Türkü Turan: 'Artık İstiklal'de mini etekle yürüyemiyorum'

Türkü Turan: 'Artık İstiklal'de mini etekle yürüyemiyorum'

Türkü Turan, bu hafta vizyona giren filmi ‘Saklı’da arkadaşının babasına âşık, genç bir kadını oynuyor. Turan’la filmi vesilesiyle buluştuk, ahlak ve özgürlük kavramlarını enine boyuna konuştuk.

Saklı’da kendinden yaşça çok büyük bir adamla aşk yaşayan bir kadını canlandırıyorsunuz. Film, Türkiye’deki ahlak kavramı üzerine bize yeni ne söylüyor? - Ahlak kavramının ikiyüzlülüğü üzerine, gerçek bir kesit sunuyor. Filmde canlandırdığınız karakterin babası namus takıntılı biri ama o da eşini aldatıyor. Ahlaki olarak toplum da böyle bir ikiyüzlülük içinde mi? - Günümüzde herkes fazlasıyla ahlaktan bahsediyor. Ama o ahlaktan çok bahsedenlerin en çok ahlaksızlığı yapanlar olduğunu görüyoruz. Ahlak demişken... Filmle ilgili her şey bir yana bırakıldı, İlhan Şeşen’le sevişme sahneniz gündem oldu... Ülkede hâlâ cinselliği olağanlaştıramadık mı? - Cinselliğin içgüdüsel olarak çocuk sahibi olmak ve aşk için yapılan bir şey olduğunu bir türlü anlayamadık. Sanki özel hayatında kimse öpüşmüyor, sevişmiyor. Ne kadar bastırılırsa bastırılsın, bu, herkesin içinde var. Ama bastırılmışlık yüzünden bir filmde veya dizide öpüşen, sevişen birini görünce herkesin aklı çıkıyor. Ahlak demişken... Filmle ilgili her şey bir yana bırakıldı, İlhan Şeşen’le sevişme sahneniz gündem oldu... Ülkede hâlâ cinselliği olağanlaştıramadık mı? - Cinselliğin içgüdüsel olarak çocuk sahibi olmak ve aşk için yapılan bir şey olduğunu bir türlü anlayamadık. Sanki özel hayatında kimse öpüşmüyor, sevişmiyor. Ne kadar bastırılırsa bastırılsın, bu, herkesin içinde var. Ama bastırılmışlık yüzünden bir filmde veya dizide öpüşen, sevişen birini görünce herkesin aklı çıkıyor. halde sansür ‘istendiği gibi’ bizi daha ahlaklı bireyler yapmıyor mu? - Yapmıyor. Çünkü bir şeyi ne kadar saklarsan, o kadar merak ediliyor. Bir tweet’inizde “13 yaşımda İstiklal’de gezerken annem huzursuz olmazdı. Şimdi 31 yaşımdayım, artık ‘İstiklal’e gitme’ diyor” yazmışsınız. Özgürlükler konusunda geriye mi gidiyoruz? - Kesinlikle. Ben 12 sene önce çok daha özgürdüm. Artık İstiklal’de mini etekle yürümek çok daha zor. Bunu deneyimlediğim için söylüyorum. Bizi bu noktaya getiren ne? - Eğitim sistemi. İnsanların aşırı muhafazakârlıklarının çok kıymetliymiş gibi gösterilmesi. Herkesin dinini çok ortada yaşayıp bununla reklam yapması. Aslında din ve ahlak içimizde olan bir şey. Siz ahlaklıysanız, başkalarının ahlakını sorgulamazsınız. OYUNCULAR KONUŞMUYOR ÇÜNKÜ... Günümüzde birçok oyuncu iş kaybetme korkusuyla fikirlerini söylemeye korkuyor. Yaratıcı insanların susmayı seçmesi ne kadar sağlıklı? - Konuşmayan oyuncuların çoğunun aslında bir köşe yazısını açıp okuduğunu ya da gündemi takip ettiğini sanmıyorum. Fikir sahibi olmadıkları için de konuşamıyorlar. Bir de zaten para kaybetmekten o kadar çok korkuldu ki bu hale geldik. Kimse bir şey söylemiyor. Öyle olunca kötülük de her geçen gün büyüyor. Bütün bu konuştuklarımızdan sonra günümüz Türkiye’sinde sizi en çok sinirlendiren şeyler neler? - Sistem. Bir partiden bahsetmiyorum, toplu olarak siyasilerin düşünce biçimindeki yanlıştan bahsediyorum. Ben oy veriyorum ve hangi parti başta olursa olsun, hesap sormak gibi bir sorumluluğum var. SEVİŞME SAHNESİNDE DEVRELERİ KAPATTIM ‘Saklı’daki karakteriniz Duru, en yakın arkadaşlarından birinin babasına âşık oluyor. Kendinden 30 yaş küçük bir kızla birlikte olan biri için ne denebilir? - Bunun etikle ya da ahlakla ilgili bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Adı üzerinde aşk. Siz yaşça büyük biriyle aşk yaşadınız mı? - Hayır, ne saklı bir aşk yaşadım ne de kendimden büyük birine âşık oldum. Rahmetli babanızın arkadaşı da olan İlhan Şeşen’le öpüşme sahneleriniz, basına yansıdığı gibi sizi zorladı mı? - Birçok insanın, bir kameranın bulunduğu bir ortamda âşık olmadığınız biriyle öpüşme sahnesi çekmek gerçekten kolay değil. Bunu İlhan Abi’yle yapmak ekstra değişikti. Ama yıllardır tanışıyor olmamız beni rahatlattı. Peki sevişme sahnesi? - Filmin öncesini ve sonrasını çekip bitirmiştik. Ama bir eksik vardı. “Bu çift bir şey yapmalı” diye düşündük. Çok sert olmayan, sadece anı gösteren bir sahne çektik. O sahnede devreleri kapattım. Çünkü insan en iyisini yapmaya çalışıyor. Anneniz izlediğinde ne tepki verdi? - Ailem “Senaryo ne gerektiriyorsa yap” der. Bu sahnelerden sonra erkeği değil de kadını hedef alan yorumların fazlalığı rahatsız ediyor mu? - Kadın olmak en zor şey. Herkes ne giydiğine, nasıl davrandığına, kiminle seviştiğine karışıyor. Oysa hepimiz istediğimizi yapmakta özgürüz. Bunu bir türlü anlayamadık. Erkekler hâlâ birçok kadınla birlikte olup bakire olanla evlenmek istiyor.

