığım bu. Söylediklerim doğrudur anlamında da söylemiyorum ama böyle düşünüyorum.

Gelirinizi Etkili Kullanmanın Yolları