Uzmanlardan "karne günü" uyarısı!
Doç. Dr. Özalp Ekinci, karne günü ailelerin, aşırı duygusal tepkilerden kaçınması gerektiğini belirterek, "Başarısız karne getiren çocuklara eleştirel, kırıcı ve kişiliği zedeleyici ifadeler kullanılmamalıdır. Aynı şekilde başarılı çocuklar için de aşırı övgü ve büyük ödüllerden kaçınılmalıdır" dedi
Doç. Dr. Özalp Ekinci, karne günü ailelerin, aşırı duygusal tepkilerden kaçınması gerektiğini belirterek, "Başarısız karne getiren çocuklara eleştirel, kırıcı ve kişiliği zedeleyici ifadeler kullanılmamalıdır. Aynı şekilde başarılı çocuklar için de aşırı övgü ve büyük ödüllerden kaçınılmalıdır" dedi
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özalp Ekinci, karne günü ailelerin, aşırı duygusal tepkilerden kaçınması gerektiğini belirterek, "Başarısız karne getiren çocuklara eleştirel, kırıcı ve kişiliği zedeleyici ifadeler kullanılmamalıdır. Aynı şekilde başarılı çocuklar için de aşırı övgü ve büyük ödüllerden kaçınılmalıdır" dedi.
Ekinci, 2017-2018 eğitim-öğretim döneminin sonuna gelindiği bu günlerde, ailelere "karne günü" uyarısında bulundu.
Karne gününün, okul çağındaki çocukların aileleri için yılın en heyecanlı günlerinden biri olarak görülebildiğini belirten Ekinci, bu günde ailelerin çocuklarına doğru yaklaşabilmeleri için, öncelikle karnenin öğrenim hayatındaki yerini doğru anlamaları gerektiğini vurguladı.
Doç. Dr. Özalp Ekinci, karnenin, öğrenim hayatında bir araç olduğunu, asla bir amaç olarak görülmemesi gerektiğine dikkati çekerek, "Öğrenim hayatında temel hedef, çocuğun düzenli ve planlı çalışma alışkanlığını kazanmasıdır. Düzenli ve planlı çalışan çocuklar, uzun öğrenim hayatı sürecinde mutlaka başarıya ulaşacaktır" dedi.
İyi bir karnenin başarılı bir mesleki eğitimin garantisi olmadığı gibi, kötü bir karnenin de çocuğun tamamen başarısız olduğunu göstermediğini aktaran Ekinci, şunları kaydetti: "Çocukların eğitim yılı içindeki temel öğrenim hedeflerini kavrayıp kavramadığı öğretmenleri tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Bazı çocukların, sınav teknikleriyle ilgili eksiklik ve okul ortamına uyumsuzluk gibi sebeplerle başarısız karne getirdiği unutulmamalıdır. İlköğretim döneminde olan çocukların öğretmenleriyle sıcak ve yakın bir ilişki geliştirip geliştirmediği mutlaka belirlenmelidir. Karne günü aileler, aşırı duygusal tepkilerden kaçınmalıdır. Başarısız karne getiren çocuklara eleştirel, kırıcı ve kişiliği zedeleyici ifadeler kullanılmamalıdır. Aynı şekilde başarılı çocuklar için de aşırı övgü ve büyük ödüllerden kaçınılmalıdır. Ailenin kontrollü ve aşırıya kaçmayan tavırları, çocuğun da karnenin öğrenim hayatında bir araç olduğunu kavramasına faydalı olacaktır."
"ÇOCUĞU BAŞKASIYLA KIYASLAMAYIN"
Özalp Ekinci, başarısız karne getiren çocuklara ailelerin, öncelikle gelecek için umut vermesi gerektiğine işaret ederek, "Çocuklar da başarısız olduklarının farkındadır ve zaten bildikleri yetersizliklerinin yerine, ailelerinin onlara inandığını duymaya ihtiyaçları vardır. Karne günü çocuğa kullanılacak 'önümüzdeki dönemde daha iyi bir karne getireceğine inanıyoruz', 'düzenli ve planlı çalışırsan, çok daha başarılı olacağını biliyoruz' şeklinde ifadeler yerinde olacaktır" şeklinde konuştu.
Günümüzde, ailelerin çocuklarıyla ilgili rekabetinin, çocukların öğrenim hedeflerinin önüne geçtiğini dile getiren Ekinci, bu yaklaşımın hem aile hem de çocuk için bitmek tükenmek bilmeyen bir yarışa dönüştüğünü ve çocuğun ruhsal gelişimini olumsuz etkilediğini aktardı.
Doç. Dr. Ekinci, temel bir kural olarak ailelerin çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamaması gerektiğini vurgulayarak, şu önerilerde bulundu: "Her çocuk için hedefin, kendi öğrenim başarısını artırmak ve istediği mesleki eğitime ulaşmak olduğu unutulmamalıdır. Çocukluk çağında görülen bazı ruhsal bozukluklar, çocuğun kapasitesinin altında kalmasına yol açabilir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve öğrenme bozukluğu sık olarak rastlanan ve akademik başarıyı olumsuz etkileyen iki ruhsal bozukluktur. Derslerden çabuk sıkılan, unutkanlık yaşayan, sınavlarda basit hatalar nedeniyle kapasitelerinin altında kalan, ders ortamında çok hareketli olan ve sabırsız çocuklar mutlaka çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına başvurarak, DEHB açısından incelenmelidir. Yine, okuma-yazmada ya da temel matematik kavramlarını anlamada belirgin zorluğu olan çocuklar, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına başvurmalı ve öğrenme bozukluğu açısından değerlendirilmelidir."
SINAV KAYGISI OKUL BAŞARISINI DÜŞÜREBİLİR
Doç. Dr. Özalp Ekinci, "Ruhsal bozuklukların doğru teşhisi ve etkin olarak tedavi edilmesi, çocuğun başarısını belirgin olarak artıracaktır" dedi.
Günümüzde pek çok çocuğun sınavlarla ilgili kaygı yaşadığını belirten Ekinci, düşük düzeydeki kaygının kimi öğrencileri motive edebilirken, aşırı düzeyde ve sıkıntı yaratan sınav kaygısının ise çocukların akademik hayatını olumsuz etkilediğini söyledi.
Ekinci, sınava çalışma döneminde ve sınav sırasında kaygılandığı için bildiklerini yansıtamayan çocuklar için mutlaka hekime başvurulması gerektiğine dikkati çekerek, "Aileler, çocuklarının akademik başarıya çok çalışarak değil, planlı çalışarak ulaşılabileceğini unutmamalıdır. Öğrenmek için çalışmanın yanı sıra, dinlenmenin de gerekli olduğu bilinmelidir. Çocukların dersler dışında mutlaka spor ve sanat gibi hobiler edinmeleri ve arkadaşlarıyla sosyal zaman geçirmeleri sağlanmalıdır" ifadelerini kullandı.