YAZI
İki haber portalında da yazılarıma bir süredir ara vermiştim. Bir hafta önce ardı ardına yaşanan gelişmeler sonucunda; yine klavyenin başındayım. Yazı aramızda çok da sevinçliyim.
Bir yıla yakın süren yazısızlığımın ıssızlığında gündem aksine çok hareketliydi, kaoslar üretti!
Covid salgınını takip eden yangınlar ve onbir ilimizi etkileyen deprem felaketinde 6 Şubat sabahına uyanamayan onbinler yaşama sevincimizi alıp götürdü!
Siyaset derseniz; bildiğimiz gibi. Seçim sürecinde az daha alevli!
Masadan kalkanlar, kerhen oturanlar, kocaman egolar, karşılıklı tehdit hakaret ve kavgalar!
Ekonomi ateşten gömlek! Evka3’ün Perşembe Pazarı’ndan kuru soğanı 25 liradan satın aldım; var mı ötesi!
Bilgisayarın başına oturmadan önceki iki günde yazımı zihnimde bitirmiş olurum genelde. Bitirmiştim de!
Ancak!..
Verilen aranın uzunluğundan olsa gerek; hiçbir şey olmamış, koca bir yıl geçmemiş gibi ekonomi ağırlıklı o yazıyı göndermek istemedim editörüme.
Günlerden pazara da denk gelince; tek konuya odaklı bir yazının kıskacında olmak istemedim. Siz dostlarım gündem dayatmasının uzantısında kalem oynatmayı sevmediğimi de bilirler.
Eh…
İzmir’in keşmekeşinden kurtulup kendimizi attığımız köyümüzde; sobada çıtırdayarak yanan meşe odunlarının uzantısında hasbıhal ediyoruz işte!
Başladık ya!
Suya da sabuna da dokunacağız elbette!
Yaşadıklarınız yaşadıklarım.
Su da var, sabun da!
Nal da var mıh da!
Kırıp dökmeden ama zülfiyare dokunarak.
Lafı, harfleri ve sözcükleri dolandırmadan.
Korkmayarak!
Kimi zaman gündemin ortalarından, kimi de o gündemin uzaklarından sohbetlerimiz başlamıştır dostlar!