Türkiye için Trump mı daha iyi Biden mi? Kim kazanmalı?

ABD'de Donald Trump ve Joe Biden arasında kıyasıya devam eden seçim yarışında artık sona yaklaşıldı. Peki Türkiye için kimin kazanması daha faydalı? Türkiye için Trump mı daha iyi Biden mi? Kim kazanmalı?

Türkiye için Trump mı daha iyi Biden mi? Kim kazanmalı? ABD'de Donald Trump ve Joe Biden arasında kıyasıya devam eden seçim yarışında artık sona yaklaşıldı. Peki Türkiye için kimin kazanması daha faydalı? 

ABD’nin farklı kanatlarından Türkiye karşıtı sesler yükselmeye devam ediyor. Yalnızca son bir hafta içerisinde, hem ABD Temsilciler Meclisi hem Pentagon’dan Türkiye’ye yaptırım talebi ve kınama geldi. Temsilciler Meclisi üyesi Tulsi Gabbard, ülkesine NATO ile birlikte Türkiye’yi pakttan çıkarmak üzere çalışmalara başlamaları çağrısı yaptı. ABD’li siyasetçi, söz konusu çıkışına gerekçe olarak Türkiye’nin Dağlık Karabağ’daki çatışmalarda Azerbaycan’ın yanında yer almasını göstererek “Türkiye, Ermenistan’ın güvenliğini tehdit ediyor” dedi. 

ABD’den Türkiye’ye bir S-400 kınaması daha
Ancak ABD’nin Türkiye karşıtı çıkışlarının tek gerekçesi Dağlık Karabağ değil. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Jonathan Hoffman da Türkiye'nin S-400 sistemlerini denediği şeklindeki haberler üzerine "Bu haberler doğru ise Savunma Bakanlığı bu testi güçlü bir şekilde kınıyor. Operasyonel bir S-400 sisteminin, Türkiye'nin ABD ve NATO'ya olan bağlılığıyla örtüşmediğini açıklıkla ifade ettik" açıklamasında bulundu.

Ankara-Washington hattında çözümsüzlükler silsilesi
Söz konusu başlıklar, Türkiye ile ABD arasında, çözümsüzlüğe varacak kadar derinleşen sorunlardan yalnızca iki tanesi. 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişiminin ardından tarafların Fetullah Gülen'in iadesi konusunda mutabakata varılamaması, iki ülkenin bölgedeki “terör örgütü” tanımlamalarının taban tabana zıt olması, ABD’nin masasından hiç eksik etmediği ekonomik yaptırım tehditleri, iki ülkenin Doğu Akdeniz’deki derin çıkar çatışması ve hatta bu çıkar çatışmasının Dağlık Karabağ’dan, Libya, Ege Denizi ve ve Karadeniz’e kadar yayılmış olması, Türkiye ile ABD’nin ilişkisinde kriz içermeyen neredeyse hiç bir alan kalmadığının açık resmi niteliğinde. 

‘Türkiye için Biden kötü haber; Trump ise riskleri yüksek bir belirsizlik’
İki ülkenin arasında neredeyse tüm alanlara sıçramış bu kriz, ABD’de yapılacak seçimlerde halihazırda başkanlık koltuğunda oturan Cumhuriyetçi Donald Trump’ın mı yoksa demokratların adayı Joe Biden’in mi kazanacağını Türkiye açısından önemli kılıyor. Zira, seçimi kazanacak aday, bir sonraki dönemde iki ülkenin arasındaki ilişkileri de önemli ölçüde etkileyebilir. Konuyla ilgili görüşlerini Sputnik’e anlatan Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu’na göre, Türkiye’nin her iki senaryoya uygun şekilde planlama yapıp strateji hazırlaması gerekiyor. Loğoğlu “Çünkü bir aday öbüründen daha iyi değil. Biden Türkiye için kötü haber, Trump ise riskleri yüksek olan bir belirsizlik” diyor.

‘Biden’ın uzun siyasi kariyerindeki çizgisi Türkiye karşıtlığı, seçilmesi ülke açısından fevkalade kötü bir gelişme olur’ 
Demokratların adayı Joe Biden’ın uzun siyasi kariyeri boyunca belirlediği çizgisinin ‘Türkiye karşıtı’ olduğunu anlatan Loğoğlu “Demokrat aday Joe Biden’a gelince onun siyasi kariyerinin başından bu yana - ki ilk siyasete girişi 1974 yılına kadar gidiyor- belirlediği çizgiyi Türkiye bakımından, Türkiye karşıtlığı olarak tanımlamamız gerekiyor. Ermeni iddiaları konusundan başlayarak Kıbrıs, Türk-Yunan ilişkileri, Türkiye’ye satılacak Amerikan silahları konusunda hep Türkiye’nin karşısında yer almış, en azından Türkiye’nin işini zorlaştıran tutumlar almıştır. Geldiği seçim bölgesi itibariyle Rum lobileriyle çok iç içe yaşamış, aynı zamanda Ermeni lobileriyle çok yakın işbirliği yapmıştır. Ayrıca son dönemde de Türkiye’nin iç işlerine karışacak minvalde çıkışları olmuştur. Bunları dikkate aldığımızda Demokrat aday Biden’ın seçilmesi Amerika için iyi, uluslararası toplum bakımından da yapıcı olabilir ancak Türkiye bakımından fevkalade kötü bir gelişme olur” ifadelerini kullandı. 