4 MADDEDE TÜRKÜ TURAN:

** Annem ve babam, Taksim ve Bodrum’daki Veli Bar’ın sahipleri. Küçükken bar taburelerinde uyur, annemin işi bitince onunla eve giderdim. Çok şanslıydım; Arif Damar’dan küçük İskender’e birçok şairin, yazarın arasında, şiirlerle büyüdüm. Artık gece hayatından sıkılıyorum. Herhalde bar ortamından bıktım. ** Altı yaşımda Veli Bar’dan kaçıp Atlas Sineması’nın arka kapısından sinemaya girdim. Zülfü Livaneli’nin ‘Sis’ filmini izlediğim gün yönetmen olmayı kafaya koydum. Oyunculuk, hayatıma tesadüflerle girdi. ** Babam ve annem, ben çok küçükken ayrıldı. Ben annemle kaldım, babam Bodrum’daydı. Altı yıl önce beyin kanaması geçirdi ve onu kaybettik. ** Nişanlım Ozan’la (Ertürk) 3.5 senedir birlikteyiz. Zaten birlikte yaşıyoruz ama bir boş vaktimizde evlenmeyi düşünüyoruz. SÖYLEŞİNİN PERDE ARKASI: YÜZ HATLARI KALEMLE ÇİZİLMİŞ GİBİ ** Türkü Turan’la Karaköy’de, nişanlısının ‘Bey’ isimli mağazasının hemen yanındaki kafede buluşuyoruz. Tıpkı hayalimdeki gibi... Üflesem uçacakmış kadar zayıf ve narin. Yüz hatları sanki kalemle çizilmiş... Bu ona hem çocuksu ve masum bir hava veriyor hem de bir miktar sert mizaçlı biri gibi görünmesine yol açıyor. ** Küpeleri dikkatimi çekiyor. Annesinin hediyesiymiş. Her film dönemi Bodrum’dan el yapımı bir takıyı şans getirsin diye yollarmış.