Anne sütü bebeklikte de koruyor yetişkinlikte de
Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kuşku, anne sütünün içeriği sayesinde yaşamın ilk altı ayında bebeğin tüm beslenme ve fizyolojik ihtiyaçlarını...
Abone olÇocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kuşku, anne sütünün içeriği sayesinde yaşamın ilk altı ayında bebeğin tüm beslenme ve fizyolojik ihtiyaçlarını tek başına karşılayabildiğini belirterek, “Anne sütünün faydaları sadece alındığı dönemde değil hayat boyu devam ediyor” dedi.
“Bebeğin ilk aşısı” olarak tanımlanan anne sütünün etkisi, tüm yaşam boyunca sürüyor. Yapılan araştırmalar anne sütü ile beslenen bebeklerde orta kulak iltihabı ve ishal sorunlarında dramatik bir düşüş olduğunu ortaya koyarken, yetişkinlik döneminde de diyabet, obezite, alerji, kanser ve kronik enflamatuvar hastalıklara da daha az yakalandığını gösteriyor.
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kuşku, bebeklerin özellikle ilk altı ay ve mümkünse iki yaşına kadar anne sütü almasının önemini vurgulayarak, “Yapılan araştırmalar, tüm dünyada her yıl yaşanan bebek ölümlerinin yüzde 12’sinin anne sütü ile beslenme sayesinde önlenebileceğini gösteriyor.
Yani yılda 800 bin bebek ölümü bu şekilde önlenebiliyor” diyor. Dr. Mehmet Kuşku, Emzirme Haftası nedeniyle anne sütü ve faydaları üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
Bebek beslenmesinde anne sütü “altın standart”
Anne sütü, bebeğin beslenmesini en iyi şekilde sağlaması ve onu hastalıklardan korumasının yanı sıra anne, aile ve hatta topluma pek çok fayda sağlıyor. Bebek beslenmesinde anne sütünün “altın standart” olarak kabul edildiğini kaydeden Dr. Mehmet Kuşku, “Anne sütü benzersiz içeriği sayesinde yaşamın ilk altı ayında bebeğin tüm beslenme ve fizyolojik ihtiyaçlarını tek başına karşılayabiliyor. Anne sütünün faydaları sadece alındığı dönemde değil hayat boyu devam ediyor. Öyle ki şimdiye kadar bu denli yararlı özellikler hiçbir besinde tespit edilemedi” ifadelerini kullandı.
Yetişkinlikte de koruyor
Anne sütü alan bebeklerin yetişkinlikte enfeksiyon hastalıkları, diyabet, obezite, kanser, alerjik ve kronik enflamatuar hastalıklarına yakalanma oranının düşük olduğuna dikkat çeken Dr. Mehmet Kuşku, bebeklik dönemindeki faydalarına dair de şunları söyledi:
“Anne sütü ile beslenmenin enfeksiyon hastalıklarından koruyucu etkisi uzun süredir biliniyor. Örneğin, anne sütü alan iki yaşından küçük çocuklarda orta kulak iltihap oranı yüzde 33 oranında azalıyor.
İshal görülme sıklığı, anne sütü ile beslenmeyenlere göre yüzde 50 daha az. Ayrıca ishal nedenli hastaneye yatış da yüzde 70 oranında düşük oluyor. Yine pnömoni ve diğer alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatış sıklığı yüzde 60’a yakın azalıyor.
Anne sütü, alerjik hastalıklardan ve özellikle de alerjik rinitten koruyucu etki gösteriyor. Uzun dönemde anne sütü alanlarda bilişsel fonksiyonlarda ve zekâda artış olduğu da belirtiliyor.”
“Anne sütünün artması için huzur da önemli”
Anne sütünün farkını ortaya koyduğu en önemli alanlardan biri de bebek ölümleri. Yapılan son araştırmaların emzirme ile özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde olmak üzere her yıl 5 yaşın altındaki çocuk ölümlerinin yüzde 12 azaltılabileceğini belirten Dr. Mehmet Kuşku, yılda 800 bin bebeğin ölümünün anne sütü ile önlenebilir olduğunu aktardı.
Anne sütünün artmasının annenin iyi beslenmesi, vitamin ve mineral desteği, bol su tüketimi ve huzurlu olması gibi etmenlere bağlı olduğunu kaydeden Dr. Mehmet Kuşku, “Doğru teknik ile emzirme, annenin emzirme konusunda özgüveninin sağlanması, doğum sonrası erken ve sık aralıklarla emzirme, anne sütü artırılmasında önemli fayda sağlamaktadır” diye ifade etti.
Önlenebilir sorunlar, emzirmeyi geciktiriyor
Emzirmenin bebek kadar anne sağlığına da olumlu katkıları bulunuyor. Emziren annelerin gebelik öncesi kiloya daha çabuk döndüğünü, diyabet, inme, depresyon, osteoporoz, yumurtalık ve meme kanserinin daha az görüldüğünü anlatan Dr. Mehmet Kuşku, şöyle ekledi:
“Bebeklerin doğumdan sonra ilk 6 ay sadece anne sütü almaları ve buna 2 yaşına kadar devam edilmesi amaçlanmalı.
Doğum yapan annelerin neredeyse tamamı, bebeklerini emzirebilme ve yeterli süt üretme kapasitelerine sahiptir. Ancak hormonal, fizyolojik, nörolojik, psikolojik ve hatta toplumsal nedenler süt üretimde etkili oluyor. Annede hipoplastik göğüs, mastektomi, göğüs küçültmesi, çökük meme gibi yapısal anomaliler, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik rahatsızlıklar emzirmeyi olumsuz yönde etkileyebilir.
Ayrıca annenin memesinde meydana gelen ağrı, hassasiyet, şişlik, dolgunluk, kızarıklık, çatlak, yara, kanama gibi önlenebilir sorunlar da emzirmenin gecikmesine neden olabilir. Doğum sonrası özellikle erken dönemde karşılaşılan emzirme ile ilgili sorunların tespit edilmesi ve çözülmesi, anne sütünün devam etmesi açısından önemlidir.”