‘Trump, Türkiye’ye nefes aldırır gibi gözükse de onun döneminde ikili hiçbir sorun Ankara’nın istediği şekilde çözülmedi’
ABD Başkanı Donald Trump’ın ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la iyi ilişkilerinin olduğuna işaret eden Loğoğlu “Bu aslında iyi ancak Türkiye-ABD ilişkilerinin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak için yeterli bir unsur değil” dedi ve ekledi:

“Trump döneminde Türkiye-ABD ilişkilerine baktığınızda pek çok ikili sorunların yanı sıra, kongrede ‘Demokles’in kılıcı’ gibi duran yaptırım kararları ve yalnızca Demokratlardan değil, Cumhuriyetçilerden de gelen girişimler ortada. Bu da iki ülkenin hiçbir konunun Türkiye’nin istediği gibi çözülemediğini açıkça gösteriyor. Bu, bölgesel konular bakımından da böyle. Özellikle Suriye bağlamında ABD’nin PKK/PYD/YPG’ye verdiği destekte en ufak bir gerileme, azalma yoktur. Amerika aynı zamanda Doğu Akdeniz konusunda Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin yanında yer almaktadır. Ege konularında bile Yunanistan’ın görüşlerine sahip çıkan bir duruş sergilemektedir. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda Trump’ın seçilmesi Biden’a göre belki daha nefes aldırıcı, rahatlatıcı bir gelişme gibi görünse de; Trump’ın belirsizliklerle dolu ve öngörülmeyen bir lider olduğu da unutulmamalı.”

‘Türkiye yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir’ 
Peki ya, iki ülke arasındaki kriz listesinin başında yer alan S-400 hava savunma sistemleri? 3 Kasım seçimleri sonrası Türkiye, Amerikan yaptırımlarına maruz kalır mı? Bu soruya Loğoğlu’nun yanıtı şöyle oluyor: 

“Türkiye-ABD ilişkilerinin şifresi S-400’ler konusudur. Bu bir türlü gitmiyor, yok olmuyor. Hatta son denemeyle tekrar bir hareketlenmeye yol açtı Amerika’da, kongrede ve Amerikan medyasında, düşünce kuruluşlarında. Bu sorun halledilmedikçe Türkiye S-400’den başlayarak bir yaptırımlar tablosuyla pekala karşı karşıya kalabilir. Biden seçilirse bunu önleme şans ve iradesi Trump kadar güçlü olmayacaktır.

‘Ankara, ABD ile ilişkiler için strateji oluşturmalı, ilişkilerin gidişatını tek taraflı onların eline bırakmamalı’
Bu bakımdan şunu da unutmayalım; 3 Kasım’da yapılacak olan seçimler sadece başkanlık seçimleri değil, Temsilciler Meclisi’nin bütün üyeleri 435 temsilci, 100 senatörün 3’te 1’i, bunlar da yeniden seçilecek. Tabii ki Amerika’da olup bitenlere bakmamız, izlememiz lazım. Ortaya çıkacak tabloyu görmemiz lazım. Ancak Türkiye’nin şimdiden oturup iktidara kim gelirse gelsin, başkanlık ve kongre seçimlerini kim kazanırsa kazansın, ABD’yle ilişkiler bakımından bir strateji oluşturması lazım. Bunu Amerikan Kongresi ve başkanının tek taraflı olarak ellerine bırakmak doğru olmaz. Çünkü öyle veya böyle Türkiye en kötü haliyle bile ABD için bölgede ve bölgeyle ilişkileri bakımından önemli bir ülkedir. Bu, Trump da gelse Biden da gelse böyledir. Türkiye bu önemi doğru kullanarak Amerika ile ilişkilerini rahatlatacak bir strateji geliştirmelidir.”

‘Anketler Biden’ı gösteriyor ama kimse ‘Trump kazanamaz’ diyemiyor’
3 Kasım seçimlerine ilişkin en önemli soru işareti ise hangi adayın başkanlık koltuğuna oturacağı. Emekli Büyükelçi, bütün işaretler ve kamuoyu yoklamalarının Biden’ın kazanacağını gösterdiğini söylüyor ve devam ediyor: 

“Ancak 2016’da Hillary Clinton oy çoğunluğunu sağladığı ancak seçici kurulda kaybettiği başkanlık seçimleri sebebiyle Trump Amerika’da, uluslararası toplumda ve medyada öyle bir korku saldı ki; kimse ‘Trump kazanamaz’ lafını ettirmiyor. Bu yüzden herkes ‘Belki kazanır, belli olmaz’ demekle yetiniyor. Bu kendisi açısından bir başarı. Ama ben bunun yetmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü sadece kamuoyu yoklamaları değil, pandemi salgınının gidişatında Trump’ın tutumunu da kaybedeceğine işaret ediyor. Öyle ki Trump bu dönemde Amerika’nın en sevilen, saygın isimlerinden biri olan ve salgınla mücadelenin başındaki Dr. Anthony Fauci’yi hedef aldı. Ayrıca ekonomi kötüye gidiyor, işsizlik durumu pek iyi değil.

‘Trump’ın dış politikada da ortaya koyacağı bir şey yok’ 
Uluslararası ilişkiler bakımından da Trump’ın ortaya koyabileceği bir şey yok. Şimdi en son İsrail’e BAE’yi tanıttılar. Bu bile orta vadede Ortadoğu’yu rahatlatacak bir gelişme değil, o da ayrı konu. Şimdi de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlarını Washington’a davet etti. Orada bir şey sağlamaya çalışıyorlar. Bu da zor, orada yapısal bir sıkıntıları var. Trump’ın Ermeni lobisine ihtiyacı var, Biden’ın da aynı şekilde. Ermeni lobisini karşılarına alacak bir tutum içerisine giremezler. Minsk Grubu’nda yaptıkları gibi ‘ateşkes yapın, diplomatik yolla çözün’ gibi bir tablo çıkacak diye düşünüyorum.”